Hükümetin pek sevdiği bir kavramla ifade edecek olursam “ileri demokrasi”, Tunceli’den geçip, kanlı geçmişi silebilecek mi diye sormak gerekiyor. Bu o kadar temel bir soru ki, tüm ötekileri kapsıyor: Türk, Kürt, Ermeni, Alevi, Kırmancki, Sünni, Zaza...
Tunceli’de simgeler ve imajlar üzerinden siyaset tavan yapmış durumda.
Tunceli Belediyesi, temmuz sonunda, 1937 yılında Elazığ’da idam edilen Dersim isyanının lideri Seyit Rıza’nın heykelini dikmiş, peşinden valilik suç duyurusunda bulunmuştu.
O heykelde, ömrü boyunca sırtına yakalı bir mintan geçirmeyen Seyit Rıza’ya ceket giydirmek bir işe yaramamış!
3 bin 200 nüfuslu Ovacık’ın geçen dönemde görevde olan AK Partili Belediye Başkanı Hasan Hüseyin Dizi, döneminde 1 milyon 200 bin liraya görkemli bir belediye binası yaptırmış.
2009 seçimlerinde Dizi’nin yerine seçilen CHP’li Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, “Bu parayla istihdam yaratan tesisler kurulurdu” diyor.
Tunceli’de sanayi yok, işletme yok; 240 ortaklı Munzur Suyu ile Tunceli Girişimci Kadınlar Derneği Başkanı da olan Fidan Aydın’ın, Zazaca “Başının hakkı için” anlamına gelen Servato markası ile ürettiği baldan başka işlenmiş ürünleri yok.
Tunceli Valisi kalplere seslendi
Önceki gün Aydın’ın ev sahipliğinde düzenlenen panel için Tunceli’ye gelen Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, TÜRKONFED Başkanı Celal Beysel ve Tunceli Valisi Mustafa Taşkesen’in konuşmalarındaki her kelime demokratik taleplere göndermeler yapmakla kalmıyor; yoksunluk ve ayrıksılık üzerine basıyordu.
Türkiye’nin başka hangi kentinde bir vali, Taşkesen’in ağzından çıkan “Özgürlüklere güvenmemek, halkından ürkmek devletin kalplerdeki yerini zayıflatıyor. Kalplerde kaybeden devletlerin, kalelerde kazansalar bile uzun ömürlü olmaları mümkün değildir” sözlerini bulunduğu yerden daha anlamlı kılabilir?
Kesintisiz, sürekli ve samimi
Boyner de sunumda, “Türkiye demokrasi açığını kapamadıkça, ne bölgesel gelişmişlik farklarını, ne işsizlik problemini, ne gelin dağılımındaki uçurumları çözebilecek” sözlerini sürdürürken, Tunceli’de aktif çalışanların il nüfusuna oranının yüzde 18.5 olmasına da vurgu yaparak, Taşkesen’le aynı noktaya işaret ediyor.
TÜSİAD’ın yeni anayasa talebini yineleyen Boyner’in, anayasa paketi sırasında Başbakan ile karşı karşıya kaldığı “bitaraf olan bertaraf olur” polemiği, hafızalarda diriliğini koruyor.
Ve bu nedenle yeni anayasa sürecinin, geniş katılımlı ve toplumsal mutabakatla oluşturulan gerçek bir toplum sözleşme yapmayı olanaklı kılmasına işaret eden Boyner’in “Bu sürecin toplumun tüm farklı kesimleriyle uzlaşı zemininde, diyalogun kesintisiz ve sürekli samimi bir yöntemle sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır” vurgusunun adresi belli.
Boyner’in, sivil toplum örgütlerinin işlevlerinin altının çizilmesine gereksinim duyduğunu da şu sözlerinden anlıyoruz: