Kiev’in Bağımsızlık Meydanı’nda aylarca süren ve geçen hafta kanlı boyutlar alan protesto gösterileri, nihayet iki gün içerisinde baş döndürücü bir hızla meydana gelen gelişmeler sonunda Ukrayna’nın siyasi kaderini değiştirdi.
Geçen kasım ayından beri ünlü meydanı dolduran göstericilerin esas amacı, AB ile ortaklık anlaşmasından vazgeçip Rusya ile işbirliği kurmayı tercih eden devlet başkanı Viktor Yanukoviç’i istifaya zorlamaktı. Son kanlı olaylardan sonra Parlamento devreye girdi ve Yanukoviç’i azletti. Başkan Kiev’den kaçtı, Meclis Başkanı Oleksander Turçenov geçici Başkan ilan edildi, ülkeyi 25 Mayıs’taki erken seçimlere kadar yönetecek geçici bir milli birlik hükümetinin kurulması için hazırlıklar başlatıldı.
Kimilerine göre (Yanukoviç’in yanlıları) bu, seçilmiş bir devlet başkanına, yani meşru yönetime karşı girişilen bir “sivil darbe”dir. Kimilerine göre ise (muhalifler) bu, daha önceki “turuncu devrimi” gibi, halkın gerçekleştirdiği bir “devrim”dir...
Aslında Kiev’deki siyasi değişiklik, “Meydan’ın gücü” ile, yani sokaklara dökülenlerin ısrarlı direnişleri ile gerçekleşmiştir. Daha önce gene Kiev’de “turuncu devrimi” sırasında ve başka ülkelerde -örneğin Kahire’de Tahrir Meydanı’nda- olduğu gibi...
İç dinamikler
Şimdi mesele yeni başlayan dönemin gerçekten ülkeyi istikrara ve rahata kavuşturup kavuşturmayacağıdır. Açıkçası şu anda kimse bundan emin değil.
Kâğıt üstünde geçici yönetimin çizdiği program iyi: Demokrasi süreci hemen işleyecek, 3 ay sonra sandık başına gidilecek, çeşitli adaylar arasından yeni devlet başkanı seçilecek...
Pratikte olayların nasıl gelişeceği konusunda bir hayli kuşku ve tam bir belirsizlik var.
Geçen kasım ayından bu yana cereyan eden olayların arka planındaki nedenleri unutmamak gerek. Yani son kriz sadece Yanukoviç’in diktatör gibi davranması, lükse düşkün olması ve yolsuzluklara karışması yüzünden patlak vermiş değil. Ukraynalıların geniş bir kesimi AB ile bütünleşmek istiyor. Diğer bir kesimi ise Rusya’yı tercih ediyor. Yanukoviç ikili oynamaya yeltendi, ama sonunda Rusya lehinde karar kıldı.
Ukrayna toplumundaki bu kamplaşma, coğrafi, etnik, mezhepsel, kültürel farklılıklardan kaynaklanıyor. Ülkenin batısındakiler kendilerini daha çok Avrupa’nın bir parçası sayıyor. Doğudakiler (ki bunlar arasında Rus kökenli olanlar da var) daha çok Rusya’ya yatkın.
Dış etkenler
Sovyetler Birliği döneminde ülkenin bir parçası olan Ukrayna, Moskova’nın gözünde bugün de büyük bir önem taşıyor. Burası Rusya’nın bir nevi “ön bahçesi”.
AB de Ukrayna’ya büyük önem veriyor ve onu kendi nüfuz alanı içine almak istiyor. Aslında Kiev’deki son olaylarda ve kamplaşmada, büyük güçlerin bu etkinlik oyunlarının geniş payı var.
Bu devam ettikçe, Ukraynalılar arasındaki cepheleşme ve sürtüşmeler devam ettikçe, son yaşanan krizin tamamen son bulması mümkün değil. Aksine ülkenin bölünmesi tehlikesi dahi söz konusu olabilir.
Bu bakımdan Ukrayna şimdi kritik bir dönemin eşiğinde bulunuyor.