Serpil Yılmaz

Serpil Yılmaz

syilmaz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

1934'te Sultanhamam'da Şen Şapka kadın şapkası dükkânını açıyor. 1938 yılında kardeşi Albert Hakko ile birlikte isimlerinin baş harflerinden oluşan Vakko markası doğuyor ve o küçük dükkânda ipek eşarplar satılmaya başlanıyor.1948'de İstanbul'un Kurtuluş semtinde kurulan ilk emprime atölyesinde Vakko etiketli eşarplar üretiliyor.Aynı yıllarda, Türkiye'de üretilen ham ipek, emprimeye dönüşmesi için Fransa'ya gönderiliyordu. Başta Bedri Rahmi Eyüboğlu olmak üzere ünlü sanatçıların desenleriyle, Anadolu pamuklusundan, Bursa ipeklisinden eşarplar. Yerli markaya yatırım. Vakko'nun kronolojik sunumu burada keseceğim. Vakko, her zaman olduğu gibi ince çizgilerle hazırladığı dosyalardan birini önümüze koydu: "Şapka çıkarılacak bir yaşam sona erdi." Vitali Hakko için hazırlanmış iki CD; birinde resimleri, diğerinde ise röportaj ve belgeseller. Vitali Hakko'nun kilometre taşlarını okuyorum. Mustafa Kemal Türkiye'sini, ilk karşılayan devrimler; 25 Kasım 1925'te çıkarılan "Şapka Kanunu" ve 30 Kasım 1925'te yürürlüğe giren "Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu".Toplumsal hayatta cüppe, sarık, kara çarşaf dönemi sona ererken Sultanhamam bu dönüşüme kayıtsız kalmıyor. Ancak Şen Şapka'nın açılması için kanunların yürürlüğe girmesinin üzerinden 10 yıla yakın bir zaman geçmesi gerekiyor.Artık cumhuriyetin eğitimli ve statü kazanan kadınları sosyal hayatla tanışıyorlar. Avrupalı kadınlar gibi şapkayla dolaşıyorlar sokaklarda.Anadolu esnafının da toptan alışverişler yaptığı bir büyük çarşı olan Sultanhamam, Türkiye'nin nabzını tutmaya devam ediyor.Hakko'nun bir 10 yıl sonra aynı dükkânında, bu kez kadının sokak aksesuarı olan "eşarp" satılıyor. Anadolu'nun dört bir yanından gelen tüccarlar, bu eşarpları memleketlerine götürüyorlar. Eşarp ile altın bilezik neredeyse aynı statüde ilgi görüyor o yıllarda. Gelinlere Vakko eşarp...Kimse "başörtüsü" demiyor, eşarba... Türbanın adı bile yok. Kadınların başlarını örtmek için kullandıkları şalları oluyor. Pamukludan, yünlüden ya da ipekten...Anadolu kadınının geleneği, sosyal davranış kodu veya inanış. Birbiri arasında ince geçişler olan tavırlar. Gelinlere Vakko eşarp Nereye gidiyoruz, neler oluyor Türkiye'de? Vitali Hakko'nun küçük nefesi bizi nerelere taşıyor; durduğunda bile... 17 yıl Vitali Hakko'nun en yakınında çalışmış moda ve halkla ilişkiler dünyasının duayenlerinden Deniz Adanalı, hepimizi önceki gün Profilo'da sahneye konan "Mustafa Kemal'i Sevdim" oyununa davet etmişti.Perde açılmadan Adanalı çıktı sahneye ve Hakko için bir veda konuşması yaptı:"Bay Vitali, varlığını ve servetini Atatürk'e borçlu olduğunu, Türk kadınının hep en iyiye layık olduğunu söylerdi."Eğitimini Almanya ve Avusturya'da tamamlayan genç oyuncu Dilruba Saatçi'nin kaleme aldığı ve sahneye koyduğu, Türkiye'nin ilk "First Lady"si Latife Hanım ile aşkından uzak kalmaya bedeni yetmeyen Fikriye'nin acılı aşk öyküsüydü anlatılan.Cumhuriyetin 75'inci yıl kutlamaları için 29 Ekim 1997'de TÜSİAD heyeti ile gittiğimiz Selanik gezisini anımsıyorum. Yunanlı fanatikler, TÜSİAD ile Yunanistan Sanayi Birliği'nin ortaklaşa düzenlediği paneli engellemek için saldırmışlardı. Vitali Hakko bu kargaşanın arasında kalmış, ceketinin düğmesi kopmuştu.Sessizce karşılamıştı bu saldırıyı, barışa toz kondurmak istememişti.Kadın ve barış birbirini ne kadar çok çağrıştırıyor. Bugün Hakko için eşarplarınızı savurun rüzgâra, içinden çiçekler dökülsün. syilmaz@milliyet.com.tr Kadının sahnesi