Dördüncü kez düzenlenen Ayakkabı Tasarım Yarışması’nın jüri üyelerinden tasarımcı ve kreatif direktör Gamze Saraçoğlu ile modanın geleceği üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
*Ayağımızı vursa bile asla vazgeçmediğimiz stilettolarımızın yerini spor ayakkabılar aldı zaman içinde. “Şıklık için bazen acı çekmen gerekebilir” sözü çok mu geride kaldı?
Bana kalırsa topuklu ayakkabılar modası geçmeyecek zamansız bir trend ama günümüzde çok yönlü bir trend eğilimi var. Aynı anda çok farklı tarzda trendler bir arada hayatımıza girebiliyor. Pandemi döneminde yaşam stilimizle doğru orantılı olarak daha minimal ve konforlu bir moda gördük ama bu durum pandeminin hayatımızdan uzaklaşmasıyla son birkaç sezondur kalabalık ve egzajere edilmiş bir şekilde tersi yönde evrildi diyebilirim.
*Bluetooth’a bağlanan, ayak ısısını ölçen, yerçekimini sıfırlayan, 3D tasarımlı, sürdürülebilir materyallerden üretilen ayakkabılar hayatımızda artık. 4. kez düzenlenecek Ayakkabı Tasarım Yarışması’nın kreatif direktörü ve jüri üyesisiniz, gelecekte ayakkabı tasarımında bizleri ne tarz inovasyonlar bekliyor?
Bu yarışmanın bir parçası olduğum için çok mutluyum. İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği tarafından sektörün yaratıcı gücünün yükseltilmesi, yetenekli gençlerin ve özgün tasarımların teşvik edilerek yeni tasarımcıların sektöre kazandırılması amacıyla düzenleniyor bu yarışma. Yeni jenerasyonun çözüm odaklı ve yenilikçi düşünce yapısını çok seviyorum. Bu yıl rekor sayıda başvuru aldık, bu beni daha da mutlu ediyor. Finalistlerden birçoğu inovatif ve alışılagelmiş malzeme kullanımının dışında tasarımlar geliştirdiler. Dijital ve her şeyin, her zamankinden daha fazla kolaylaştığı ve hızlandığı 21. yy insanının yaşam stiline uygun inovatif tasarımlar bizi bekliyor. 20 Ekim’de ödül alacak arkadaşlarımız belli olacak. Hepsine şimdiden bol şanslar diliyorum.
Platformlar yeniden yükselişte
*Kumaşlarda yosun, elma derisi gibi doğal materyallerin kullanımı, yapay zeka aplikasyonları derken moda dört nala ilerliyor. Bella Hadid’i sprey boyayla giydiren Coperni markası hepimizi şaşırttı mesela. Modanın geleceğiyle ilgili öngörüleriniz neler?
Moda ve teknolojiyi bir araya getiren Coperni gibi markaları ben de çok heyecan verici buluyorum. Şu anda tüm dünya markalarında farklı bir malzeme bulup bunu tasarıma dönüştürme arayışı var. Daha minimal tasarımlarla malzemeyi ön plana çıkarma trendi hakim diyebiliriz. Son birkaç sezondur platformların yeniden yükşelişe geçtiğini söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra Loewe ve Marni gibi markalar balon ya da peluş formlu ayakkabılarla bir avangart tasarım trendi yarattı diyebilirim.
*Kitlesel kıyafet out, kişiye özel kıyafet in. Kişiselleştirilmiş ürünlerin peşinde mi olacağız artık?
Eskiden kişiye özel dediğimizde aklımıza ‘couture’ tasarımlar gelirdi ama günümüz modasında kişiselleştirilmiş ürünler neredeyse hazır giyime kadar indi. ‘Biricik’ ürün her zamankinden çok daha değerli bir hal aldı. Fast-fashion markaların kolay ulaşılabilirliği artık tüketicilere cazip gelmiyor, kişiselleştirilmiş ürünler ise kişiye kendini özel hissettirdiği için daha fazla talep görmeye başladı. Mix-Match ya da Kendin Yap tarzı ürünler şuanda oldukça popüler ve zincir markalarda alıcılarına bu deneyimi yaşatmak için özel pop-up çalışmalar yapıyor. Aslında bizi bekleyen inovasyonların birçoğu 21.yy insanının post modern ve pratik ihtiyaçlarına yönelik geliştirilen tasarımlar olacak. Tek bir ürünle birden fazla styling seçeneği sunan, değiştirilebilir tasarımlar, teknoloji ve tasarımı birleştiren led’li tabanlar, üretim zincirinde ekolojik tasarrufa teşvik eden multi-size teknolojiler bizleri heyecanlandıran geleceğin inovasyonları arasında yer alıyor.
*Zerrin Tekindor ile tek kişilik oyunu “Toz”da çalıştınız. Sahne için tasarlamakla podyum için tasarlamak arasında ne gibi farklar var?
Zerrin Tekindor ile uzun yıllardır çok özel bir dostluğumuz var. Daha önce “Kim Korkar Hain Kurttan” oyununun kostümünü de yine ben tasarlamıştım. Zerrin Hanım oynadığı karakterlere hep kendi ruhunu kattığı için aslında ilhamım Zerrin Hanım’ın kendisi oluyor diyebilirim. Tiyatro kostümü tasarlamak beni çok daha fazla tatmin eden bir şey çünkü sezonlardan ve trendlerden bağımsız, tamamen yaratıcı olabileceğim özgür bir alan.