Kuzey Kıbrıs’ta özellikle kamu düzenindeki sorunlar bir türlü çözüme kavuşturulamıyor. Lefkoşa Türk Belediyesi’nde çalışanların maaşları hala ödenemezken, Başkan Bulutoğluları istifa etmek zorunda kaldı. Yakın gelecekte, Elektrik Kurumu ’nda da sorun bekleniyor. Ercan Havaalanı özelleştirildi ama çözülmeyen sorunları var. Ülkede siyasi irade çözüm üretmek yerine, sorunlara yeni sorunlar ekliyor.
Ankara’nın istekleri
Hal böyle iken, Türkiye’nin ekonomik desteği, durumun daha da kötüleşmesini önlüyor. Kamu görevlilerinin maaşları bu destekle ödeniyor; esnaf ve zanaatkarlara sağlanan faiz destekli krediler bu kesime nefes aldırıyor. Peki ama KKTC kendi kendine yeten ve kendi kendini yöneten bir devlet olabilecek mi? Kıbrıslı Türkler her zaman Türkiye ile uyumlu iktidarları desteklemiştir ve çoğu iktidar ile bu uyum yaşanmıştır. Ancak son dönemlerde Ankara’nın Kuzey Kıbrıs’ta siyasi sistemin değişmesi gerektiğine yönelik tavırları öne çıkıyor.
Ankara da Kıbrıslı Türk siyasetçilere ülkedeki reformları hızlandırması çağrısı yaparken, ‘popülist’ değil, ‘gerçekçi’ adımların atılması gerektiğine işaret ediyor. ‘Fırsatları iyi değerlendirin ’ mesajları veriyor; ‘iç işlerinizi düzene sokun’ diyor. ‘Uyumlu’ ama ‘sorumluluk’ sahibi olmayan iktidarlar yüzünden Türkiye’ye yönelik eleştiriler de giderek sertleşiyor. Ülkeyi yönetenlerin çok sık olarak baş vurduğu bir yöntem var; Kıbrıslı Türklerin tepkisini çeken kararlar siyasiler tarafından ‘Türkiye öyle istiyor’ gerekçesine dayandırılıyor. Vatandaşı ‘mutlu’ eden kararlar ise elbette ‘biz yaptık ’ diye açıklanıyor.
Ortak anlayışla çözüm
Böyle bir ortamda; ‘siyasi sisteme’ yönelik eleştirileri yüksek sesle dillendirilmeye başlayan kesimlerle konuşuyoruz. Ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi(CTP) Genel Sekreteri Asım Akansoy’un sistemin yenilenmesine yönelik önerisi dikkat çekici. Ankara ile Kıbrıslı Türklerin ortak anlayışına ihtiyaç olduğunu savunuyor. Bunun ise, “Kıbrıslı Türkler karar verir, biz o kararı destekleriz. Sorumluluk tamamen sizin” anlayışı üzerine şekillenmesini istiyor.
Toparlanıyoruz Hareketi lideri Dr. Kudret Özersay da, “Siyasi sistemin sürdürülebilir olmadığını” söylüyor. Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’den yararlanması gerektiğini ifade ediyor. Ülkenin önde gelen isimlerinden biri olan gazeteci-yazar Hasan Erçakıca’nın yaklaşımı da önemli.
Diklenmeden dik durmak
Erçakıca şöyle konuşuyor, “İktidardakiler, ‘Türkiye istiyor biz yapıyoruz ’ diyerek reformist hareketleri itibarsızlaştırırken, muhalefet ettiklerini sananlar da bundan faydalanıyor. Sonuç; değişmemek konusunda tam bir iş ve görüş birliğidir. Buna karşılık Türkiye’nin yapması gereken, imzaladığı akitlere sadık kalarak KKTC’deki siyasi mekanizmayı sorunları ile baş başa bırakmasıdır.” Halkın Adalet Konseyi (HAK) Başkanı Av. Tekin Söylemez’in, “Ülkede siyasetin menfaat dağıtma aracı olduğuna” yönelik sözleri öne çıkıyor.
Sonuç olarak Sayın Erdoğan’ın herkes tarafından beğenilen bir sözü vardır, “Diklenmeden, dik duracağız.” Ben inanıyorum ki, Ankara; Kuzey Kıbrıs’ta da ‘diklenmeden dik duran iktidarlara’ sonsuz kredi verecektir. Bu kredi ile sorunları çözmek elbette mümkündür. Yeter ki, Kıbrıslı Türkler, bu krediyi yararlı bir şekilde kullanabilecek bir hükümet oluşturabilsinler.