Daha farkında olmak ve daha iyi önlemler almak adına, bireysel olarak da depremle ilgili araştırmalar yapmak, tarihe damga vuran depremleri mercek altına almak önemli...
"Kırk beş saniye çok uzun bir süre, yaşayan bilir...” 17 Ağustos depremini İstanbul’da yaşayanlardan biri olarak bu cümle beynime kazınmıştı, zira 7.4 büyüklüğündeki o sarsıntı hayatımın dönüm noktalarından biridir. Şimdi, ülkemizde yeni yaşanan deprem zincirinin ardında bıraktıklarını izlerken kalbim sıkışıyor. Yastayız, elimizden gelen her türlü desteği yapıyor ve yaraların bir an önce sarılmasını diliyoruz. Depremden başka bir konuya odaklanamadığım bu günlerde çokça okuma yaptım ve bugün, tarihe damgasını vuran depremleri, bir deprem ülkesi olan Japonya’daki önlemleri konuşalım.
Richter’de 9.0’ı görmek
İlk olarak 1952’ye, Rusya’daki Kamçatka Adası’na uzanalım zira dünyada kaydedilen ilk 9.0 büyüklüğündeki deprem budur... Takvimler 2011’i gösterip de Japonya’nın sekiz bölgesinden biri olan Tohoku’ya uzandığımızda, 9.1 büyüklüğündeki depremin yaklaşık 16 bin kişinin ölümüne yol açtığı bilgisini ediniyoruz. Sarsıntı sonrasında yüksekliği yaklaşık 40 metreye çıkan dalgalar bir tsunami oluşturuyor. Kara ve demir yolları ağır hasar görüyor, yangınlar çıkıyor, barajlar taşıyor, 4.4 milyon ev elektriksiz, 1.5 milyon ev susuz kalıyor. Öyle ki, “Çernobil faciasının ardından yaşanan ikinci felaket” şeklinde anılıyor bu deprem... 2004 yılındaki Hint Okyanusu depremi ve tsunamisi de 9.1 şiddetinde gerçekleşiyor. Endonezya Adası’nın batı kıyısı açıklarında yaşanan deprem, Sri Lanka’yı, Hindistan’ı ve hatta Tayland’ı da etkiliyor... Deprem ve tsunami 227 binden fazla can kaybına neden oluyor. Tarihteki ikinci büyük deprem 1964’te, Alaska’da yaşanıyor. 131 can kaybına neden olan sarsıntı, 9.2 şiddetinde gerçekleşiyor... Ve sırada, bugüne değin yaşanan en şiddetli depreme geliyoruz... Yıl 1960, Şili’nin güney şehri Valdivia’da 9.5 şiddetinde kaydedilen deprem, yaklaşık 2 bin kişinin ölümüne neden oluyor.
Alaska-1964
Japonya’nın önlemleri
Kanto Depremi (1923), Büyük Hanşin Depremi (1995), Tohoku Depremi (2011), Osaka Depremi (2018) ve Fukuşima Depremi (2016&2022)... Japonya, coğrafi konumu sebebiyle depremlerle yaşayan bir ülke olduğundan, ülkedeki güvenlik önlemleri ciddi bir sistematiğe oturtulmuş. Deprem eğitimi okullarda başlıyor ve düzenli periyodlarla halka eğitim veriliyor. Tüm akıllı cep telefonlarında “YureKuru Call” isimli deprem ve tsunami erken uyarı sistemi var. Bazen beş ila on, bazen de on beş saniye öncesinde telefonlara “Jishin desu!” (Deprem oluyor!) uyarısı geliyor ve insanlar buna göre harekete geçiyor. Hatta 2011’deki Tohoku vakasında, trenlerde de bulunan deprem sensörleri sayesinde 27 tren olay yaşanmadan önce durdurulmuş. Ve enteresan bir bilgi, ev hanımları deprem ve doğal afetlerde en önemli rolü oynuyor. Sarsıntı sırasında doğal gaz ve elektrik hatları tehlikesi çıktığından, telefondan uyarı geldiğinde doğalgazı ve elektriği kapatmaları, kapıları açmaları, acil durum çantasını hazır tutmaları ve çantanın içindeki hasar gören veya tarihi geçmiş ürünleri yenilemeleri konusunda eğitimlerine gönderiliyorlar. Depremde düşme riski olan dolap, çerçeve, vs mutlaka duvara sabitleniyor Japon evlerinde. Ve tabii en önemlisi, son derece katı uygulanan inşaat yönetmelikleri. Bir bina yapacak olan firma, o binanın 10 yıl boyunca sıvasında bile dökülme olmayacağının garantisini her şekilde vermek zorunda.
Şili ne yaptı?
Depremlerle mücadele eden Şili’de en son meydana gelen 8.8 şiddetindeki 2010 depreminden bugüne köprünün altından çok sular aktı. Geliştirdikleri anti-sismik teknolojileri (yangından korunma tesisatı sistemi, duman tahliye fanları, acil durum jeneratörü gibi ekipmanların deprem sonrası çalışır halde olması) önce kendi ülkelerinde kullandılar, ardından dünyaya satmaya başladılar. İnşaat kanunları da son derece katı. Çelik iskelet üzerine inşa edilen binalar sismik dalgalara direnmek yerine aynı yönde salınacak şekilde dizayn ediliyor. Aynen Japonya’daki gibi okullara ve halka periyodik olarak deprem tatbikatları yapılıyor.