Ermeni asıllı iki Amerikalının Kaliforniya’da Türk hükümetiyle Merkez Bankası ve Ziraat Bankası aleyhine açtıkları ve kazanmaları halinde Türkiye’ye “milyarlarca dolarlık fatura çıkaracağı” söylenen “Ermenilerden çalınan mal ve mülk” davası nereye kadar gider?
Davacıların Ermeni asıllı avukatları Brian Kabateck ile Mark Geragos, asıl amaçlarının bunu Türkiye aleyhine bir “toplu davaya” (class action suit) dönüştürmek olduğunu belirtiyorlar. Geragos bunun “Türkiye Cumhuriyeti aleyhine açılmış ilk dava olduğunu” da hatırlatarak, en büyük emellerinin 1915 olaylarını “soykırım” olarak kabul ettirmek olduğunu söylüyor.
Türk hukuk uzmanları, uluslararası değil de ulusal bir mahkemede açıldığı için davanın Ankara’yı bağlama yacağını vurguluyorlar. Bu arada, mal ve mülkten kaynaklanan tazminat davalarının Lozan ile takvime bağlandığını, ortaya çıkan yeni taleplerin “zaman aşımına” tabi olduğunu belirt iyorlar.
Öte yandan ne Kabateck , ne de Geragos kendileri için olumsuz olan bir önemli husustan söz etmiyor. Aslında bizde de bunun üzerinde pek durulm uyor. Oysa, Amerika’da “9uncu Federal Temyiz Mahkemesi,” Kaliforniya’da 2000 yılında kabul edilen ve “Ermeni soykırımı” kavramını da tanıyan eyalet yasasını geçen yıl iptal etti.
Yeni davaların önü kesildi
Böylece “1915 öncesinde sattıkları hayat poliçeleri nedeniyle sigorta şirketlerine ABD’de açılacak yeni toplu davaların önü de kesilmiş oldu. Daha önce açılan bu tür davalarda ise New York Life ve AXA şirketleri Ermenilere milyonlarca dolar ödemişlerdi.
Kaliforniya yasasını iptal eden federal mahkemenin gerekçesi de ilginçti. Buna göre, ABD yönetimi “Ermeni soykırımını” tanımadığı için, Kaliforniya yasası başkanın alanına girerek ülkenin dış politika yönetimini etkiliyordu. Böylece yönetimin “anayasa güvencesinde olan” dış politika yürütme hakkı “ihlal edilmiş oluyordu.”
Federal mahkemeden geldiği için, yeni bir kararla bozulmadıkça, ABD’nin diğer eyaletleri de bu karara uymak zorundalar. Özetle, ABD Kongresi ve başkanı “Ermeni soykırımı” kavramını resmen kabul etmedikçe bu tür davaların önü kapalı görünüyor.
Bu arada, federal mahkeme’nin karar sadece Ermeni konusuna bakılarak da alınmadı. Zira ABD’de, bugün dünyanın çeşitli yerlerinde soykırım yaşadıklarını söyleyen birçok ırk ve kökenden insan bulunuyor.
Kabateck ile Geragos’un bu son davayı neye dayandırarak açtıklarını bilmiyoruz. Amerika’nın en başarılı avukatlarından biri olduğu için Geragos’un belki bilmediğimiz bir hukuki dayanağı var. Fakat dava Türk-ABD ilişkilerini olumsuz etkileyecekse, bunun “ABD anayasasına aykırı” olarak görülme olasılığı göz ardı edilemez..
Bunu aslında Geragos da çok iyi biliyor çünkü federal mahkemenin geçen yıl aldığı ve Ermenileri çok kızdıran kararı bozdurmak için harekete geçen kişi kendisidir. Başvurusu ise henüz sonuçlanmış değil.
Siyasi bir hamle
Peki hukuki açıdan başarılı olma şansı az ise o zaman bu dava niçin açıldı? Bizce bu, 2015 yaklaştıkça, Ermeni soykırımını dünyada daha fazla tanıtmak amacıyla açılmış olan siyasi bir hamledir.
Burada kuşkusuz Washington ile Ankara’nın arasının İran ve İsrail nedeniyle açılmış olmasından, ABD Kongresinde de bu yüzden esen Türkiye aleyhtarı havadan da yararlanmak isteniliyor. Kongrenin Ermeni soykırımı tasarısını bu ortamda kabul edeceğine dair beklentinin yüksek olduğuna da işaret ediyor bu dava.
Özetle her şey yine ABD Kongresi ile Başkan Obama’nin elinde. Ermeni soykırımını bir şekilde tanırlarsa, federal mahkeme engeli de kalkmış olacaktır.
Bu arada Washington’un, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollerin hayata geçirilmesi konusunda hala ısrarlı olduğu görülüyor. Özetle, Obama yönetimi bu davayı Ankara’ya karşı dolaylı bir baskı aracı olarak kullanmak da isteyebilir.
Kısaca söylemek gerekiyorsa, bağlayıcı hukuki sonuçları olmasa bile, Türkiye aleyhine açılan bu davanın Ankara açısından bazı siyasi sonuçlara yol açması olasılığı göz ardı edilemez.