Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İç ve dış gündem o kadar dolu ki Kıbrıs’a ayıracak zaman bulamıyoruz. Oysa o cenahta Ankara’nın başını ağrıtacak gelişmeler yaşanıyor. Bu kez sorun Rum kesiminin yakında Kıbrıs’ın Batı’sında doğalgaz aramaya başlayacak olması. Türkiye buna sert cevabını vermiş durumda.
Ankara, her şeyden önce, uluslararası hukuk gereğince, Akdeniz ülkeleri arasındaki ekonomik ilgi alanlarının saptanması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca bölgedeki hidrokarbon rezervlerinde Kıbrıslı Türklerin de haklarının olduğunu, bunun göz ardı edilemeyeceğini vurguluyor. Rum kesiminin buna rağmen aramalara başlaması halinde “gereken yanıtı alacağını” belirtiyor.
Bu yanıtın ne olacağı ise kesin değil. Kimilerine göre Türkiye, Ege’de olduğu gibi, bu konuyu da “casus belli” yani “savaş nedeni” ilan edecek. Başkalarına göre eylül ortasında bölgede başlatacağı askeri manevralarla aramayı yürüten şirketi caydırmaya çalışacak. Bu arada, Türkiye’nin aslında hiçbir şey yapamayacağını savunanlar da var.
Rum kesimi ise hesaplarını Türkiye’nin sert, hatta askeri tepki göstereceği varsayımına oturtmuş durumda. Bunun için Ankara aleyhinde bir uluslararası koalisyon oluşturmaya çalışıyor. Diplomatik zemin de kazanmaya başladı.
Rumların güvendiği ülkeler ve örgütlerin başında, AB, ABD, Rusya ve İsrail geliyor. AB’nin henüz Türkiye’nin uyarılarına istenen ölçüde sert tepki göstermemiş olması kendilerinde belli bir hayal kırıklığı yaratmış durumda.
Ancak Rum yönetimi, söz konusu arama faaliyetlerini yürütecek olan “Noble” adlı şirketin bir Amerikan kuruluşu olmasına da güvenerek, ABD nezdinde yaptığı girişimlerden, kendisini belli ölçüde memnun eden tepkiler aldı.
Bu arada, Ankara’nın Noble şirketinin durdurulması için Washington nezdinde yaptığı girişim de büyük ölçüde sonuçsuz kaldı. ABD’nin temel pozisyonunu Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardione geçtiğimiz günlerde tek bir cümleyle ortaya koydu.
Enerji Bakanı Taner Yıldız’ı ziyaret eden Ricciardione, gazetecilerin konuyla ilgili sorusu üzerine, “Amerikalı şirketlere tavsiyelerde bulunacak değilim” dedi. Ancak Rumları esas memnun eden Moskova’nın tavrı oldu.
Rum basınına bakılırsa, çiçeği burnunda Rum Dışişleri Bakanı Erato Kozako Markulis, Rusya’nın verdiği destek üzerine adeta zevkten dört köşe olmuş. Zira Rusya Federasyonu, konuyla ilgili resmi açıklamasında, “Kıbrıs’ın uluslararası hukuk gereğince, kendi özel ekonomik alanına hidrokarbon arama hakkına sahip olduğunu” vurgulamış.
Rusya ayrıca Türkiye’ye, “bu mesele ile Kıbrıs sorununu birbirine karıştırmaması” çağrısında bulunmuş. Markulis, bunun üzerine yaptığı açıklamada, “minnet duyduklarını” belirterek, “Rusya’nın, Türkiye’nin tehditlerine karşı, uluslararası hukuk ve BM kararlarına dayanarak, kendileri için her zaman bir kalkan olduğunu” vurgulamış. Kıbrıs meselesini takip edenler de zaten bunun doğru olduğunu bilirler.
Markulis’in bu konuda medet umduğu diğer ülke ise -Türkiye ile şu anda limoni ilişkileri olan- buna karşın Yunanistan ve Rum kesimiyle işbirliğini hızla geliştiren, İsrail. Bu durumdan memnun görünen İsrail basınına bakılırsa, geçtiğimiz günlerde bu ülkeyi ziyaret eden Rum dışişleri bakanı istediği desteği de sağlamış.
Jerusalem Post gazetesine göre, Başbakan Netanyahu Markulis’e, “Tanrı tarafından kendi ekonomik ilgi alanlarında doğalgaz rezervleri ile kutsanmış olan iki ülke arasında enerji işbirliğini geliştirmek istediklerini” belirtmiş. Bu arada Amerikalı Noble şirketinin İsrail açıklarındaki aramayı da yapacağını burada belirtmekte yarar var.
Türkiye’nin bu konuda işini zorlaştıran diğer husus ise şu: Ankara, Rum kesiminin uluslararası hukuk gereğince bu arama çalışmalarına başlayamayacağını söylüyor. Fakat Türkiye’nin kendisi, Ege’deki kıta sahanlığı sorunu yüzünden, “Uluslararası Deniz Hukuku Konvansiyonu”nu imzalamış değil. Rumlar da haliyle bunu kullanıyorlar.
Arap Baharı, İsrail-Filistin çatışması derken, Doğu Akdeniz bir de Kıbrıs sorunu yüzünden yakında ısınacağa benziyor.