Başbakan Erdoğan’ın Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ve ABD Başkanı Obama ile gerçekleştirdiği görüşmelerde diplomatik açıdan “zevahir” kurtarıldı. Sarkisyan ile yapılan görüşmede ipler kopmadı, Obama ile yapılan görüşmedeyse ilişkilerde olumlu bir atmosfere yeniden dönüldü. Ancak, “Görüşmelerden somut olarak ne çıktı?” sorusunu sorduğumuzda durumun karışık olduğunu görüyoruz.
Sarkisyan ile yapılan görüşmeden çok fazla bir şey çıktığını söyleyebilecek durumda değiliz. Bu arada bazı şeyler de dikkati çekiyor. Örneğin, uluslararası düzeyde ilgi uyandırmasına karşın iki lider görüşmeden sonra ortak açıklama yapamadılar. Oysa herhangi bir ilerleme kaydetmiş olsalardı, bunu kamuoyuna duyurmak isterlerdi.
Ortak açıklama bir yana, bu yazının yazıldığı sıralarda taraflar henüz bu görüşme hakkında herhangi bir resmi açıklama yapmamışlardı. Demek ki, Türkiye ile Ermenistan ilişkilerini normalleştirme çabaları açısından duyurulabilecek yeni bir şey yok.
Bu arada liderlerin dışişleri bakanlarını, Zürich Protokolleri’nin nasıl uygulanabileceğini araştırmaları için görevlendirmiş olmalarında da yeni bir şey bulmak zor. Ancak, bu zaten protokollerde imzası bulunan bakanların görevleri arasındadır. Kaldı ki, dışişleri bakanlarının önündeki engeller duruyor ve bunların başında da Karabağ sorunu geliyor. Bu engellerin nasıl aşılacağı ise belli değil.
Erdoğan görüşlerini yineledi
Erdoğan-Obama görüşmesine gelince, bu çerçevede ilginç bazı açıklamaların yapıldığını görüyoruz. Bu arada, haberlerden Erdoğan’ın görüşmede Ermenistan ve İran konularındaki görüşlerini yinelediğini anlıyoruz. Fakat bunda bir yenilik yok, zira Erdoğan’ın görüşlerini sağır sultan biliyor.
Öte yandan, ABD tarafından yapılan açıklamalardan, Obama yönetiminin Erdoğan hükümetinden net bazı beklentilerinin olduğunu anlıyoruz. Bu açıklamalardan, Erdoğan’ın Obama yönetimini Ermenistan ile İran konularında ikna edemediğini de çıkarıyoruz.
Pazartesi günü gerçekleşen Obama-Sarkisyan görüşmesinden sonra yapılan Beyaz Saray açıklaması, ABD’nin Türkiye ve Ermenistan’dan ne beklediğini açıkça ortaya koyuyor. Açıklamada, Obama’nın Sarkisyan’ı “Ermeni halkının yararı uğruna Türkiye ile ilişkileri normalleştirme vaadini yerine getirmesi konusunda teşvik ettiği” belirtiliyor.
Ardından, “Başkan Obama aynı zamanda Ermenistan ile Türkiye’ye, normalleşme sürecini ileri götürmeleri ve normalizasyon protokollerinin yasama organlarında onaylanması için ellerinden gelen azami çabayı sarf etmeleri için çağrıda bulundu” deniyor. Özetle, Erdoğan protokollerin TBMM’den geçmesi konusundaki zorluklara işaret etmiş olsa bile, Washington bu konuda yine de ilerleme bekliyor.
Washington Türkiye’yi iknaya çalıştı
Washington’un İran konusunda da Türkiye’den taleplerinin olduğu bu kez ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamadan anlaşılıyor. Bu açıklama, Başkan Obama’nın Erdoğan ile görüşürken bu konuda hangi görüşleri ifade ettiğini de ortaya koyuyor.
Dışişleri Bakanı Clinton’un önceki gün Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile yaptığı görüşmeden sonra konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Philip J. Crowley’in sözleri, Washington’un Türkiye’yi İran konusunda ikna etmeye çalıştığını gösteriyor.
İran’a karşı baskı uygulanmamasının “uluslararası camianın kredibilitesini tehlikeye düşüreceğini” savunan Crowley, bu sözleriyle Türkiye ve Brezilya gibi İran’a karşı yaptırımlara karşı çıkan Güvenlik Konseyi üyelerini dolaylı olarak suçlamış oldu.
Clinton’un Washington’da Davutoğlu ile iki görüşme yaptığı, bugün de tekrar bir araya gelebileceklerine dair haberlerin çıktığı hesaba katılırsa, Washington’un Türkiye’ye bu konuda baskı uyguladığı ortada. Ankara’nın bu baskıya dayanıp dayanamayacağını yakında göreceğiz.
Özetle, Erdoğan-Obama görüşmesinde olumlu bir atmosfer yakalanmış olsa bile, Washington’daki temaslarda ön plana çıkan iki temel konu açısından Türkiye ile ABD’nin farklı görüşlere sahip oldukları gerçeği daha da netleşmiş oldu.