Son görüşü Yılbaşı gecesiydi. Amerikadan iyi haberler almıştı, hastalık tekrarlamayacak diyordu. Yılbaşı gecesi tüm dostlarını topladı. Atlı Köşkte olacaktı, grup çoğalınca daveti Hiltonsaya aldı.Gazioğlu, "Gözümün önünden en mutlu olduğu anı geçirmeye çalışıyorum" diyor, 1 Ocak 2004 gecesine gidiyor. Sabancı o gece tüm dostlarıyla, hayatının en büyük başarısını, sağlığını yeniden kazanma mutluluğunu paylaşıyordu.Gazioğluna seyahat arkadaşı Sabancıyı soruyorum "Havalimanında Sakıp Ağanın eli genellikle boş, bizim de elimizde bir iki paket oluyordu. Hemen elimize atılıp Ben taşıyayım derdi" diye başladı...Gezilerdeki Sabancının para harcama alışkanlığını soruyorum..."Seyahat arkadaşlarım içinde paylaşımda Sakıp Sabancı farklı bonkördü. Hemen bir duygusu olduğu zaman paylaşırdı" diyerek bonkörlüğünü daha geniş tanımlıyor.Gazioğlunun "Dubaide Burj El Arap açıldığında meraktan gittik. Kral dairesi 7 bin dolardı, bir alt 4 bin dolardı. 4 bin dolarlık bölümünde kaldı. Halkla içiçe olacağı yerleri seviyordu, resmi yerleri sevmezdi" sözleri bana Sabancının Monaco sahilinde sarı üstü açık otomobil ile gezerkenki halini hatırlatıyor. Sakıp Sabancının arkadaş çevresinden, en az 10 - 15 yurt
Aklıma Erzurum Aşkale girişindeki kahve geliyor. Yerel seçim öncesiydi, Güngör Uras ile bir akşam saati dalmıştık içeri. İçeride iki masa kağıt oynuyordu. Birinde işsiz gençeler, öbüründe işlerinden olmuş esnaf... Televizyonu bile açmıyorlardı. Kimi AKP, kimi MHP, kimi oy kullanmayanlar partisindendi.İçlerinden biri anlatıyordu:9 minibüs, bir ev sattım, Halk Bankasından aldığım esnaf kredi borcunu kapadım. Artık ne işim, ne de dikili bir ağacım var.Kullandığı kredi, faizlerle birlikte altından kalkamayacağı tutarlara ulaşmıştı.TESKOMBa ilçenin borcu 800 milyar liraya çıkmış. Kağıt oynuyorlardı...TESKOMB, 2001 ekonomik krizinde gazetelere yine aynı büyüklükte ilanlar verdi. "Son Çare Son Çağrı" sloganı ile verilen ilanlarda kredi batağına saplanan esnaf ve sanatkarın talepleri dile getirildi. Gazetelerde boy boy ilanlar. İmzaya bakıyorum, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birliği Merkez Birliği (TESKOMB). Esnaf ilanla hükümetin Kıbrıs politikasına destek veriyor. Bugün bunların ne kadarı gerçekleşti bilmiyorum ama başkanları değişti. O günlerde TESKOMB Başkanı Suat Yalkındı, bugünkü başkanları Kadir Akgül ise genel müdür. Akgül televizyonlarda önceki gün
Yazıya soruyla girdim, öyle devam edeceğim...Kentbank Fona geçmeden bir yıl önce BKTnin yüzde 60ını, 6 milyon dolara aldı. Aynı tarihte banka hiselerinin yüzde 20si Dünya Bankasının yatırım kuruluşu International Finance Corporationa (IFC), yüzde 20si de Avrupa İmar ve Kalkınma Bankasına (EBRD) geçmişti.Arnavutluk finans sektöründe yüzde 11lik pazar yapı ile ikinci sırada olan BKT, bugüne kadar da 3 milyon dolarlık modernizasyon yatırımı yaptı. BKT, Arnavutlukun ilk özelleştirilen bankası. Dün kamuoyuna açıklanan satış bilgileri arasında Çalık - Şekerbank ortaklığının TMSFye önerdiği fiyat yer almıyor. Pazarlık 6 ile 10 milyon dolar arasında gidip, geliyor. Satış kesinleşince Fonun web sitesinden rakamı göreceğiz. Bu fiyat da soru...2004 yılı başında Arnavutlukun birinci büyük bankası Savingsi, Avusturya bankası Raiffeisen Bank, 126 milyon dolara satın aldı. Bir ölçüdür...Peki BKTnin değeri nasıl hesaplandı?Şekerbankın büyük ortağı çalışanların kurduğu vakıflar. Vakıfların yöneticileri bankaya alıcı çıkan Global Menkul Değerlerin önerisine sıcak bakmamış, BDDK ile yapılan görüşmeler kesilmişti. Vakıf yöneticilerine Arnavutluk yatırımını soruyorum, çok memnunlar, "Çok büyük para
Zannederim bunu yaptım.CHPde 3 Kasım seçimleri ile beliren yol ayrımı, ittire kaktıra bugünlere geldi. Baykal - Derviş karşılaşması form kazanmaya başlıyor. Sarfedilen sözlerin içinde saklı duran anlamları iyi okumak için süreci izlemek gerekiyor. Arafların mesajlarını sabırla biriktirmek... 3 Kasım genel seçimlerinden önce gittiğim Anadolu illerinde, "Bir daha CHPye oy vermeyeceğim diye yeminim var. Ancak bu seçimlerde Kemal Derviş için CHP yeminimi bozacağım. Fetva istiyorum(!)" sözünü duyuyordum. Ya da "Derviş solu böldü, sıra CHPde."28 Mart yerel seçim sonuçları değerlendirilirken; 3 Kasım sonucunu doğuran CHP lideri Deniz Baykal kadar, CHP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Dervişin de etkileri gözardı edilmemeli. Baykala rağmen Gazetemiz yazarları Derya Sazak ve Hurşit Güneşin de katıldığı, Kemal Dervişin Hisarüstündeki 29 Mart toplantısı Şükran Pakkanın imzasıyla manşetimiz oldu. Geçtiğimiz gün CNN - Türk yayınında Taha Akyola çıkan Derviş bu toplantıyı orada da polemik konusu yaptı. Çünkü haber hem CHP yönetimini, hem de Dervişi rahatsız etmiş; belli çevrelerde ihanet tartışması açmıştı. Oysa Dervişin ısrarla vurguladığı; CHPye rağmen bir hareket içinde olmayacağı, sol
Halkın gözünde 1999 - 2000 yıllarında dibe vuran "yönetim", 2004 yılında güven vermeye başlıyor. Ancak merkezi ve yerel yönetim birimlerine verilen notlar 10 üzerinden, 5 - 6yı geçmiyor. Hükümet ilk 1.5 yılında sınıfı geçiyor ama pekiyi henüz yok!Geçtiğimiz akşam yazarlar ile bir araya gelen Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfının (TESEV), yaptırdığı, "Türkiyede Yerel ve Merkezi Yönetimlerde Hizmetlerden Tatmin, Patronaj İlişkileri ve Reform Araştırması" 2004ü iyimserlik miladı olarak tanımlıyor.Araştırma bugün İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksunun da katılımıyla Ankarada yapılacak toplantıda kamuoyuna açıklanacak.Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikret Adaman, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burhan Şenatalar ve Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Çarkoğlunun hazırladığı araştırmanın açıklanması, 28 Mart seçimleri öncesinde hükümete "taraf" durmamak kaygısı ile bugüne kaldı.1999dan beri tekrarlanan araştırmanın 2004 yılı saha çalışması, 17 Şubat ve 3 Mart tarihleri arasında tamamlanmıştı.Şenatalar, araştırma sonuçlarını, "Halka trafik kazaları azalıyor mu, diye sorsaydık, ona da (Azalıyor) yanıtını verirlerdi. 2002 seçimiyle yeni bir
Buralardan gönderdiğim yazılarda, "Trabzon ve Giresunu CHPnin alabileceğini, Gümüşhanede AKPnin adayının Yüksek Seçim Kuruluna saat 15.00e kadar bildiremediği için seçimlere girmediğini ve ANAP ile ittifak yaptığını, Erzurumda mevcut MHPli başkanın iktidar dezavantajını, Rizenin oyunun Tayyip Erdoğana olduğunu" not etmiştim...Trabzon, Rize, Gümüşhane ve Erzurum gözlemlerim tuttu, Giresun sürpriz yaptı.Giresunda son 18 ay belediye başkanlığı görevini yürüten CHPli aday yüzde 31.14te kaldı, AKP adayı Hurşit Yüksel yüzde 38.1 ile ipi göğüsledi. CHP, adayının gücünün farkında değildi!..Gümüşhane halkı AKPnin akraba siyasetine tepki gösterdi, MHPli başkanı seçti. AKP burada halk ile birlikte seçim stratejisi geliştirmek konusunda zaaf gösterdi.Bedelini de ödedi.Erzurum, kalkınmada öncelikli yöreler arasında değildi, açtı; umudunu iktidara yükledi, oylarını AKPye akıttı. Erzurum hep böyle yapıyor, bir seçtiğini bir daha seçmiyor. MHPli başkanı da eledi.Seçim yasaklarının son günü Elazığdan dönüyorum. İstasyon caddesinde, Elazığlı DYP lideri Mehmet Ağar rüzgarı esiyor. Ağarın eşi Emel Ağar ile sohbet ediyoruz, "Burada seçilmezsek artık kendimizi atalım" diyor. Haklı çıkıyor, Elazığ Ağara
İstanbulda 15 Kasım ve 20 Kasım günleri patlayan bombalarla 57 kişi hayatını yitirdi. Yine aynı eylemlerde 647 kişi yaralandı. Yalnız Türkiye değil, tüm dünya sarsıldı. Bu eylemler ile ilgili olarak Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Savcılığı İddianamesi hazırlandı. Eylemlerle ilgili 69 kişiye ulaşıldı. Bir bölümü tutuklandı, bir bölümü serbest bırakıldı, bir bölümü de yakalanamadı. Firardaki sanıklardan Habib Akdaşın babası Aziz Akdaşın pişkin açıklamalarını okumasaydım, "iddianame", gelişen olaylarla ilişkileri değerlendirmek üzere benim raflarımda bekliyor olacaktı. Ben DGMdeki kayıtlarda yer aldığı gibi Akdaş olarak devam edeceğim yazıma, röportajdaki gibi "Aktaş" olarak değil. Baba Akdaşın Milliyet muhabirinin "Habib Aktaşın iki çocuğuna siz mi bakıyorsunuz?" sorusuna verdiği yanıtı okuyalım önce: "Evet. Karısını cezaevine koydular. Niye, ne ifade verdi bilmiyoruz."Tutuklu bulunan Habib Akdaşın eşi Cemile Akdaş ile ilgili olarak iddianamede şu ifadeler yer alıyor: "Hüseyin - Selim (Ebu Enes) kod adlı Habib Akdaşın eşi olduğu, eşi firari sanık Habib Akdaşın sık sık yurtdışına Dubai, Suriye, Bosna - Herseke geldiği, 2001 yılı içinde eşi Habib Akdaş ve çocuğu ile
Emel Ağarı kucaklıyorlar, gelinleri gelmiş. Massey Fergusonlar, tankerler, otobüsler, Mercedesler, cipler, bir ellerinde Süleyman Demirelin, öbür ellerinde Ağarın resimleri. Miting alanı İstasyon Caddesine gelene kadar her metrekarede DYP bayrağı sallanıyor. Eşeklerin sırtında bile...Ağarın otobüsünü izliyoruz. Elazığ eşrafından, partinin önde gelenlerinden Nuri Önal ile sohbet ediyoruz.Elazığ bu seçimden ne bekliyor? Keban Barajının geliri nedeniyle Elazığda kişi başına yıllık milli gelir 1702 dolar. Bu nedenle yeni çıkan teşvik kapsamında yer alamıyor. Yatırım teşviki istiyorlar. Havalimanı pisti 1700 metre. Oysa havacılık standartlarına göre 3200 metre olması gerekiyor. Havalimanı istiyorlar.Doğalgaz Malatyaya, Antepe, Sivasa kadar gelmiş; Elazığa uğramamış. Doğalgaz istiyorlar. Elazığın çimento fabrikası ve ısınmada kullanılan kirli yakıt nedeniyle hava kirliliği sorunu var. Temiz hava istiyorlar. Hepsi bir yana işsizlikGeçen hafta aynı meydan Başbakan Eroğanı karşılamıştı ama bu kalabalığı görmemişti."Kendimi siyasete ilk başladığım gün gibi heyecanlı hissediyorum" diye sesleniyor Ağar, kalabalığa. Başında köylünün şapkası, omuzunda Elazığsporun bordo - beyaz atkısı...