Türkiye-İsrail ilişkilerinde son haftalarda görülen yumuşama emarelerine rağmen ilişkilerin gerçek anlamda normalleşmesi zaman alacağa benziyor. Buna rağmen bu çabalar önümüzdeki dönemde sürecektir.
Ancak, Ortadoğu’nun bu ilişkilerin normalleşmesini beklemeye zamanı olmadığını gösteren işaretler de artıyor. Kuveyt gazetesi “El Rai”de Cumartesi günü çıkan haber bu açıdan dikkat çekiciydi.
Fakat bu habere geçmeden önce Washington’un beş yıl aradan sonra geçen hafta Suriye’ye büyükelçi atadığını hatırlatmakta yarar var. Bu da Obama yönetiminin Ortadoğu barışına dönük yeni bir hamleye hazırlandığını gösteriyor.
El Rai’ın haberi de zaten ABD ile Suriye arasındaki bu gelişme nedeniyle dünya basınında geniş yer buldu. Zira bu habere göre Washington ve Şam, İsrail ile Suriye arasında barış sağlanması için bir süredir gizli görüşmeler yürütüyormuş.
Gazeteye bilgi veren isimsiz kaynaklar, Suriye’nin son dönemlerde Ortadoğu barışı konusunda “emsalsiz bir işbirliği” yaptığını belirterek, bunun Washington’u Suriye ile İsrail arasında bir anlaşma imzalanması için çabalarını arttırmaya sevk ettiğini söylemişler.
Habere göre, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim de Obama yönetimine mesaj göndererek, “İsrail ile barış için yeniden diyaloga girmeye hazır olduklarını” duyurmuş. Buna karşın İsrail de, Golan Tepelerini Suriye’ye iade etmeye ve Şam ile normal diplomatik ilişki kurmaya hazır olduklarını belirtmiş.
Dahası, aynı habere göre, Başkan Obama’nın Ortadoğu Danışmanı Denis Ross, Suriye’nin ABD ile terörizm konusunda işbirliğini arttırmaya ve bu nedenle İran, Hizbullah ve Hamas ile arasına mesafe koymaya hazır olduğunu da Washington’a iletmiş.
El Rai’de yer alan bilgilerin Denis Ross tarafından “Şam’ı sınamak için havaya bırakılan bir deneme balonu olduğunu” söyleyenler var tabii. Ancak Suriye ile İsrail arasındaki barış arayışlarının hayal mahsulü olmadığını Türkiye’nin bu amaçla yürüttüğü, fakat İsrail ordusunun Gazze’ye Aralık 2008’de düzenlediği kanlı saldırı nedeniyle başarısız kalan, arabuluculuk çabalarından biliyoruz.
Eninde sonunda Türkiye!
Bu nedenle Kuveyt gazetesinin haberinin doğru çıkması olasılığı bizce göz ardı edilmemeli. Kaldı ki, yukarıda da belirttiğimiz gibi, Washington’un Şam’a Büyükelçi ataması da önemli bir göstergedir.
Bu gelişme Suriye’nin Washington gözünde İran sınıfında bir ülke olmadığını ortaya koyuyor. Suriye’nin Washington’a sık sık göz kırptığı da, Beşşar el Esad’ın 2010 içinde Batı basınına verdiği çeşitli demeçlerden biliniyor.
Öte yandan, Türkiye’nin arabuluculuk çabalarının heba edildiği görüşü de İsrail’de artık akıllarda yer etmeye başladı. New York Üniversitesi profesörlerinden Alon Ben-Meir’in muhafazakar “Jerusalem Post” gazetesinde Cuma günü çıkan uzun değerlendirmesi de bunu gösteriyor.
Ben-Meir, Türkiye’nin İsrail ile Suriye arasında arabuluculuk yapabilmesi açısından ortamın şu anda çok uygun olmadığını belirtiyor. Bu arada, “güvenilir kaynaklara” dayanarak, Türkiye’nin 2007-2008 arasında bu iki ülke arasında ortaya çıkardığı uzlaşma noktaları hakkında bilgiler veriyor. El Rai gazetesinin haberinde İsrail ve Suriye’nin uzlaşmaya yakın oldukları hususlar konusunda verilen bilgilerle bunların önemli ölçüde örtüştüğü görülüyor. Başka bir ifadeyle, Washington’un girişimleriyle bu iki ülke arasındaki barış görüşmeleri tekrar başlayacak olursa, Ankara’nın açtığı yoldan gidileceği anlaşılıyor.
ABD’nin bu girişimleri sonuç verir mi bilemiyoruz tabii. Bu arada Ben Meir’e göre Suriye ile İsrail arasında arabuluculuk yapmak açısından en iyi konumda olan ülke, eninde sonunda yine Türkiye’dir.
Ancak, Ben Meir’e göre bunun olabilmesi için, İsrail’de “ulusal güvenlik adına hareket eden, fakat aslında İsrail’in uzun vadeli güvenlik çıkarlarını tehlikeye düşüren, bu arada önüne gelen fırsatların defalarca kaçmasına izin veren kör ve içe dönük bir hükümet yerine, ışığı gören bir hükümetin olması gerekiyor.”