Mısır’ın askeri lideri Mareşal Abdül Fettah el Sisi, Moskova ziyaretinin ilk saatlerinde beklenmedik bir iltifata mazhar oldu. Rusya devlet başkanı Vladimir Putin, kendisinin Mısır Cumhurbaşkanı adayı olmaya karar verdiğini “bildiğini” söyledi ve bu kararın çok isabetli olacağını belirterek ona şimdiden “şahsı ve milleti adına” tebriklerini sundu...
Geçici askeri yönetimin 59 yaşındaki liderinin nisan ayında yapılacak başkanlık seçimlerine girmeyi planladığı söyleniyor, ama kendisi şimdiye kadar resmen kararını ilan etmiş değil. Ancak Putin, mareşalin kafasındakileri “biliyor” olmalı ki, ona Moskova’da buluşur buluşmaz, bundan duyduğu memnuniyeti ifade etmek istemiş...
Tabii bu sıcak sözler, El Sisi’nin Putin ile buluşmasının tuzu biberi. Moskova’daki görüşmelerin asıl önemli yanı, Ruya ile Mısır’ın yeni bir ittifakın eşiğine geldiklerini göstermesidir.
İki taraf da böyle bir yakınlaşmayı arzu ediyor ve kendi çıkarlarına uygun görüyor.
Putin’in nüfuzu
Rusya açısından, Mısır’daki olaylar bölgedeki nüfuzunu pekiştirmek için bir fırsat yarattı. Putin için Sisi’nin askeri bir müdahale ile işbaşına gelmiş olması ve demokratik olmayan uygulamalara girişmesi, ikili ilişkiler açısından önemli değil. Tam aksine, Mareşal’in şu sırada -hele ABD’nin eski desteğini çekmesinden sonra- Rusya gibi bir büyük ülkenin desteğine ihtiyaç duyması, onun işini kolaylaştırıyor.
Rusya böylece stratejik alanda varlığını ve nüfuzunu bu bölgede daha iyi hissettirebilecek, askeri alanda yeni bir pazar bulacak, bundan da ekonomik avantajlar sağlayacak. Nitekim ilk aşamada 2 milyar dolarlık bir askeri anlaşma ile Rusya Mısır’a uçak ve helikopter satacak.
Moskova bu sayede Soğuk Savaş dönemindeki gibi, Mısır’ı giderek kendi etkinliği altına almayı planlıyor.
Sisi’nin meşruiyeti
Mısır açısından, bu yakınlaşma her şeyden önce Mareşal Sisi’ye kendi yönetiminin meşruiyetini tescil ettirmek için bir fırsat sayıyor.
Sisi bu şekilde uluslararası platformda yalnız olmadığını, eski desteğini çeken ABD’nin yerine alternatiflerin bulunduğunu gösterebiliyor.
Bu gelişme, aynı zamanda Sisi’nin içerideki durumunu da güçlendirecektir.
Aslında askeri rejim Müslüman Kardeşler örgütünü yasa dışı ilan etmek ve onun belli başlı liderlerini hapse atmakla sindirmiştir. Zaman zaman bazı gösteriler ve şiddet eylemleri oluyorsa da, bunlar etkisiz kalmaktadır. Mübarek rejiminin devrilmesinde rol oynayan liberal-laik kesim ise “bekle-gör” tavrını sürdürmektedir.
Hasılı Sisi referandum başarısından sonra başkanlık seçimlerini de kazanarak, yeni rejimini pekiştirmeyi düşünmektedir.
Ankara’nın hesabı
Bunlar Türk diplomasisi için düşündürücü gelişmeler.
Erdoğan Hükümeti darbenin başından itibaren askeri rejime karşı sert bir tavır almış, Mursi’ye ve Müslüman Kardeşler’e desteğini sürdürmüştür. Bu politika, Ankara ile Kahire’nin birbirine düşman durumuna gelmesine yol açmıştır.
Mısır’daki siyasi gelişmelerin Ankara’da başta yapılan hesaplar doğrultusunda gitmediği ortada. Dolayısıyla bu politikayı, yeni gerçeklere göre yeniden gözden geçirip ayarlamaya ihtiyaç vardır.