Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Ahmet Davut- oğlu’nun önceki gün TBMM’de okuduğu yeni hükümet programının dış politika bölümü, önceki AK Parti iktidarının temel tutumunun bir devamı niteliğini taşıyor.
Bu bölüm dikkatle incelendiğinde yeni hükümetin dış politika hedeflerinin, ilke ve kriterlerinin aynı kaldığı, spesifik konularda da pek az değişik görüşler içerdiği görülüyor.
Programın dış politika bağlamında belki de tek sürprizi, gerek giriş kısmında, gerekse dış ilişkiler bölümünde, AB üyeliği konusuna vurgusu ve buna verdiği önemdir.
Aslında yeni yönetim bunun işaretini, daha önce de Davutoğlu’nun parti kongresindeki konuşmasıyla ve Avrupa işleriyle çok yakından ilgili iki vekili, Mevlüt Çavuşoğlu’nu Dışişleri Bakanlığı’na ve Volkan Bozkır’ı da AB Bakanlığı’na atamasıyla vermişti.
AB üyeliği konusu son zamanlarda Ankara’nın gündeminden adeta düşmüştü. Eski Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Şanghay İşbirliği Örgütü alternatifinden söz ediyor, onun bazı danışmanları AB’den Türkiye’ye hayır gelmeyeceği görüşünü savunuyordu.
Şimdi ise hükümet programında, tam üyeliğin öncelikle, stratejik bir hedef olduğu vurgulanıyor, Türkiye’nin müzakere sürecine ivme kazandırmak ve Cumhuriyet’in 100. yılında -2023’te- tam üyeliğin gerçekleşmesi konusunda kararlı olduğu belirtiliyor.
Bu anlamlı bir yaklaşım ve üslup farkıdır. Fiiliyatta bu yönde ne gibi adımların atılacağı zamanla görülecektir.

Eksikler çok
Programda Ortadoğu’ya da geniş yer veriliyor. Irak ve Suriye ile ilgili yazılanlar, şimdiye kadar savunulan görüşlerin bir tekrarı. Irak’la toprak bütünlüğünün korunması, Suriye’de halkın taleplerinin karşılanması ve demokrasinin kurulması gereği gibi.
Aslında Türkiye’nin Suriye ve Irak ve de diğer bazı Ortadoğu ülkeleriyle (programda hiç zikredilmeyen Mısır dahil) şu sırada ilişkileri kötüdür ve sorun da şimdiye kadar izlenen politikaların başarısızlığa uğramış olmasıdır. Programda bu düzelmenin nasıl olabileceği konusunda herhangi bir değerlendirme yok.
Daha da şaşırtıcı olan husus programda son haftalarda tüm dikkatlerin odaklandığı IŞİD krizine ve bu arada 49 Türk rehine sorununa hiç değinilmemiş olmasıdır. Hükümetin Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren IŞİD’in eylemleriyle ilgili olarak ne düşündüğü konusunda bir işaret vermemesi büyük eksiklik...

ABD’den Çin’e...
Programda çeşitli ülkelerle ve bölgelerle ilişkilerin geliştirilmesine devam edileceği yazılı. Örneğin Rusya’dan Bosna-Hersek’e, Azerbaycan’dan Ukrayna’ya kadar... Ve de Asya-Pasifik’ten Afrika’ya ve Latin Amerika’ya kadar...
Ama burada da çok önemli eksiklikler göze çarpıyor. Örneğin ABD’nin lafı dahi edilmiyor. Oysa şu sırada ilişkilerin nasıl gelişeceği en çok merak edilen ülke o... Aynı şekilde Çin de pas geçilmiş. Yeni hükümet Çin’le askeri işbirliği projesi için ne yapmak niyetinde?
Belki bu boşluklar, yarın Meclis’te programın tartışılması sırasında doldurulur...