Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Ukrayna’daki iktidar değişikliğinin hemen ardından Kiev’e giden ilk yabancı Bakan olması, Türkiye’nin bu meseleye aktif ilgisini gösterdi. Türk diplomasisinin bu şekilde uluslararası platformda kendisini göstermesi iyi; ancak Ankara’nın bu krizde çok dikkatli ve temkinli olması için birçok sebep var.
Sorun o kadar karmaşık ve çok boyutlu ki, izlenecek politikanın bir yandan ilkesel, diğer yandan pragmatik olması gerekiyor. Kriz tırmandıkça, Batı kampında yer alan, fakat aynı zamanda Rusya ile sıkı bağları bulunan Ankara’yı zor tercihler karşısında bırakacak. Bu arada Kırım’daki Tatarların durumu da Türkiye’yi soydaşlarının yanında yer almaya zorlayacak...
İlkesel tutum
Türkiye’nin bu konuda benimsediği stratejinin temel unsuru, Ukrayna’nın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygıdır. Dışişleri Bakanı Kiev ziyareti sırasında da Türkiye’nin bu “ilkesel tavrı”nı vurguladı.
Bu duruş, Batı camiasının tutumu ile aynı doğrultudadır. Rusya’nın izlediği müdahaleci ve agresif (hatta Kırım’da işgalci) politika, bu prensipleri ihlal etmektedir. Dolayısıyla Türkiye bu konuda -açıkça suçlayıcı veya kınayıcı bir üslup kullanmadan- Rusya’nın son davranışlarına karşı çıkmaktadır.
Davutoğlu’nun Kiev’de yeni yönetim kurulur kurulmaz yeni liderlerle görüşmesi de, bu hükümeti “gayri meşru”, devrik Viktor Yanukoviç’i ise hâlâ “legal” Başkan sayan Moskova ile ayrışmanın diğer bir göstergesidir.
Rusya ile sıkıntı
Ne var ki, Kiev’deki iktidar değişikliği hakkında Ankara’nın ve Moskova’nın farklı tavır alması, iki ülkenin ilişkilerinin bozulması için de bir sebep değil. Nitekim Türk ve Rus hükümetlerinin Suriye ve başka meseleler üzerinde de görüş ayrılığı içinde olması, ilişkileri pek etkilememiştir.
Tabii eğer bu kriz tırmanırsa ve Batılı müttefikler Rusya’ya karşı tedbirler alırken Türkiye’nin de katılmasını isterlerse, kendisinden beklenen yönde bir karar almakta zorlanabilir. Örneğin, Rusya’ya karşı kolektif ekonomik yaptırımlar ve Karadeniz’e Boğazlardan savaş gemilerinin geçişi gibi konular gündeme gelebilir... Nitekim 2008’de Gürcistan krizi sırasında böyle sıkıntılar yaşanmıştı...
Tatarların geleceği
Asıl zorluk Kırım’ın geleceği ile ilgili. Türkiye’nin tüm Ukrayna üzerinde aldığı “ilkesel tutum” (toprak bütünlüğü vs) doğru ve yerindedir. Ama Rusya bu tür argümanlara değil, kendi çıkarlarına göre hareket ediyor. Bu işi oldu-bittiye getiren Moskova’nın Kırım’a hâkim olduktan sonra geri adım atacağı ihtimali çok zayıf.
Açıkçası Türkiye’nin Kırım’la ilgili hassasiyetinin asıl nedeni kendi soydaşlarının geleceği konusunda duyulan “endişe”dir. Tarihi nedenlerle Rusları sevmeyen Tatarlar da yarımadadaki Rus hâkimiyetinin kendilerine huzursuzluk getireceğinden korkuyorlar.
Tabii ki Ankara’nın istediği gibi Kırım’da eski statünün yeniden tesisi Tatarları rahatlatır. Ancak bunun olmayacağı ihtimalini düşünerek, Tatarların eşit vatandaşlar olarak rahat yaşayabilmesi için Rusya’dan bunun garantisini sağlamak gerekir ki, Türkiye bu yönde etkin bir rol oynayabilir.