İsviçre’nin Zürih’ten sonra en yüksek nüfuslu, Fransızca konuşulan şehri Cenevre’den sesleniyorum sizlere bu hafta.
"Cenevre çok sıkıcı bir yermiş,” yorumunu her duyduğumda cevabım şu olur: “Tamamen hayata bakışınla ilgili bir durum.” Açık konuşmak gerekirse Paris, Londra, New York gibi aktiviteden aktiviteye, partiden sergiye koşacağınız bir destinasyon değil burası. Kimileri Cenevre’de bir gün konaklayıp kayak yapacağı dağa doğru yola çıkar, uzun kalan sıkıntıdan patlar, fakat işin özünde benim için bir yavaşlama, dinlenme, sükûnetin tadını çıkarma noktasıdır Cenevre. Otur parkta, Leman Gölü’nün karşısına, dinginliğin tadını çıkar; oh tam da ihtiyacım olan şey! Aile yaşamına göre kurgulanmıştır. İnsanlar çoğunlukla evinde, ailesiyle vakit geçirir. Çok güvenli olduğu için çocuk büyütmek açısından biçilmiş kaftandır.
Işık festivali
Güvenlik ve Spor departmanları tarafından düzenlenen Geneva Lux festivali, her yıl tasarlanan ışık oyunlarını, ışıklı heykellerini bu tatlı şehrin her köşesine taşır, size de akşamları göl kıyısında yürüyüp bu güzelliği yaşamanız için fırsat verir. “Çok yürümek istemem” derseniz Taxibike uygulamasını kullanabilirsiniz. Yeme-içme denilince çok iddialı adresler Cenevre’de toplanmıştır, diyebilirim. Hatta hemen buyurun favorilerimi paylaşayım.
Yeme-içme
İtalyan yemeği isteyenler için, özellikle taze makarnalarıyla Roberto her zaman bir numaram, şıklığıyla, zarafetiyle unutulmaz bir lezzet durağı. Onun bir basamak altında Da Paolo, enfes pizzalarıyla yer alıyor. Z kuşağı sosyetesinin özellikle akşam giyinip süslenip gittiği Les Trois Verres’i de yıllardır listemden eksik etmem. Öğle arasında bankacıların en çok tercih ettiği Chez Philippe, etçilerin en popüler adresi bu aralar. Ama ben oraya yer fıstıklı havuç çorbası ve tatlıları için gidiyorum özellikle. Brasserie Lipp, şnitzeli, deniz ürünleri, sıcak ortamıyla bu şehirle özdeşleşen bir adrestir. Cenevre’ye gitmek için en doğru zaman olan bahar aylarında, güneşli bir günde Café de la Plage’ın terasının keyfini çıkarın mutlaka. Yaratıcı Fransız yemekleriyle Le Bologne restoranı da unutmadan söyleyeyim. Et ve peynir olmak üzere iki çeşidi olan fondü keyfinizi ise Chalet de Gruyeres’de yapmanızı tavsiye ederim.
Çiko çiko
Benim gibi bir çikolata aşığını en mutlu eden yerin, çikolata diyarı İsviçre olduğunun altını çizerek konuya gireyim. İlk patent başvurusu Albert Einstein tarafından incelenen, şekli İsviçre Alpleri’ni anımsatan Toblerone’dan tutun, Sprüngli, Lindt, Cailler’den Favarger’e dek uzanan listedekilerin hepsi de İsviçre markasıdır. Bense Cenevre’ye ayak basar basmaz 1939 çıkışlı çikolatacı Auer’de alırım soluğu; hemen ardından da Guillaume Bichet’e uğrar, bir rahatlarım öyle devam ederim tatilime. Lezzetli pastalar için de adres vereyim: Aux Merveilleux de Fred.
Cenevre’de çocuk okutmak
Cenevre yazıma, “Çocuğumu İsviçre’de yatılı okulda okutmak istiyorum” diye bir bölüm eklemeyi uygun buldum. Çünkü bu şehirde bulunan ünlü Collège du Léman, Türklerin İsviçre’deki tercihlerinin başında gelenlerden. Son dönemde sağdan soldan duyuyorum çocuğunu lisede bu okula gönderenleri. Hatta Cenevre paylaşımların sonrasında okullarla ilgili çok soru geldi. Ben de işin uzmanına danışmak istedim.
Ünlü kayak merkezleri
Konumu itibarıyla Avrupa’da birçok popüler kayak merkezine Cenevre uçuşu yapılıp gidiliyor. Kayak kayma kısmını uzmanlara sorun; ben sosyal açıdan değerlendirme yapacağım. Fransa kesiminden başlayayım: Çocuklu ailelere hitap eden popüler kayak merkezi, gerçek parizyenlerin tercihi Megève, Cenevre’ye bir saat uzaklıkta sadece. Partilemek, eğlenmek isteyenlere ilaç Courchevel ise bir buçuk saatlik mesafede. Özellikle bizim tatil dönemlerimizde giderseniz, neredeyse her restoranda Tarkan dinlemek ve Türk bayrağı açmak garanti. İsviçre kesimine geçtiğimizde, Cenevre’ye iki buçuk saat uzaklıkta, eski ve tatlı bir köy olan Gstaad çok popüler. Köy dediğime de bakmayın, oteller, evler muazzam. Takım elbise-gece kıyafetiyle yenilen yemekleri meşhur. Alternatif çok, kendi ilgi alanınıza göre bir kayak merkezi bulmanız yüksek olasılıkta. Bir de ulaşım konusu var tabii. Araba, otobüs, tren seçenekleri mevcut.
İsviçre’de çocuk okutmak
Çocuğunu İsviçre’de yatılı okutmak isteyenlere danışman Tuba Çalkılıç’tan tavsiyeler: “Avrupa’nın kalbinde, üniversiteye gitmeden önce İngilizce, Fransızca, Almanca dillerine hâkim oluyorsunuz. Kayak, golf aktiviteleri yapabiliyorsunuz. Üst düzey insanlarla tanışıyorsunuz. Ve aynı zamanda matura ve/veya IB ya da A seviye diploma sahibi oluyorsunuz. İsviçre, dünyanın en güvenilir ülkesi, havası da tertemiz. İsviçre’de çocuklarını yatılı okula gönderen milletlerde başı çeken ülkeler şöyle: Japonya, Rusya, Orta Doğu ülkeleri, İspanya, Brezilya ve Amerika. Türklerin ilk tercihi İngiltere. Fakat İsviçre’de de ilgi gösterdikleri okullar var. Mesela Institut Le Rosey, Collège du Léman ve TASIS. Kayak merkezlerinde bulunan liseler de mevcut: Lyceum Alpinum Zuoz, Beau Soleil, Aiglon bunlardan birkaçı. Le Rosey’nin kayak merkezi Gstaad’da bir kampüsü daha var. Seçeceğiniz okula göre fiyatlar yıllık 80 ile 160 bin Frank arasında değişiyor.”