Dikkatlerin IŞİD’in saldırıları üzerinde toplandığı bir sırada Ukrayna’daki çatışmalar telaş uyandıran boyutlar almış bulunuyor.
Son günlerde Ukrayna’nın doğusundaki savaş cephesinde olup bitenler sadece Ukrayna ordusu ile Moskova yanlısı ayrılıkçıları değil, Batı ile Rusya’yı da karşı karşıya getiriyor. Kiev’den Moskova’ya, Brüksel’den Washington’a kadar yapılan resmi beyanlar bu kavganın giderek uluslararası platforma taşınmakta olduğu sinyalini veriyor.
* Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko, krizin artık dönüşü olmayan bir noktaya yani bir topyekun savaş durumuna geldiğini söylüyor.
* Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın bir nükleer güç olduğunu hatırlatıyor ve Batı’yı ona göre davranmaya davet ediyor.
* AB Moskova’ya askerlerini Ukrayna topraklarından 7 gün zarfında çekmesi için bir ültimatom veriyor, aksi halde Rusya’ya karşı yeni yaptırımlar uygulayacağı uyarısında bulunuyor.
* ABD’de Kongre yönetime Ukrayna’ya modern silahlar vermesi için baskı yapıyor.
* NATO bu hafta yapacağı zirve toplantısında Ukrayna’ya aktif destek olanaklarını görüşmeye hazırlanıyor...
Putin’in stratejisi
Ukrayna krizinin bu kadar ciddi boyutlar almasının nedeni, Rusya’nın Doğu Ukrayna’daki Moskova yanlısı ayrılıkçılara yaptığı silah, eğitim, vs yardımlarının dışında son olarak kendi askerleriyle direkt müdahalede bulunmasıdır. Geçenlerde bu haber çıktığı zaman, Moskova “askerlerinin yanlışlıkla Ukrayna sınırını geçtiğini” öne sürmüştü. Esas bardağı taşıran olay, NATO’nun 1000 Rus askerinin Doğu Ukrayna’daki ayrılıkçıların savaştığı bölgede bulunduğunu gösteren resimleri yayınlaması oldu. Moskova bu iddiayı yalanladı ama Ukraynalı yetkililer bazı Rus askerlerini yakaladıklarını açıkladılar.
Aslında Moskova’nın Ukrayna krizinin başından beri ayrılıkçılara destek olduğu ve bu güçlerin bu sayede Doğu Ukrayna’nın bir kesimini kontrolleri altına aldıkları bilinen bir gerçek.
Putin önceki gün demecinde de müzakereler açılmasını önerirken, esas konunun Doğu Ukrayna’nın “devlet olma durumu” olması gerektiğini vurguladı. Yani Putin’in istediği şey, Rusların “Novorusya” (Yeni Rusya) adını verdikleri Doğu Ukrayna’nın Kiev’in yönetiminden kopması ve bağımsızlığına kavuşmasıdır. Bu olduktan sonra “bölge halkının umumi arzusu üzerine” Rusya ile birleşme kolaylıkla gerçekleşmiş olacaktır.
Tıpkı bu yılın başlarında Kırım’da olduğu gibi... Putin’in zekice uyguladığı strateji bu...
Batı’nın ikilemi
Bütün mesele, Ukrayna’nın Rusya destekli ayrılıkçıların bu amacı gerçekleştirmesine engel olup olamayacağıdır. Açıkçası, Kiev’in sırf “askeri yoldan” bu krizin üstesinden gelmesi imkânsız.
Bu nedenle Ukrayna, Batı’dan medet umuyor. Ne var ki Batılı ülkelerin yapabileceklerinin de sınırı var. Örneğin NATO’nun Ukrayna’yı üye olarak alması ve onu savunması söz konusu değil. Ama AB ve NATO camiası siyasi ve ekonomik enstrümanlar kullanarak, Moskova’yı baskı altında tutabilir. Nitekim yaptırımların ağırlaştırılması düşünülen tedbirler arasında.
Ama bu tedbirler Putin’i yolundan vazgeçirir mi? Çok şüpheli. Siyasi bir çözüm üzerinde uzlaşma sağlamadıkça bu kriz daha çok sürer ve de tırmanır...