Üç haftadır dünya sırf Ukrayna’yı, Kırım’ı konuşuyor. Aylarca tüm dikkatleri toplayan Suriye’nin lafı bile edilmiyor...
Suriye’nin dünya aktüalitesinin ilk sırasından düşmüş olması, bu krizin yatıştığı ve durumun düzeldiği anlamına gelmiyor tabii.
Suriye’de iç savaş üçüncü yılını tamamlamak üzereyken, sorun aynı noktada duruyor. Evet, Suriye’deki halk hareketi 15 Mart 2011’de patlak vermişti. Bu üç yıl zarfında kanlı olaylarda 150 bin kişi öldü, yüz binlerce kişi yaralandı, 9.5 milyon insan evini terk etmek zorunda kaldı, bunun bir milyonu Türkiye başta olmak üzere 2.5 milyonu komşu ülkelere sığındı. Suriye bugün bir enkaz yığını halinde... Buna rağmen Beşar Esad iktidarda ve de haziranda yapılacak seçimlere hazırlanıyor...
Esad için fırsat
Ukrayna krizi Esad’a hiç beklemediği bir avantaj sağladı. Dünya Ukrayna üzerinde odaklanırken, Suriye’yi unuttu. Bu sayede Esad sessizce diplomatik ve askeri alanda durumunu pekiştirebiliyor.
Ukrayna krizinde Rusya’nın inisiyatifi elinde tutması ve güçlü pozisyona gelmesi de, Esad’ı rahatlatıyor. Ukrayna nedeniyle Batı ile Rusya arasındaki gerginliğin tırmanmaması da, Esad’ın muhalifleriyle hesaplaşmasında elini güçlendiriyor.
Suriye’deki muhaliflerin durumunu zayıflatan -kendi aralarındaki çekişmelerin dışında- yeni gelişmeler var. O da Arap ülkeleri arasındaki son uyuşmazlıklar...
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn’in dahil olduğu Körfez topluluğu, şimdiye kadar Katar ile birlikte Suriye krizinde aynı safta yer alıyorlar ve muhalifleri destekliyorlardı. Geçen hafta Suudilerin başını çektiği blok ile Katar’ın arası iyice açıldı. Körfez ülkeleri Katar’daki büyükelçiliklerini geri çekti. Suudi Arabistan Suriye’deki IŞİD ve El Nusra güçlerini “terörist” ilan etti. Aynı şekilde Mısır’daki Müslüman Kardeşler’i de...
Bu yeni bir kamplaşmanın göstergesi. Şimdiye kadar Suudiler bölgede Sünni eksenli bir bloklaşmanın öncülüğünü yapıyorlardı. Şimdi ise Suriye’deki Sünni kökenli terörist gruplara -ve de Mısır’daki Sünni Müslüman Kardeşler’e- karşı açık bir tavır alıyorlar.
Katar, Suudi ve Körfez ülkelerinin son davranışlarından sonra, yalnız kalmış durumda. Aslında bu küçük petrol zengini ülke muhaliflere silah ve para dahil, her türlü yardımı yapan ülkelerin başında yer alıyor. Bu destek, direnişçiler arasındaki bölünmeden ve El Kaide bağlantılı cihatçı grupların ortaya çıkmasından sonra da devam etti. Suudi Arabistan ve müttefiklerinin son çıkışından sonra Katar’ın bu radikal güçlere aktif desteğinin ne kadar devam edeceği merak konusu...
Türkiye açısından...
Bu gelişmeler Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Erdoğan hükümeti Suriye politikasında ve özellikle direnişçilere destek alanından Katar ile çok sıkı bir işbirliği içine girdi. Türkiye’nin cihatçı gruplara yardımcı olması, Batı’da ve Arap dünyasında eleştirilere yol açtı.
Suriye’deki gelişmeler ve Beşar Esad’ın gücünü koruması, Rusya’nın ve İran’ın hâlâ ona arka çıkması, Ankara’nın bu iç savaşın başında yaptığı hesapları yanlış çıkardı.
Suriye kördüğümü işte bu durumda. Ve tüm dikkatler şimdi Ukrayna-Kırım krizinde...