Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yeni yılın ilk günlerinde önemli yabancı konuklara ev sahipliği yapıyoruz. Bunlardan biri de önceki gün Ankara’ya gelen Japonya Dışişleri Bakanı Katsuya Okada’ydı. Bir günlük ziyareti sırasında kendisiyle kısa bir görüşmemiz oldu. Konuşmamızın ana eksenini ise İran meselesi ve küresel ekonomik kriz oluşturdu. Okada’nın söylediklerinden, Ankara’da yaptığı görüşmelerde de bu konuların ön plana çıktığı anlaşılıyordu. Ancak, bakanın sözlerinden önce bazı açıklamalar gerekiyor. Japonya, Türkiye gibi, şu anda Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesidir. Her iki ülke aynı zamanda G-20’lerin aktif üyesidir.
Bu arada BM’ye bağlı olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) başına da, kısa bir süre önce, Japon olan Yukio Amano seçildi. Ortadoğu enerji kaynaklarına bağımlılığı olan Japonya ayrıca, dünyada atom bombasının sonuçlarına maruz kalmış olan tek ülkedir.
Bu nedenle de hem Ortadoğu’nun istikrarına hem de dünyanın nükleer silahlarından arındırılmasına inanmaktadır. Japonya ayrıca uluslararası terörizmle mücadele ciddi parasal katkıda bulunan bir ülkedir. Bunun en son örneği de Afganistan için ayırdığı 5 milyar dolarlık yardım paketidir.

‘Türk-Japon yakınlığı’
Bu hususlar bile, coğrafi açıdan uzak olan Türkiye ve Japonya’yı yakınlaştıran konuları ortaya çıkarıyor. Nitekim Dışişleri Bakanı Okada da buna işaret etti. Türkiye’nin kendileri için öneminin, İran, Irak Afganistan ve Ortadoğu’ya yakın olmasından ve bu ülkelerle tarihi ilişkilerinin bulunmasından kaynaklandığını söyledi.
Ankara’nın bu bölgede sergilediği aktif diplomasinin de bunun bir yansıması olduğunu kaydeden Okada, iki ülkenin bu yüzden birbirlerini destekleyen dış politikalar sürdürebileceklerini belirtti.
İran ile Batı arasındaki nükleer anlaşmazlığa özellikle değinen Okada şunları kaydetti:
“Eğer İran nükleer silahlara sahip olmak istiyorsa, bu son derece ciddi bir sorundur. Bölgenin istikrarsızlığına da yol açar. Ayrıca uluslararası toplum da nükleer silahların yayılması konusunda ciddi endişeler yaratır.”
Okada’nın burada, Ankara’nın aksine, Tahran’ın barışçıl nükleer enerjiye sahip olma hakkından ziyade, İran’ın yarattığı uluslararası endişeyi ön plana çıkarması dikkat çekti. Okada, buna rağmen, Tahran yönetiminin nükleer silahlara sahip olma niyetlerinin bulunmadığını söylediğini hatırlatarak şöyle konuştu:

‘İsrail açıklama yapmıyor’
“Eğer söyledikleri doğruysa, İran ile devam eden müzakerelerde bir şekilde çözüme ulaşacağını düşünüyorum. Ancak taraflar arasındaki güvensizlik nedeniyle sorunun daha kötüye gittiğini de düşünüyorum.”
İran’a ait zenginleştirilmiş uranyumun Türkiye üzerinden takas edilmesi önerisini de değerlendiren Okada, Japonya’nın da bu konuda aday olduğunu hatırlattı.
“İki ülke arasında bu konuda rekabet mi var?” şeklinde takılmamıza ise, “Benim için Japonya veya Türkiye fark etmez. Önemli olan sorunun çözülmesidir” dedi.
Okada, Türkiye’nin İran konusunda oynadığı rolü takdir ettiğini de belirterek, “Japonya Türkiye ile İran’ın nükleer meselesinde işbirliği yaparak bu konuyu çözmek istiyor” diye sözlerine ekledi. İsrail’in nükleer silahları konusundaysa, diplomatik fakat anlaşılır ifadelerle şunları söyledi:
“İsrail nükleer silahlara sahip olduğunu açıklamış değil. Japonya olarak İsrail’in ‘Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’na (NPT), nükleer silahlara sahip olmayan ülke statüsünde katılmasını istiyoruz. Aynı zamanda nükleer silahların denenmesini yasaklayan sözleşmeye de taraf olmasını istiyoruz.”

‘Çin bizim ortağımız’
Okada’nın küresel ekonomik kriz konusunda söyledikleri de ilginçti. Finansal krizden özellikle AB’nin etkilendiğini, ancak Asya’da talebin yüksek kaldığını belirterek, “Japonya olarak bu durumu değerlendirmeye çalışıyoruz” dedi.
Ekonomik politika hedeflerini, Asya ülkelerinde artan talebe göre oluşturduklarını kaydeden Okada, küresel ısınmadan da ekonomik yarar sağlamayı hedeflediklerini kaydederken şunları söyledi:
“Mesela az enerji kullanan sanayiyi daha da canlandırmak, rüzgâr gücünü kullanmak, ayrıca yeni enerji kaynakları yaratmak gibi. Bu konularda talep üretmek Japonya’nın bundan sonra eğileceği yol olacağını düşünüyorum.”
Okada bu çerçevede, Japonya’da hibrit otomobil üretimi, az enerji kullanan televizyon ve buzdolapları gibi araçlar için artan talebe de işaret etti. Türkiye ile bu konularda üçüncü ülkelere dönük işbirliği yapabileceklerini vurguladı.
“Bu açıdan bakıldığında Çin sizin için bir ortak mı, yoksa bir tehdit mi?” diye sorduğumuzda Okada tereddüt etmeden, “Ortak” diyerek Japon firmalarının en çok yatırım yaptıkları ülkenin Çin olduğunu hatırlattı:
Okada, buna rağmen Japonya ile Çin arasında rekabet olduğunu teslim ederek, “Bu nedenle Japon firmalarının Çin firmalarından teknolojik açısından daha ileri olmaları gerekiyor” dedi.