Arap Baharı ile devrim rüzgârına kapılan her ülke kendi devrim kahramanlarıyla devrim şehitlerini ortaya çıkarıyor. Tunus’taki halk ayaklanmasını tetikleyen kişi Tarık al-Tayyib Muhammed Boazzizi adlı sokak satıcısıydı.
Ailesini geçindirmek için yaşam mücadelesi veren Boazzizi’nin bir zabıtanın şiddeti yüzünden kendisini yakarak öldürmesi anında Tunus’taki sosyal adaletsizliğin sembolü haline geldi ve yüz binlerce kişinin sokaklara dökülmesine yol açtı. Sonucu biliyoruz.
Mısır’ın devrim şehidi ise İskenderiye’de bir internet kafesinde otururken polis tarafından sille tokat gözaltına alınıp feci bir şekilde öldürülen Halid Muhammed Sayyid adlı gençti. Fakat Mısır’daki ayaklanmayı asıl tetikleyen kişi devrim kahramanı Wahil Goneym isimli bilgisayar mühendisi ve “internet eylemcisi” oldu.
Google’ın Ortadoğu’daki pazarlama sorumlularından olan Goneym, “Hepimiz bir Halid Sayyid’iz” adlı bir facebook sayfası açarak, Sayyid’in feci yaralar taşıyan cesedini göstermişti. Bunun ardından gözaltına alınması ise Mısır’daki olayları tetikleyen asıl gelişme olmuştu.
İçerden ve dışarından gelen baskılara dayanamayan Mubarek yönetimi, Goneym’i serbest bırakmak zorunda kaldıysa da kendisini susturamadı. Ardından yaşananları ise ilerde tarih kitapları yazacak. Sonuçta Goneym sayesinde sadece Halid Muhammed Sayyid’in kanı yerde kalmadı, kendisini “zamane firavun” sanan Hüsnü Mübarek devrildi.
Bahreyn’de ise mart ayında düzenlenen bir demokrasi gösterisinde şiir okuduğu için gözaltına alınan ve iki aydır hapiste olan Ayat el-Gomezi adlı 20 yaşında bir kız öğrencinin davası önceki gün başladı. Ailesine göre ağır işkenceden geçirilen el-Gomezi Bahreyn’de benzeri nedenden dolayı dövülen ve işkence gören kadınların temsilcisi olarak devrim kahramanı olma yolunda.
Bütün bunların arasında dünyaya ulaşan en insanlık dışı haberler ise Suriye’den gelmeye başladı. Nisan sonunda rejim aleyhtarı bir gösteriye katıldıktan sonra gözaltına alınan ve parçalanmış cesedi geçenlerde ailesine teslim edilen Hamza Hatib adlı kişi şu anda hızla Suriye’nin devrim şehidi olma yolunda. Hatib’in en önemli özelliği ise 13 yaşında bir çocuk olması.
Esad rejimi de bu nedenle şu anda panik içinde Hatib’in güvenlik güçlerince öldürülmediğini, gösteri sırasında “eşkıya unsurlar” tarafından sıkılan kurşunlarla öldüğünü iddia ediyor. O kadar ki çocuğun babası ve amcası olduğu söylenen iki kişiyi televizyona dahi çıkartıp Esad’a övgüler düzmelerini bile sağladı.
Ancak ne Suriye’deki muhalifler ne de uluslararası insan hakları örgütleri rejimin söylediklerine inanıyor. Suriye’deki “muhaberat” unsurlarının her türlü vahşete tenezzül etmelerinin işten bile olmadığını belirterek “o kişiler gerçekten çocuğun babası ve amcası olsalar bile nelerle tehdit edilip korkutulduklarını artık siz tahmin edin” diyorlar.
Gerçek ne olursa olsun, Suriye’deki olaylarda bugüne kadar kayıtlara göre en az 60 çocuğun öldürüldüğü söyleniyor. Bu yüzden de insanlar sokaklara daha büyük bir kararlılıkla dökülmeye devam ediyorlar. İster Gazze’de olsun, ister Deraa’da, çocukların bu şekilde öldürülmesi insanlık onurunu zedeleyen bir şeydir.
Bu nedenle Hamza Hatib hızla Suriye’nin devrim şehidi olma yolunda ilerliyor. Antalya’da toplanan Suriyeli rejim aleyhtarları da, bu gibi olaylar karşısında, Esad’ın son “genel af” ilanını tümüyle bir “taktik hamlesi” olarak niteleyerek, “biz onu ve çocuk katillerini asla affetmeyeceğiz” diyorlar.
Onlar bunu söylerken, biz de Başbakan Erdoğan’dan Esad ile yaptığı ve “dost nasihatlerinde” bulunduğu telefon görüşmelerinde, çocukların bu şekilde öldürülmesinin kabul edilemez olduğunu somut bir şekilde aktardığını umuyoruz.
Son söz olarak şunu vurgulamak gerekiyor. Dikkat ederseniz Arap Baharı’nın yarattığı devrim şehitleri ile kahramanlarının ortak yanı, neredeyse hepsinin genç ve bazılarının, feci şekilde işkence gördüğü söylenen Hamza gibi henüz çocuk olmalarıdır. Bu bile yeterince manidar bizce.