Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Önceki akşam belgeselci-gazeteci dostumuz Nebil Özgentürk ile Nehir Özdemir’in düğününde uzun süredir görüşmediğimiz arkadaşlarımız ile karşılaşınca; sanat ve medya dünyasında renkli bir buluşmaya tanıklık eden geceyi arkamızda bırakıp, soluğu Boğaz’ın sohbet mekanlarında alıyoruz...
Düğüne İzmir’den gelen konuklardan CHP’li Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan ve eşi Aynur ile açtığımız sohbetin konusu Kemal Kılıçdaroğlu ile yeni döneme odaklanıyor.
Soru şu: Toplumun çeşitli kesimlerinde heyecan uyandıran Kemal Kılıçdaroğlu liderliği, parti teşkilatını harekete geçiriyor mu? Bu heyecan seçim sath-ı mailine yansıyacak mı?
Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü döneminde Çalışma Bakanlığı koltuğunda oturan Tartan, “Halka somut çözüm önerileri götürmemiz gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun etrafında ekonomiye hakim çok kuvvetli bir kadro oluştu. Ekonomist Yakup Kepenek ve sosyolog Sencer Ayata gibi akademisyenlerin yanı sıra, iş dünyasını yakın tanıyan Umut Oran, Hazine eski Müsteşarı Faik Öztrak’ın çalışmalarından umutlanıyoruz” diyor.
Tartan, Kılıçdaroğlu’nun bakanlığı döneminde SSK Genel Müdürlüğü’nden emekliye ayrılıp, siyasete yelken açtığını da hatırlatıyor.
Kurultay’dan bugüne geçen 22 gündür CHP’nin gündemini meşgul eden İstanbul İl Başkanlığı meselesi üzerinden de geçiyoruz, Tartan “Berhan Şimşek olabilir” diyor.
Nitekim dün sabah saatlerinde CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Şimşek’in adını açıklıyor.

Seçim kazanan konuşulur
İstanbul gibi büyük bir kentte AK Parti ile CHP’nin arasındaki makasın kapanması Kılıçdaroğlu’nu liderliğe taşıdı. Ve herkes başarının sırrını aramaya koyuldu.
İstanbul’da CHP’nin nefesini iktidar partisinin nefesinde hissettirmesi; CHP’nin “halkçı” kanadının güçlenmesiyle ortaya çıkıyordu. Bu eylemselliğin baş aktörlerinden biri Kılıçdaroğlu ise, öbürü de İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin olarak algılandı.
Tekin bu süreçte medyaya yaklaşmayı ihmal etmiyor; gazetecilerle yakınlaşma becerisini de gösteriyordu.
Bu yakınlaşmanın bazen politik hayatta hiç de hesaplanmadık sonuçları olabiliyor; anlatayım da DERS olsun!

Radisson’da neler oldu?
Kurultay günü yaşanan “CHP-Tekin çatlağını” sezemeyen medya ikiye ayrılıyordu:
Birincisi; Kılıçdaroğlu rüzgarının etkisini analiz etmeye odaklananlar...
İkincisi ise; Kurultay salonunda her an ensesine bir şaplak yiyecekmiş gibi ortada dolaşan AK Parti mahallesinin doğal üyeleri...
Tam bu atmosferde, Kurultay kulislerine kısa bir mola vermek üzere Sabah yazarı arkadaşım Sevilay Yükselir ile Radisson Otel’e gidiyoruz. Bir yandan çorbamızı içiyoruz, öbür yandan Kılıçdaroğlu’nu dinliyoruz. Konuşma bitiyor, otelin asansöründen Tekin’in lobiye indiğini görüyoruz; yanımıza geliyor, “Konuşma kötüydü, benim yazdığım metin bu değil, gece yarısı değiştirilmiş” türünden açıklamalar yapıyor.
Ayrıntıları merak edenler 23-24 Mayıs tarihli yazılarımı okuyabilirler.
O sırada yanımızda konuşmalara tanık olan bir gazeteci yerinden fırlıyor, bu “kaçırılmayacak haberin” içine bazı gazetecilerin isimlerini de ekleyip, Kanal 24’e naklediyor!
Gelişmeler, Kurultay’ın ilk günü bu köşede “Gürsel Tekin çatlağı” başlığı ile çıkıyor. Sevilay da yazısında, cevabını verdiği, “Tekin, konuşmayı niye beğenmedi?” sorusunu yöneltiyor.
Tekin önceki gün Sabah’a verdiği röportajda kendisine sorulan “Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasını beğenmediniz mi?” sorusuna,“Bunların hepsi yalan!” yanıtını veriyor. Acaba yalancının adını da verebilir mi; merak ediyorum.