Başbakan Erdoğan Güney Afrika’ya yaptığı ziyaret çerçevesinde kendisine refakat eden köşe yazarlarıyla başkent Pretoria’da özel bir görüşme yaptı. Erdoğan İsrail meselesinden anayasa çalışmalarına, Füze Kalkanı projesinden İslam adına işlenen teröre uzanan geniş yelpazedeki sorularımızı yanıtladı.
İsrail terör estiriyor
Başbakan Erdoğan Türkiye ile İsrail arsındaki gerilimin nereye kadar gideceğine ilişkin bir soruyu yanıtlarken “olması gereken yere varacak aslında” diyerek İsrail’in sırtını birinci derecede Amerika’ya, ikinci derecede Batı’ya dayadığını söyledi. Erdoğan “Bu gücünü buralardan almak suretiyle de bölgede hakikaten terör estiriyor.” diye konuştu.
Şu anda Gazze’de ciddi açlık başladığına dair haberlerin geldiğini de belirten Erdoğan şöyle devam etti:
“Bütün bunlara yardım elimizi uzatamamaktan dertliyiz. Olumlu yaklaşım göstermemesi İsrail’i her geçen gün daha da sıkıntıya sokacaktır. Elindeki orantısız güç bir yerden sonra kendine dönecektir.”
Erdoğan bir soru üzerine, Kıbrıs Rum basınında çıkan ve Türk ile İsrail savaş uçaklarının Doğu Akdeniz’de “it dalaşına” girdiklerine dair haberlerin doğru olmadığını da vurguladı.
BM için yeni model
Erdoğan, son dönemde BM’ye ve özellikle de Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerine sert eleştiriler yönelttiğinin hatırlatılması ve “Sizin BM formülünüz nedir ? Kafanızda bir model var mı?” sorusu üzerine şöyle konuştu:
“Bizim formülasyonumuz göre, beş daimi üyelik olmaması lazım. Daimi ve geçici üye diye bir şey olmaz. Daimi üyeliğin kalkması lazım. Beş sandalye olmaz, on sandalye olmalı. Dünyadaki yapıya göre, kıtalara göre, demografik yapıya göre değerlendirmeler yapılmalı. Ama mutlaka dönerli olarak, herkes ama bir yıl, ama iki yıl bu görevi yapmalı. Aksi takdirde şu anda 193 üye var. Burada be; ülke ne karar verirse tüm dünya o karara ram oluyor.”
Kıbrıs’ta aynen devam
Kıbrıs’ta Rum kesiminin doğalgaz ve petrol aramaları konusunda Amerika’nın nasıl bir tutum takındığına ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Erdoğan “Bu konuda Amerika da sağduyulu düşünüyor” diyerek ABD başkanı ile son görüşmesinde ele alınan bu konu hakkında şu bilgileri verdi:
“Obama Kıbrıs halkının, dolayısıyla Türklerin, oradaki çıkacak nimetlerden adil bir şekilde istifade etmesi gereğini de ifade etti. Bizim girişimimizi de olumsuz olarak nitelemedi. Orada başlattığımız süreç devam edecek.”
ABD’nin, Rumlar adına sondajı yapan Amerikan şirketine müdahale konusunda “özel şirkettir müdahalemiz söz konusu değil” şeklindeki tutumundan rahatsız olduğunu da hissettiren, Erdoğan BM Genel Sekreterini de eleştirerek şunları ekledi:
“İsrail’i yanına alarak Güney Kıbrıs’ın bu işi başlatması gerginliği arttırdı. Annan döneminde de böyle bir girişim olmuştu ve engellemişti. Ama Ban Ki Moon bunu engelleyemedi.”
Erdoğan “CHP yeni anayasa konusunda süre dayatarak uzlaşmaz bir tutum içinde olduğunuz eleştirisinde bulundu” sorusunu da şu karşılığı verdi:
“Samimi niyetle bu işe girdik. Bu ülkede anayasa konusu yeni tartışılan bir konu değil. Nitekim 26 maddelik paketi tüm engellemelere rağmen adeta savaş diyeceğim bir süreçten sonra milletin önüne getirdik, orada da referandum süreci yaşadık, yüzde 58 oyla halkımız onayladı ve bitirdik. Onlara kalsa biz bu işi bitiremezdik.”
Yeni anayasa için bir yıllık bir süre düşündüklerini de sözlerine ekleyen Erdoğan şöyle devam etti:
Uzlaşma komisyonları çalışmaya başlasın STK’lar, akademisyenler bu konuda adım atsın. Art niyetim olsa baştan söylerim komisyonda bu kadar temsil isterim diye. 326 üyemiz var. Bizim onda birimiz olan da üç üye versin, altıda birimiz olan MHP de üç üye versin. Üçte birimiz olan CHP de üç üye versin dedik. Bununla kalmadık. Bu çalışmayı yürütürken bu iş meclis başkanını riyasetinde olsun dedik. Bizim riyasetimizde olsun demedik.”
Ayıklama yapılacak
Erdoğan bu komisyonunun “mutfak görevi yapacağını” söyleyerek şunları ekledi:
“Bu arada Cemil Bey, ne kadar anayasacı varsa hepsine davet çıkardı, 26’sı katıldı. Düşünce dünyaları ne olursa olsun, herhangi bir ayrım yapmaksızın onlarla toplantı yapıtlar hepsi tutanaklara geçti. Şu anda değerlendirmeler mevcuttur. Burada böyle bir iyi niyet var. Yeni anayasa derken ayıklama yapılacak. Üzerinde ittifak ettiğimiz maddeler vardır değil mi? ittifak halinde olduklarımızı kenara koyalım. İhtilaflı maddelerde tartışma çıkacaktır. Usulünü, her şeyini komisyon belirleyecektir. Dayatma tartışmalarını üzülerek karşılıyoruz.”
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ciddiysek biz bir yılda bunu bitirmeliyiz. Eğer TBMM bir yılda anaysa yapamıyorsa biz Arap baharının estiği yerlerde onlardan anayasa filan bekleyemeyiz bir yılda. 2- 3 ayda anayasasını hazırlayanlar var. Bir yılda bir değil birkaç anayasa çıkarılır.”
Biz bu işte ciddiyiz
Uzlaşma komisyonunun “uzlaşmama komisyonuna” dönüşmesi halinde ne olacağına dair bir soruyu da yanıtlayan Erdoğan şunları kaydetti:
“Eğer burada dört partinin dördü de bir tarafa çekecek olursa durum farklı olur. O grubun içinden anayasayı değiştirecek güç çıkarsa bu iş olur. İki parti yaparsa iki parti yapar. Ben bunu böyle düşünüyorum. Gönlümüz arzumuz dört partinin yapması. Orada her kişinin bir oyu olmayacak, her partinin bir oyu olacak. Biz bu işte ciddiyiz.”
Erdoğan BDP’nin bu konuda AKP’ye Pazartesi gününe randevu vermesini eleştirerek “Biz hızlandırıyoruz onlar ağırdan alıyor” dedi. “Sizin genel başkanlar ile görüşmeniz gündeme gelebilir mi?” sorusuna karşılık olarak da “Gelebilir. Adalet Bakanı ile görüşmek istediler. Görüşün dedim. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ile görüşmek istediler tabii buyurun dedik. Biz görüşmelere açığız. Ama randevuyu pazartesi gününe verdiler” diye konuştu.
Medya patronlarıyla görüşmek istiyorum
Başbakan Erdoğan köşe yazarlarıyla buluşmasında terör ile mücadelede medyaya önemli sorumluluk düştüğünü vurgulayarak medya patronları ve yöneticileriyle bunu görüşmek istediğini söyledi ve şunları kaydetti: “Terör ve şehit haberlerinin yayınlanmasını ben psikolojik noktada olumsuz değerlendiriyorum. Bunlar toplumda olumsuz etki meydana getiriyor. Terör örgütünün de propagandasını yapmış oluyoruz. Bunu ortadan kaldırırsak her geçen gün lehimize olacaktır. Yayınlandıkça propaganda yapıyorlar. Bunu da istiyorlar. Dağa gidip görüşen gazetecileri doğru bulmuyorum.”
Radar sözleşmesini A’dan Z’ye okudum
Erdoğan, Türkiye’nin “Füze Kalkanı” projesine katılmasının çok eleştirildiğini hatırlatılması üzerine de, Türkiye’de bu proje kapsamında kurulacak olan radar sistemini “NATO konsepti içinde ele aldıklarını” belirtti ve şöyle konuştu:
“Bu sözleşmede bir tane ülkenin adı geçmiyor. Bu metni A’dan Z’ye okudum sonra imzalayabilirsiniz dedim. Bir diğer boyutu, burada üst düzeyde subayımız generalimiz neyse görev yapacak ve Milli Savunma Bakanlığı istediği zaman buraları denetleme şansına sahip olacak. Bizim de belli sayıda personelimiz olacak. Bunların iki yıllık sürelerle yenilenmesi söz konusudur. Tek taraflı olarak sözleşme iptali yetkimiz var. Ama bunu altı ay önceden bildirmemiz gerekir.”
Erdoğan bu projeye dahil olmanın ulusal ihtiyaçlarımızla örtüşüp örtüşmediğine ilişkin soruyu da şu şekilde yanıtladı: “Türkiye’nin coğrafi konumu nedeniyle bu tür tespitleri yapmakta sıkıntılarımız var. Bu tür radarlara ihtiyaç var. Biliyorsunuz iki AWACS (havadan radar denetim uçağı) siparişi verdik. 3- 4 yıllık bir gecikme de oldu. Ödemelerini yaptık. Bunlar hala malımız. Bir yerde de güçlü devlet olmanın, en azından savunma sistemleri konusunda etkili olmanın yolu buralardan geçiyor.” Erdoğan bu radar projesinin Türkiye’ye teknoloji transferi sağlayacağını da belirtti.
Siyasi müzakere BDP ile
Tartışma yaratan “PKK ile görüşme” konusuna da değinen Erdoğan “PKK ile değil. Bizim İmralı ile de görüşme noktasında söyledim. PKK ile mücadeleye devam. Siyasi ile müzakereye devam. İmralı’yla veya başkalarıyla devlet gerekli gördüğü herhalde görüşmeyi yapabilir. Ama şu anda gündemde böyle bir şey yok” diye konuştu BDP’nin bu denklemin neresinde olduğu konusundaki soruyu da yanıtlayan Erdoğan “BDP’ yi siyasi müzakere edilecek yer olarak kabul ediyoruz. BDP ile görüşmeye evet dedik. Onlarla arkadaşlarımızda görüşecek. Ama öbür türlü asla” dedi.
Allah şahidim, kim tutuklu bilmiyorum
Erdoğan “Alman vakıfları ile ilgili açıklamanız çok tartışıldı. CHP tepki gösterdi. Ne diyorsunuz ?” şeklindeki soruyu da şu şekilde yanıtladı:
“Alman vakıf ve kuruluşları şeklinde bir ifade kullandım. Vakıflar var. Kredi kuruluşları var. Onlar istikamet veriyor. ‘Sana kredi vereceğim ama şu müteahhide vereceksin’ diyor. Diğerlerine ihale şansı bile tanımıyor. Bunların içinde tabii CHP’li belediyeler var, BDP’li belediyeler var. Belki bizim partimizden olan belediyeler de var.”
Rahatsızım tabii ki
CHP’li belediyelerin bu konuda hemen rahatsız olduklarını söyleyen Erdoğan şöyle devam etti:
“CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu hemen ararsa bulur. Hangi belediyesi hangi Alman kalkınma bankasından kredi almış mı, almamış mı ? Genelde de Alman Kalkınma Bankası bu konuda yüklü kredi işine giriyor. Krediler konusunda da çalışma metodu çok ahlaki değil. Kurallarına uygun değil. Burada bizim dikkatimizi çeken de belli şirketlerle bu işi götürüyorlar.”
Bu şirketlerin terör örgütü ile ilişkisi olup olmadığı sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, “Ben onu konuşamam. Muvazaalı. Belki KCK operasyonlarının altından bu çıkacak” dedi. Erdoğan bu ilişkilerden rahatsız mısınız?” sorusuna karşılık olarak da “rahatsızım tabi ki” demekle yetindi. KCK operasyonları ile ilgili olarak “hem müzakere edelim diyorsunuz, hem de seçilmiş kişileri tutukluyorsunuz” eleştirisinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, böyle bir yaklaşımı kabul etmesinin mümkün olmadığını söyleyerek şöyle konuştu: “Kimler tutuklanmış? Kimdir, hangi belediye başkanıdır, hangi il ilçe başkanıdır? Allah şahidim bilmiyorum. Bunların hepsi tamamen yargı sürecidir. Yargıya gelen ihbarlardan tutunuz tespitlere varıncaya kadar bunların neticesinde atılan adımlardır.”