Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başlıktan “PKK için Kuzey Irak’taki Yerel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’nin üzerine çökelim” anlamı çıkmasın. Bu geçmişte denendi. Iraklı Kürtler “aşiret reisi” diye aşağılanarak defalarca PKK konusunda tehdit edildiler. Ancak bu yaklaşım sonuç getirmedi.
O günlerden bu yana Iraklı Kürtlerle önemli köprüler kuruldu. Başbakan Erdoğan da bu çerçevede Erbil’i ziyaret etti. Kuzey Irak’taki Kürt yönetimi ile Ankara arasında daha önce olmayan diyalog kapıları aralandı.
Kuzey Irak’taki yönetimin eski başbakanı ve Kürdistan Demokrat Parti Başkan Yardımcısı Neçirvan Barzani’nin, Türkiye’nin Kuzey Irak’taki PKK kamplarına karşı operasyon düzenlediği bir sırada Ankara’da temaslarda bulunması da bunu gösteriyor.
Haberlere bakılırsa Mesud Barzani’nin kendisini de yakında Ankara’da göreceğiz. Ziyareti sırasındaysa PKK meselesi kuşkusuz gündemin ilk maddesi olacak.
Başlığa dönersek, biz “Barzani ile açık konuşma zamanı” derken daha çok eşitler arası bir diyalogdan söz ediyoruz. “Kuzey Irak da neymiş ki eşitler diyalogu olacak?” diye düşünenler de varsa bizce yanlış yapıyorlar. Küçük bir yer olmasına karşın dünyanın ve özellikle de ABD’nin gözü bu bölgededir.
Amerikan askerlerinin Irak’ta çekilme tarihi olan 31 Aralık yaklaştıkça da bu durum daha belirginleşecektir. Sonuçta ABD kendi çıkarları açısından baktığında Kuzey Irak’ı hâlâ Irak içindeki en istikrarlı bölge olarak görüyor. Bu durumun değişmesine de kolay izin vermeyecektir.
Ancak aynı Kuzey Irak, Türkiye açısından şu anda tümüyle farklı bir şeyi temsil ediyor.
Türkiye ile Kürt yönetimi arasındaki ilişkiler ne kadar iyi olursa olsun, PKK’nın gölgesi kalmadıkça, bölgedeki Kürtler sürekli Türkiye’nin askeri olarak müdahale etmesi olasılığı ve gerçeği ile yaşayacaklar.
Bölge açısından dünyaya vermeye çalıştıkları “istikrar” görüntüsü de hiçbir zaman gerçek durumu yansıtmayacak. Bu arada TSK’nın bölgeye şimdiki müdahalesinde de olduğu gibi, Batı’dan Türkiye’ye normal şartlarda gelmesi beklenen tepki de artık gelmiyor, geldiğinde de sınırlı kalıyor.
Dünyanın terörizm konusunda içinden geçtiği hassas dönem gözetildiğinde de zaten, hiçbir Batılı ülkenin PKK’nın son kanlı eylemleri karşısında Ankara’ya bir şey diyecek durumda olmadığı ortada.
Açık konuşmak gerekiyorsa mesele artık “Kürtler arası dayanışma” boyutunu da aştı. PKK istikrar, refah ve kalkınma isteyen ve bu nedenle de Türkiye ile ilişkileri kaçınılmaz olarak önemseyen Iraklı Kürtler için de ciddi bir handikap, bir ayak bağıdır artık.
“Barzani ile açık konuşma zamanı derken” PKK konusunda karşılıklı yarara dayalı ve bir tarafın tehdit dili kullandığı, diğer tarafın ise meydan okuduğu bir “anti diyalog”dan söz etmiyoruz. Burada ortaya koyduğumuz gerçekler ışığında dürüstçe konuşulduğu bir diyalogu kastediyoruz.
Bizde bazıları bunu sevse de sevmese de Mesut Barzani bugün sadece Batı’da değil, Ortadoğu’da da saygı duyulan bir liderdir. Onunla bölgesel ve küresel dinamikleri ne denli anladıkları kuşku götüren BDP’lileri aynı kefeye koymak da çok yanlıştır.
BDP istediği kadar Iraklı Kürtlerden Ankara’ya karşı sert tutum beklesin, ne Barzani ne de başka Iraklı Kürt lider bunu yapamaz çünkü bölgesel dinamikler orada. Kısacası, Iraklı Kürtler “Türkiye’de radikal Kürtçülüğe destek vermek” uğruna evdeki bulgurdan olmak istemez.
Bu çerçevede Türkiye’ye de önemli sorumluluk düşüyor tabii. Sonuçta çift yönlü bir süreçten söz ediyoruz. Ankara, Iraklı Kürtleri PKK ile Kürt meselesinin farklı şeyler olduğuna ikna ederken, zorluklara rağmen “demokratik açılımın” süreceği konusunda da güvence vermek durumundadır.
Barzani’nin “baş ağrısı” haline gelen PKK’ya karşı eli de böylece güçlenecektir.
* * *
Ankara temsilcimiz ve sevgili dostum Fikret Bila’nın ağabeyi usta gazeteci Hikmet Bila’nın genç yaşta vefat etmiş olmasından çok büyük üzüntü duydum. Kederli Bila ailesine ve basın camiamıza bu acı ve zamansız kayıptan dolayı başsağlığı dilerim.