Aileler çocuklarının ne kadar sosyal olduğunu bilirler ve hangi ortamlarda nasıl davrandığını. Okul tercih ederken, okulun uzmanı çocuğu birey olarak tanımalı.
Özellikle anaokulu ortamlarında ilk başlangıçta şartlar ne olursa olsun anneden uzakta kalmamalı. Anneyle birlikte birkaç gün okulu tanımalılar.
Anne baba kaygı yaşamaz ise ve başlattıkları kurumdan eminlerse, çocuğun alışması daha kolay olur. Anne babanın yaşadığı kaygı direk çocuğa geçer ve alışma süreci uzar.
Duruma göre alışma süresini çocuk belirler. Anaokulunda “sağlam başlangıç aileleri sağlam sonuçlara götürür. İlkokul hayatı içinde çocuğun Anaokuluna güven duyması sağlanmalı.
Günümüz eğitim sisteminde çocukları teknolojiden uzak tutmak mümkün olmadığı gibi doğru da olmaz. Çünkü teknoloji yaşadığımız yüzyılda her yerde ve her alanda var.
Ana okulu çocukları için zekalarını geliştirici, komplike düşündüren ve şiddet içermeyen oyunlar, ilkokul için araştırma yaptıran, proje hazırlatan konularla ilgilenmesi oldukça uygundur. Ancak süreyi anne babanın belirlemesi ve neyle ilgilendiğinin kontrolünün yapılması şartıyla çocuk anlamlı araştırmalara yönelebilir.
Anne babanın ve çocuğun boşta kalan zamanlarda sosyalleşebileceği, arkadaş dialoglarına girebileceği ortamlar hazırlanmalı. Her çocukta kullanılmaya yönelik mutlak bir yetenek vardır. Çocukların yeteneğini keşfederek o yönde ilerlemeleri sağlanmalı.
Sporun bir dalıyla ilgilenmeleri teknolojiye kontrolsüz kapılmalarını ve bu noktada zarar görmelerini engeller. Bu sayede yaratıcılıklarının yok olması da engellenmiş olur ve yaşama dair mutlu bireyler kazanmış oluruz.
Serap Yavuzyaşar Özay
Hayatı çocuklardan öğrenmeyi deneyin...onlar deneyerek-yanılarak herseyi öğrenmek çabasında...Hata yapmaktan korkmazlar, tekrar tekrar denerler...siz eğer denetmekten korkutmaz ve sonuna kadar desteklerseniz....kavgalarında bilirlerki zarar görecekler ve bilirler ki kurallara uymazlarsa bir bedeli olacak...ancak koruma veya cezalandırma konusunda anlayışlı davranırsanız kendileri sorumluluklarının farkına varabilirler...
Hayati yaparak-yaşayarak öğrenmek isterler ve en doğal haklarıdır...ve başarıya ancak özgüvenle ulaşabilirler...onları yaptıkları olumlu işlerde destekleyip, yüreklendiriseniz, yanlış seçimlerinin sonuçlarını kendilerinin yaşamasına izin verirseniz, hayatı öğrenecek ve yeniden denemekten korkmayacaklar...
Anlatılanlardan çok gördükleri, yaşadıkları önemlidir onlar için. Sorumluluk almaları için onlara fırsat vermek en güzelidir. Aldıkları sorumluluğu yerine getirmiyorlarsa saygılı bir iletişim kurarak sahip olduğu bir hakkını elinden alabilirsiniz. Oyuncaklarıyla oynamak istiyor fakat toplamıyorsa, bir daha toplama sorumluluğunu alana kadar dağıtmasına izin vermeyin. İletişiminiz olumlu ve kararlı olursa sorumluluklarının erken farkına varacaklardır.
Yaşadıkları evin
Çocuklar anne babalarına bir kardeş istiyorum diyerek; kardeşi doğana kadar nasıl bir duygu yaşayacağının farkında değildir.
Kardeş doğduktan sonra “kıskançlık ilk beliren duygudur. Yeni gelen kardeş evde var olan düzeni değiştiren bir bireydir.
Çocuk yeni gelen kardeşle dengelerin değiştiğinin farkına anne baba tutumuyla varır. Çünkü anne babanın ilgisi ikiye bölünmüştür. Daha çokta yeni gelen kardeşle ilgilenmektedir herkes.
Anne ve babasının kardeşe ilgisini gören çocuk telaşa kapılır ve kendisini fark ettirme çabasına girer.
Ancak anne ve baba çocuğun yaşadığı duyguyu ( kıskançlık) fark etmeyip, tepki gösterirler.