AKP iktidarı, Arap sokaklarından Başbakan Erdoğan için yükselen “Hoş geldin Sultan” nidalarının “şehvetine” kapılırken, bölgedeki siyasi ve askeri gerçekler Türkiye’de pek hesaba katılmıyor.
Ankara’nın Washington ile ilişkileri kötüye giderken, bazılarının, AKP’nin Ortadoğu’ya dönük ataklarını “İsrail destekçisi ABD’ye bir “nazire” olarak yorumladıklarını görüyoruz. Gerçek durum ise ABD’nin Ortadoğu’da Türkiye’ye alternatifler sağlayacak önemli askeri bağlar geliştirmekte olduğunu gösteriyor.
ABD Genel Kurmay Başkanı Oramiral Michael Mullen’ın Eylül ayındaki ziyareti öncesinde, basınımızda “Irak’tan asker çeken ABD Türkiye’ye muhtaç kaldı” yorumlarından geçilmiyordu. Mullen ise Ankara’da konuya son noktayı şu şekilde koymuştu.
“Geçen yıl 100 bin askeri, 38 bin ağır teçhizat ve 2 milyon üstündeki ekipmanı hiçbir sıkıntı yaşanmadan sağlam iletişim yollarını kullanarak geri çekmeyi başardık. Bunların hiçbiri Türkiye ’den geçmedi.” O günden sonra konu Türkiye’de gündemden düşürüldü. Bu arada hiç kimse, Mullen’ın “sağlam iletişim yollarından” neyi kastettiğini merak etmedi. Oysa ABD bu işi Ortadoğu ülkeleriyle gelişen askeri işbirliği çerçevesinde gerçekleştirmişti.
Kendisine en çok yarar sağlayan ülke ise, Fatih Sultan Mehmet Vakfı Üniversitesi ve Medeniyetler İttifakı Enstitüsü’nün açılışına katılan ve Başbakan Erdoğan’ın, “uluslararası toplumun umudu haline geldiğini” söyleyen Katar Emiresi Şeyha Mozah Bin Nasır’ın ülkesinden başkası değildi.
Katar’daki modern “Al Ubeyd Hava Üssü,” 4500 metrelik pisti sayesinde her türlü uçağa ev sahipliği yapabilecek kapasiteye sahip olmasının yanı sıra, her an operasyona hazır 100 -120 kadar Amerikan Savaş uçağını barındırıyor. Katar’ın Al Sayliyah hava üssünde ise ABD’nin dünyanın en büyük “ön konuşlandırma” (prepositioning) tesisleri yer alıyor.
Her an 10 bin Amerikan askerini de barındıracak kapasiteye sahip olan Al Ubeyd Hava Üssü’ün ABD tarafından 2003 yılında, 1.4 milyar dolarlık bir yatırımla, genişletilmeye başlanması ise dikkat çekiyor. Hatırlanacağı gibi o yılın Mart ayında TBMM Washington’a Irak için geçit vermeyi reddetmişti.
Vahabilere koz vermemek
Katar bölgede “ABD işbirlikçiliği” yapan tek Arap ülkesi de değil. Suudi Arabistan’daki “Prens Sultan Askeri Hava Üssü”ndeki Amerikan savaş uçakları “Vahabilere koz vermemek” amacıyla 2003 yılında Katar’a kaydırıldıysa da, iki ülke arasındaki askeri işbirliği artıyor.
“ABD Kongresi Araştırma Servisi”ne göre, 1950-2006 arasında Suudi Arabistan’a 63 milyar dolarlık silah ve askeri teçhizat aktaran Washington, önümüzdeki 15-20 yıl içinde bu ülkeye 60 milyar dolarlık yeni bir silah ve askeri teçhizat transferi için hazırlanıyor. Bölgedeki diğer ülkelere bakarsak, ABD Kuveyt’teki “Arifjan” üssünde her an 15 bin asker bulunduruyor. Amerikan ordusu ayrıca Kuveyt’te silah ve hassas malzeme tutabilmek için dünyanın en güvenli ve modern depo tesislerini inşa etmeye hazırlanıyor.
ABD’nin İran’a karşı Basra körfezini kontrol altında tutmasını da sağlayan diğer üsleri ise Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman’da bulunuyor. Washington bu ülkelerdeki askeri varlığını da sürekli olarak takviye ediyor.
Yer darlığı nedeniyle ABD’nin, bu körfez ülkelerinin yanı sıra, Lübnan, Ürdün ve Mısır ile geliştirmekte olduğu askeri işbirliğine burada girmeyeceğiz. Ancak, yukarıdaki bilgiler gibi, bu konudaki bilgiler de gizli değil. Nerede arayacaklarını bilenler bunlara da kolayca erişebilirler.
Özetle, AKP iktidarının Ortadoğu politikası sokak düzeyinde çok alkış topluyor olabilir, ancak ABD’nin bölgede Türkiye’ye alternatifler sağlayacak askeri projeleri, somut sonuçlar vererek, hızla ilerliyor. İran’ı tehdit olarak gören bölge ülkeleri de bundan fazlasıyla memnun görünüyorlar.
Türkiye’nin Ortadoğu’daki etkinliğinin katlanarak arttığına dair söylemin alıp yürüdüğü şu sıralarda, “bütünlüklü görüntü” uğruna - sadece bir kısmına değinebildiğimiz - bu temel gerçekleri de akılda tutmanın yararlı olacağını düşünüyoruz.