Endonezya’daki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Türkiye ve Türk işadamları daha buraları keşfedemedi” diye yakındı.
CAKARTA
Endonezya’ya resmi ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile önceki gün başkent Cakarta’da bazı meslektaşlarla birlikte sohbet ediyoruz. Kendisinin bu ziyarete büyük önem atfettiğini görüyoruz. Nitekim Gül de “Bu geziyi bu senenin büyük ziyareti olarak görüyorum” diye konuştu.
Türkiye’den Endonezya’ya bu düzeydeki son ziyaretin 16 yıl önce gerçekleştirildiğini hatırlatan Gül, Cakarta’da yapacağı temasların asıl amacının ekonomik olduğunu vurguladı. Nitekim kendisine refakat eden kalabalık işadamı grubu da bunu açıkça ortaya koyuyor.
En kalabalık ülke!
Fakat bu konuya geçemeden önce ilginç bazı tarihi bilgiler verelim. Bugün dünyanın en kalabalık nüfusuna sahip Müslüman ülkesi olan Endonezya ile 16. yüzyıldan bu yana temasımız varmış. O yıllarda uzun deniz yolculuklarının zorluğundan olsa gerek bunu açıkçası bilmiyorduk.
Meğerse İslam’ın bu ülkede yayılmasında Osmanlı’nın o yüzyılda Sumatra adasına düzenlediği Hint deniz seferinin de etkisi olmuş. Endonezya’daki ilk konsolosluğumuz ise Osmanlı döneminde açılmış.
Yakın tarihe gelince Cumhurbaşkanı Gül bugün Ortadoğu’da yaşananların 1990’lı yıllarda Endonezya’da yaşandığını hatırlattı. Endonezyalıların o deneyimden başarılı çıktıklarını da kaydederek şunları söyledi:
“Bugün Türkiye’yi örnek alan bir sistemleri var. Demokrasiye geçtikten sonra askerlerin eski dönemdeki ağırlığı azalıyor. Türkiye’nin Müslüman bir ülke olarak demokrasiyle nasıl kalkındığını görmek istiyorlar.”
Doğal zengin
Güncel ilişkilere gelirsek, Gül ziyareti sırasında iki ülke arasında ekonomik alanda stratejik ortaklık açıklayacaklarını kaydetti. Ayrıca, 2008’de örgütten ayrılmış olsa da OPEC’in kurucularından olan Endonezya’nın dünyanın doğal kaynaklar açısından en zengin ülkelerinden biri olduğunu hatırlattı.
“Türkiye ise sadece bir transit ülke. Boru geçiyor diye övünüyoruz” diye biraz da alaycı bir şekilde sözlerine devam eden Gül şunları söyledi:
“Petrol ve gazda geçiş ülkesi olması yetmez. Türkiye gibi bölgesinde güçlü olup da dünyada söz sahibi olmak isteyen bir ülkenin ekonomisinin de güçlü olması lazım. Türkiye’de ekonominin motoru olacak doğal kaynaklar yok. Petrol, doğal gaz yok. Kalkınmasını sürdürülebilir kılacak bir ülkenin kendisinde olmayan doğal kaynakları dünyanın başka yerinde garanti etmesi lazım.”
1997 yılında dönemin başbakanı merhum Necmettin Erbakan’ın bu bölgeye çok ilgi göstermesine rağmen “elle tutulur büyük işler çıkmadığını” da kaydeden Gül, “Türkiye ve Türk işadamları daha burayı keşfedemedi” diye yakındı.
Gerçekten de ekonomik verilere bakınca Endonezya’nın Türk işadamları tarafından keşfedilmeyi beklediğini görüyorsunuz zira Türkiye’nin buradaki yatırımı sadece 70 milyon dolar düzeyinde ki bunun yarısı Sabancı’nın Kordsa şirketine ait. Endonezya’nın Türkiye’deki yatırımları ise daha da gülünç zira sadece 600 bin dolar düzeyinde seyrediyor.
Keşif bekliyor
Türk firmalarının teknolojide Türkiye’den hızlı olan Çin’e kolay giremediklerine işaret eden Gül, Endonezya ile aynı durumun söz konusu olmadığını, Türk firmalarının bu ülkeye teknoloji transferi yapabilecek durumda olduklarını kaydetti.
“Bu ülkenin Türkiye için sıradan olmadığını görmeliyiz” diye devam eden Gül, THY’nin Cakarta’ya Singapur üzerinden her gün uçuş düzenlemeye başlamasının da işadamlarına kolaylık sağlayacağını belirterek şunları söyledi:
“Özellikle savunma sanayimize çok ilgi duyuyorlar. Endonezya bir başından bir başına Londra’dan İstanbul kadar uzanan bir ülke. Dolayısıyla güvenlik çok önemli. Bu nedenle güvenilir teknoloji arayışındalar. Savunma sanayinde Türkiye ile işbirliğine çok önem veriyorlar.”
Cumhurbaşkanı Gül’ün Cakarta’daki bu temaslarından ve ekonomik alanda oluşturulan stratejik ortaklıktan ne çıkar bilmiyoruz. Fakat Endonezya’nın Türkiye tarafından keşfedilmeyi beklediği kesin. Mesafe de artık bahane olamaz zira çağımızda böyle bir sorun kalmadı.
Türkler 16. yüzyılda bile buralara ulaşabildilerse bugün ulaşıp yeni ve karşılıklı olarak yararlı olan bağlar kurmaları çok zor olmasa gerek.