Şenay Murat

Şenay Murat

senaymurat86@gmail.com

Tüm Yazıları

Ben doğmadan birkaç ay önce gerçekleşmiş Çernobil faciası ve binlerce insanın hayatını derinden etkilemiş. Biraz kitabi bilgi vermek gerekirse 1970’li yıllarda açılan Çernobil Nükleer Santrali, Kiev’in yaklaşık 130 km uzağında, Ukrayna-Belarus sınırına yakın bir bölgede yer alıyor. 26 Nisan 1986 yılında rutin kontroller sırasında 4. reaktörde gerçekleşen patlama sonucu radyasyon bulutları kısa süre içerisinde Avrupa’ya kadar ulaşmış. Patlamadan 36 saat sonra santral çevresinde radyasyondan en çok etkilenen 30 km’lik alandaki tüm yerleşim birimleri boşaltılmış. Şu anda ise bu bölgenin tamamı “Çernobil Dışlama Alanı” ya da “Çernobil Tahliye Alanı” olarak geçiyor.

Haberin Devamı

 

Çernobil: Radyoaktif bir gezintiye ne dersiniz

 

Bundan birkaç yıl kadar önce televizyonda tesadüfen denk geldiğim “Çernobil’in Sırları” filminden sonra aklıma düşmüştü Çernobil. Belki de dünyanın en büyük facialarından biri olan nükleer santral patlamasının ardından dünyaya kapatılan Çernobil’i gezmek artık mümkün müydü gerçekten? Hemen araştırmaya başladım tabi ama uzun zamandır aklımda olan Çernobil’e ancak birkaç ay önce gidebildik.

 

Gelelim Çernobil’e nasıl gideceğinize

Öncelikli olarak belirtmeliyim ki Çernobil’i bireysel olarak gezmek şuan için mümkün değil. Yani hazır Ukrayna’dayım bir de Çernobil’i göreyim derseniz yüksek ihtimal göremezsiniz. Bu nedenle bölgeyi gezmek istiyorsanız ilk olarak bir tur şirketi ile anlaşmanız gerekiyor. Seçebileceğiniz birçok tur şirketi var, incelediğim kadarıyla hemen hepsinin hizmetleri benzer şekilde. Tur programlarında günübirlik ya da 2-3 günlük konaklamalı seçenekler mevcut, tabi ücretlendirme de seçtiğiniz programa göre değişiyor. Birçok yerde en az 10 gün önce turu ayarlamanız gerektiği söyleniyor, biz de garantici tipler olduğumuz için rezervasyonumuzu 10 gün öncesinde yaptırmıştık. Seçtiğimiz günübirlik grup programı için öğlen yemeği dâhil kişi başı 91 dolar ödedik. Fakat merak edip gideceğimiz tarihin 2 gün öncesinde baktığımda aynı turun 159 dolara satışta olduğunu gördüm. Belki de gideceğiniz tarihle alakalı olarak tur için ayrılan kontenjanlarla ilgilidir ama garantici olmakta da fayda var diye düşünüyorum. Gideceğiniz tur şirketi ve gününüzü belirlediniz, o zaman gelelim rezervasyon aşamasına. İlk olarak sizden pasaport bilgilerinizi istiyorlar. Yanlış okumadınız kimlikle girebildiğiniz Ukrayna’da Çernobil’i gezmek istiyorsanız pasaportunuzu da yanınızda götürmeniz lazım, bu konuda çok katı kuralları var. Ayrıca kıyafet konusunda da bazı sınırlamalar var, kesinlikle ayakları, bacakları ve kolları kapayan kıyafetler giymenizi istiyorlar. Eğer Nisan-Ekim ayları arasında gidecekseniz yanınızda sinek ilacı da götürmeniz öneriliyor. Rezervasyon aşamasında, gezi boyunca radyasyon seviyesini ölçen Geiger cihazını da kiralamak isteyip istemediğiniz soruluyor, eğer isterseniz toplam ücrete cihaz başına 8 dolar ilave ediliyor ve ödeme aşamasına geçiliyor. Ödemeyi internet sayfası üzerinden yaptıktan sonra rezervasyonunuzun onaylanıyor ve hemen ardından tur ile ilgili tüm bilgiler ve uymanız gereken kurallar mail olarak size gönderiliyor. Ayrıca tur tarihinden bir gün öncesinde buluşma noktanız, buluşma saatiniz, araç numaranız gibi bilgiler size iletiliyor.

Haberin Devamı

 

Tur günü sabah otelimizde kahvaltımızı yaptıktan sonra, belirlenen saatte buluşma noktasına gittik (Bu arada unutmadan Çernobil turları şimdilik sadece Kiev başlangıçlı). Rehberimiz Tanya öncelikle rezervasyon sırasında bildirdiğimiz pasaport bilgilerinin doğruluğunu kontrol etti ve 8 kişi olarak turumuz böylece başladı. Araca bindiğimizde yemek tercihlerimiz soruldu; domuz eti, tavuk ve vejetaryan menüleri olarak tercihimizi bildirdik ve yola koyulduk. Kiev-Çernobil arası yaklaşık 120-130 km ve yolculuk yaklaşık 2 saat sürüyor. Araçlar gayet konforlu ve Wi-Fi imkanı var. Tanya öncelikle tur ile ilgili dikkat etmemiz gereken konularda bize bilgiler verdi, ardından Çernobil’de o zamanlar neler yaşanmış bununla ilgili videolar izleyerek yolumuza devam ettik.

Haberin Devamı

 

Çernobil: Radyoaktif bir gezintiye ne dersiniz

 

İlk kontrol noktasına ulaştığımızda aracımızdan indik ve görevli askerler pasaport bilgilerimizi ellerindeki listeyle karşılaştırdılar. Kayıt işlemlerimiz tamamlandığında Tanya bize boynumuza takmamız gereken ve gezi boyunca maruz kaldığımız radyasyonu gösteren dozimetrelerimizi dağıttı. Elimizde Geiger cihazı, boynumuzda dozimetreler ormanlık alanda ilerleyerek ilk terk edilmiş köyümüz Zalissya’ya ulaştık. Şu anda tam manasıyla bir korku filmi seti gibi görünen köyün zamanındaki en işlek caddesi tamamen sık ormanlarla kaplıydı.

 

Çernobil: Radyoaktif bir gezintiye ne dersiniz

 

Ardından terk edilmiş bir anaokulunu ziyaret etmek için Kopachi köyüne gittik. Anaokulunda da durum farklı değildi. İçeriye girdiğimizde bastığımız yer çökecekmiş gibi bir görüntü vardı, zaten yer yer çökmeler de olmuş zamanla. Her yere saçılmış kırık dökük oyuncakların, yıkık dökük binaların insan üzerindeki etkisini tarif etmek biraz zor.

 

Çernobil: Radyoaktif bir gezintiye ne dersiniz

 

Anaokulundan çıktığımızda Tanya bölgenin kısa süreli geziler için güvenli olduğunu, tüm gezi boyunca maruz kaldığımız radyasyonun 1-2 saatlik uçak yolculukları ile maruz kaldığımız radyasyona eşit olduğunu anlattı. Fakat toprak ve metaldeki radyoaktif birikmenin daha fazla olmasından dolayı bölgenin tamamen temizlenmesinin binlerce yıl süreceğini de ekledi. Özellikle radyasyonun çok biriktiği bu noktalara “Hot Spot” ismi veriliyormuş. Örneğin; anaokulu çevresindeki herhangi bir yerde Geiger cihazımız 0.20 mikrosievert değerini gösterirken, anaokulu önündeki bir ağacın dibinde 15 mikrosievert civarında bir radyasyon değeri vardı.

 

Çernobil: Radyoaktif bir gezintiye ne dersiniz

 

Kopachi köyündeki anaokulu gezimizden sonra Çernobil kasabasında öğle yemeği molamızı verdik. Biz önceden tavuk menüsünü seçmiştik. Tavuk, pilav, salata, tatlı ve meyveden oluşan gayet doyurucu bir menüsü vardı. Yemek yediğimiz yer ise gayet hoş bir restorandı.

 

Çernobil: Radyoaktif bir gezintiye ne dersiniz

Yemeğimizin ardından, patlamadan sonra boşaltılan köylerin isimlerinin ve yer aldığı Wormwood Star Anıtına uğradık. Tanya’nın anlattığına göre Wormwood; yani “pelin çiçeği” incilde geçen kıyamet alametlerinden biri ve bununla ilgili incilde geçen ayetler bulunuyormuş. Bu nedenle insanlar Çernobil felaketinin aslında pelin kehanetinden ileri geldiğini düşünmüş. Bu nedenle terk edilmiş köylerin isimlerinin ve kehanetteki meleğin bulunduğu bu anıta “Wormwood Star Anıtı” ismi verilmiş. Asıl enteresan olan ise; Çernobil aslında Ukrayna dilinde pelin çiçeğine verilen isimmiş.

 

Çernobil: Radyoaktif bir gezintiye ne dersiniz

 

Wormwood Star Anıtının ardından patlamanın gerçekleştiği nükleer santrale doğru ilerliyoruz. Santralin tamamen göründüğü uzak bir noktada duruyoruz ve Tanya burası ile ilgili bilgileri veriyor, birkaç fotoğrafın ardından 4. reaktörün yanına doğru ilerliyoruz.

 

Reaktöre 250 m kadar yaklaşıyoruz ve Geiger cihazı ile ölçümümüzü yapıyoruz. Buradaki radyasyon seviyesi de kabul edilebilir seviyelerde. Şuan reaktörün üstü muhtemel sızıntıyı 100 yıl önlemek üzere dev bir çatı ile kapalı durumda. 108 m yükseklikteki dev çatı için 36 bin ton metal harcanmış ve 2016 yılında tamamlanan bu dev çatının yapılması için 45 ülke maddi destek sağlamış.

Çernobil: Radyoaktif bir gezintiye ne dersiniz

 

Patlamanın ardından çevreye yayılan yüksek radyasyonun etkisiyle etrafta bulunan çam ormanları kahve-kızıl bir renge bürünmüş ve buraya “Kızıl Orman” ismi verilmiş. Kızıl orman şuan dünyanın en reaktif alanlarından biri. Çernobil Nükleer Santralinin ardından kızıl ormanın küçük bir bölümünün yanından geçerek hayalet şehir Pripyat’a doğru ilerliyoruz. Pripyat’a girmeden önce ikinci kontrol noktamızdan geçiyoruz. Pripyat 1970 yılında Çernobil Nükleer Santralinde çalışanlar ve ailelerinin yaşaması için kurulmuş. Patlamanın ardından 36 saat sonra boşaltılan Pripyat’ta yaşayan insanlar kısa süre sonra geri döneceklerini düşünerek hiçbir eşyalarını yanına almadan şehirden ayrılmışlar.

 

Çernobil: Radyoaktif bir gezintiye ne dersiniz

 

Şehir içinde gezerken boşaltılmış evlerin, otellerin, alışveriş mağazalarının arasında gezerek Pripyat’ın, belki de Çernobil’in simgesi olmuş lunaparka geliyoruz. 1 Mayıs 1986’da açılması planlanan lunapark 26 Nisan’da yaşanan patlamanın ardından hiç açılamamış.

 

Çernobil: Radyoaktif bir gezintiye ne dersiniz

 

 

Lunaparkı gezdikten sonra zamanında Pripyat’ta stad olarak kullanılan alanı gezerek bizi bekleyen aracımıza biniyoruz. Pripyat yakınlarında bir gölün kıyısında o zamanlar kafe, restoran olarak kullanılan, şimdi ise tam bir harabe haline gelmiş Prypiat Cafe’ye uğruyoruz.

Çernobil: Radyoaktif bir gezintiye ne dersiniz

 

Son durağımız ise soğuk savaş döneminde olası füze saldırılarına karşı erken uyarı sistemi olarak kurulan Duga Radarı. Çalışırken çıkardığı ritmik sesler sebebiyle “Rus Ağaçkakanı” ismi verilen radar devasa boyutlarda. Radar iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm 500 m uzunluğunda ve 150 m yükseklikte, ikinci kısım ise 250 m uzunluğunda ve 90 m yükseklikte. Tanya’nın söylediğine göre; bu bölge askeri bir bölge olduğu için navigasyonlarda görünmüyormuş ve halk burada böyle bir sistemin olduğundan habersizmiş. Ancak bu kadar büyük bir yapı her yerden görünebilecek durumda, bu nedenle insanlara bunun dev bir radyo alıcısı olduğu söylenmiş. Şuan dev bir demir yığını olan Duga radarının ardından gezimiz sona eriyor ve Kiev’e dönmek için yola çıkıyoruz.

 

Çernobil: Radyoaktif bir gezintiye ne dersiniz

 

Tabi Kiev’e dönmeden önce maruz kaldığımız radyasyonun ölçülmesi amacıyla önce Leliv ardından Dytyatki kontrol noktalarında radyasyon ölçümlerimiz yapılıyor. İki tarafı açık bir kabin içerisine giriliyor ve yeşil ışık yanarsa kapı açılıp diğer tarafa geçebiliyorsunuz. Kırmızı ışık yanan mı? Ne duyduk ne gördük :) Tabi Tanya bununla ilgili bir açıklama da yapmıştı, eğer kırmızı ışık yanarsa bulaşıklık olan eşyanız alınıyor ya da yıkanıyormuş. İkinci kontrol noktasındaki yeşil ışıklarımızla beraber gönül rahatlığı ile dozimetrelerimizi Tanya’ya teslim ederek dolu dolu geçen günümüzü hatıralarımıza kaydediyoruz.

 

 instagram.com/senay_muratdogru