Ankara’nın, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nden bir oyla geçen Ermeni soykırım tasarısı nedeniyle Obama yönetimine duyduğu öfkenin nedenleri netleşmeye başlıyor.
Amerikan Kongresi’ne yakın kaynakların yazdıklarına bakılacak olursa, Başkan Obama gerçekten de iş işten geçtikten sonra müdahale etmiş. Hatta bir iddiaya göre, Temsilcileri Meclisi Dış İlişkileri Komitesi Başkanı Howard Berman, müdahale etmesi için bir ay önceden Başkan Obama’ya dolaylı mesajlar göndermiş.
Bu ve aşağıda Amerikan Kongre kaynaklarına dayanılarak verilen diğer bilgileri, Washington’da yayımlanan “Politico” adlı derginin Kongre yorumcusu Laura Rozen’in 5 Mart tarihli yazısından aldık.
Türkiye’de şimdi “baş düşman” ilan edilen Berman, tasarıyı gündeme alacağı günü ve saati bir aydan önce ilan etmiş. Demokrat partili bir Kongre kaynağına göre, Berman bunu yapmakla Obama’ya “Bana müdahale edin ve tasarıyı durdurun” mesajı iletmiş.
Ancak, bu mesaja rağmen, ne yönetim, ne de dışişleri bakanlığı bir ay boyunca herhangi bir girişimde bulunmuş. Yani, Obama yönetimi ya bu mesajları almamış ya da almamayı kasıtlı olarak tercih etmiş.
Sonunda Dışişleri Bakanı Clinton tasarının oylanacağı günden ancak bir gün önce Berman’ı arayarak buna karşı olduklarını söylemiş. Başkan Obama’nın müdahalesinin ise Cumhurbaşkanı Gül’ün son anda devreye girmesi üzerine geldiği biliniyor.
Söylenene bakılacak olursa, çok sayıda Ermeni seçmeni olan Berman’a bu durumda “siyasi tutarlılık” açısından fazla seçenek kalmamış. Bir Kongre kaynağına göre, Berman o geç aşamada geri adım atsaydı o zaman seçmeni gözünde bir “fino köpeğine” dönecekti.
Bu kaynak ayrıca, “Beyaz Saray ile Ulusal Güvenlik Konseyi’nin hukuk işleri dairesi, birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da direksiyon başında uyudular” ifadesini kullanmış. Bu ifadenin Obama yönetimi ve Demokrat Parti’ye muhalif birisinden geldiği de düşünülmesin.
Zira Rozen yazısında, bu görüşlerin Demokrat Parti kaynaklarından geldiğini belirtiyor. Bu kaynaklar da, şu anda durumu düzeltmenin tek yolunun Dış İlişkiler Komitesi’nden geçen tasarının genel kurula getirilmemesi olduğunu belirtmişler.
Bir üst düzeyli Demokrat partilinin tasarı için yapılan oylamadan hemen sonra, uluslararası ajanslara, tasarıyı genel kurula getirme niyetlerinin olmadığını duyurması bu açıdan dikkat çekiyor.
Bu arada, Obama yönetiminin de konunun Türkiye açısından ne denli hayati olduğunu anladığına dair bazı işaretler var. Ancak, Ankara açısından bakıldığında, Obama ve Clinton’ın bunu başından beri bilmemeleri mümkün değil.
Bu nedenle yönetimin tasarı konusunda sergilediği tutuma tek bir açıklama getiriliyor. Washington, Ermenistan ile imzaladığı protokolleri hayata geçirmesi için Türkiye’ye bu yoldan baskı uygulamaya çalıştı.
Ancak bu, bir üst düzey diplomatımıza göre, “ABD dış politikasının şu anda amatörlerin elinde olduğunu gösteriyor.” Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun ABD’ye dönük “vizyon eksikliği” suçlaması da bu görüşle aslında örtüşüyor.
Sonuçta Washington bu yolu seçmekle söz konusu protokollerin TBMM’de yakın bir tarihte onaylanamamasını adeta garantilemiş oldu. Buna da herhalde “başarılı diplomasi” demek mümkün değil.
Ankara, tasarıya gösterdiği sert tepkiyle, Başkan Obama’nın 24 Nisan mesajında Türkiye’yi kızdıran ifadeler kullanması halinde durumun daha da kötüleşeceğine dair somut bir sinyal de göndermiş oldu. Amerikan medyasında birçok yorumcunun da şimdi işaret ettiği gibi, global çıkarları açısından Washington bu ilişkilerin daha da kötüleşmesini istese de göze alamaz.
Özetle, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nden çıkan Ermeni soykırımı tasarısı, bu konuda ciddi bir hesap hatasına düşen Washington’ı bazı “ince ayarlar” yapmaya zorlayacaktır. Yazılıp söylenenlerden bu çıkıyor.