Müzik, sinema, dizi, bilgisayar oyunu, kozmetik, özetle aklımıza gelen çoğu sektörde bir Güney Kore fırtınası esiyor. Artıları ve eksileriyle bu ilginç ülkeyi sayfaya yatırıyoruz bugün
Dil öğrenme uygulaması Duolingo’nun sözcüsü Sam Dalsimer, son dönemde Korece öğrenmeye yönelik artan talebi şöyle değerlendiriyor: “Dil ve kültür birbiriyle yakından bağlantılı. Popüler kültür ve medyadaki gelişmeler, dil ve dil öğrenimindeki akımları da etkiliyor. Kore müziği, filmleri ve televizyon programlarının küresel çapta popülaritesinin artması, Koreceye talebi de ciddi oranda artırdı.” Asya’nın dördüncü büyük ekonomisi Güney Kore, son dönemde özellikle dizi ve müzik alanlarında çılgınca bir popülerlik kazanınca, altyazıya ve çeviriye ihtiyaç duymadan Koreceyi anlamak isteyenlerin sayısı da coştu haliyle.
K-Pop deliliği
Görüyorum, okuyorum, kimileri Kore pop denince dudak büküyor ama K-Pop’un dünyayı bu denli ele geçirmesi inanın ki tesadüf değil! Her şeyden önce, dünyanın en çok mesai yapan, en çok çalışan ülkelerinden birinden söz ediyoruz. Her yıl yüzlerce yeni ve kaliteli şarkı yayınlayan; bünyesinde popun yanı sıra rap, R&B, EDM, ballad gibi türler barındırarak her kitleye ayrı hitap eden; dans ve koreografiye aşırı profesyonel yaklaşan; fan kitleleriyle olaya farklı bir boyut katan bir K-Pop var karşımızda. O popüler olmasın da ne olsun?
Aa!
Güney Kore’nin bize renkli bir dünya sunduğu aşikâr. Son derece kendine has, otantik bir ülke. Mesela birine burcunu sorar gibi kan grubunu soruyorlar; çünkü kan grubunun kişiliğini etkilediğini düşünüyorlar. Doğduğunuz zaman direkt bir yaşında kabul ediliyorsunuz. Dünyanın en hızlı internetini orada tecrübe ediyorsunuz. Obezite yok denecek kadar az. Video oyunları sosyal aktiviteden sayılıyor. Erkekler de makyaj yapıyor. Estetik sektörü deseniz kanatlanmış gidiyor.
Sampo nesli
Bir de madalyonun diğer yüzünü çevirelim dilerseniz. Güney Kore işlerini ülkece bu denli sevme nedenimiz, ortak tarihe sahip olmamız, kültürlerimizdeki ve aile yapımızdaki benzerlikler olarak sayılıyor. Ancak dışarıdan pırıl pırıl gözüken Güney Kore de kendi iç dinamiklerinde ciddi sorunlar yaşıyor. Bir kere, dünyanın en uzun saat çalışma rekorunun sahibi onlar. Zar zor izin kullanıyorlar, stres had safhada. Hal böyle olunca, “Sampo nesli” diye tanımlanan bir kuşak çıkmış ortaya. Bu kuşağın kadınları evlenmemeyi, çocuk sahibi olmamayı ve hatta romantik ilişkilerden uzak durmayı tercih ediyor; çünkü evlenirse anne-baba bakımı dâhil, her detay onların üzerine kalıyor. OECD’nin rakamlarına göre, Güney Koreli yetişkin bir erkek, çocuk bakımı, ev işi gibi karşılığı ödenmeyen işlere günde ortalama kırk beş dakika ayırırken, Güney Koreli bir kadın neredeyse beş saatini harcıyor.
Ölümcül oyunlar
Ülkenin gri bulutlu tarafının resmedildiği, son haftalara damgasını vuran Güney Kore çıkışlı Squid Game isimli dijital platform dizisinden de söz etmeden geçmek istemem. İşin yaratıcısı Hwang Dong-hyuk, “Karakterlerin hikâyeleri ve sorunları aşırı derecede kişiselleştirilmiş, ancak Kore toplumunun sorunlarını ve gerçekliğini yansıtıyor” diye bir açıklama yaptı geçenlerde. Dizinin konusu kısaca şöyle: Borç batağında kalan 465 kişi, para ödüllü ölümcül çocuk oyunlarına katılarak birinci olmaya çalışıyor. Vahşetin uç noktada yaşandığı dizi, Dong-hyuk’a göre, Güney Kore’nin ekonomik durumunu, yaşanan servet eşitsizliğini gözler önüne seriyor.
Katlanarak büyüyor
Dünyanın en büyük on birinci ekonomisi olan Güney Kore’nin büyüme başarısı “Hallyu” (Kore Dalgası) olarak adlandırılıyor. Kore popu (K-Pop), Kore dizileri (K-Drama) ve Koreli teknoloji firmalarıyla birlikte Hallyu dünyayı kasıp kavurdu. Örneğin, Kore dalgasının Amerika’ya sıçrama hikayesini, ABD eski Başkanı Barack Obama’nın Koreli şarkıcı Psy’ın Gangnam Style şarkısına bulunduğu atıfla nokta atışı anlatabiliriz.
Güney Kore uyarlaması Türk dizileri:
Güneşi Beklerken
Kiralık Aşk
Kalp Atışı
Kiraz Mevsimi
Güney Kore uyarlaması Tük filmleri:
Evim Sensin
Senden Bana Kalan
7. Koğuştaki Mucize
Sadece Sen
En popüler Güney Kore müzik grupları:
BTS
Blackpink
Twice
(G)I-DLE