Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

IŞİD’e karşı mücadelede Obama planının başarı şansının olup olmadığı konusu günlerdir tartışılıyor.
Şimdilik ABD’nin Irak’taki IŞİD hedeflerini havadan vurmasıyla devam eden ve bundan sonra koalisyona dahil ülkelerin aktif askeri harekâtıyla pekiştirilmesi düşünülen bu stratejiyi cılız ve yersiz bulanlar var.
Aslında IŞİD’in kendine özgü “terör ve savaş” yöntemleri, Irak’taki ve Suriye’deki siyasal boşluk ve koalisyon içindeki ülkelerin askeri zayıflığı, bu mücadelenin başında ciddi engeller ve zorluklar oluşturuyor.
Tabii bu zorluklara bakıp IŞİD’e karşı şekillendirilmeye çalışılan stratejiye topyekun karşı çıkmak, onu boş bir çaba olarak görmek doğru değil.
Eğer IŞİD gerçekten bölgede hâkimiyet kurmak hedefiyle ve insanlık dışı, vahşi eylemleriyle, bölge ve dünya için bir tehlike sayılıyorsa, buna “dur” demek için el ele vermek gerektiği kabul edilmelidir. Ve eğer Obama planı bunu sağlamak için uygun veya yeterli değilse, buna mutlaka bir alternatif bulunmalıdır.
Şimdiye kadar böyle alternatif bir fikir veya girişim gelmedi. Acaba ABD Başkanı -hangi sebepten olursa olsun- çıkıp şu planı ortaya atmasaydı, bölge ülkeleri olup bitenleri hâlâ seyretmekle mi yetinecekti?

Uzlaşmak mümkün mü?
Ne yazık ki IŞİD sorununa barışçı bir çözüm bulmak olasılığı yok. Örgütle oturup bir uzlaşma sağlamak imkânı olsa, tabii ki müzakere bir alternatif olarak düşünülür. Ama IŞİD’in yapısı, zihniyeti, yöntemleri buna müsait değil.
Ancak hangi şekilde olursa olsun, IŞİD ile mücadele edilirken, onun kuruluş ve varoluş nedenlerini de dikkate almak gerek.
IŞİD’in temsil ettiği radikalizmde özellikle Ortadoğu insanında oluşan öfkenin ve umutsuzluğun büyük payı var. Bunun derin nedenleri arasında, kolonyal dönemden kalan ezikliği, yabancı işgallerinden kaynaklanan nefreti, ülke içindeki düzen bozukluğunu, adaletsizlik, yoksulluk gibi faktörlerin tetiklediği öfkeyi ve bütün bunlara karşı isyan duygusunu sayabiliriz.
IŞİD’in radikalizminde, diğer benzer gruplarda olduğu gibi, bu faktörler yatıyor. IŞİD’in farkı ise köktenci ideolojisinde ve yöntemlerindedir.
Bu tür gruplara karşı mücadele, saydığımız faktörlerle ilgili sorunlar çözümlenmedikçe, tam bir başarıya ulaşamaz. Ne var ki bu meselelerin halli de çok zaman ister.

Ankara’nın stratejisi
Ankara Obama planına ihtiyatlı bir tepki gösterdi. Resmi ağızlar planı yeterli bulmadıklarını, mücadelenin -yukarıda sözünü ettiğimiz faktörleri de hesaba katıp- daha kapsamlı şekilde yürütülmesi gerektiğini belirttiler.
Hükümet şimdilik IŞİD’in elindeki 49 Türk rehinenin durumunu öne sürerek koalisyonun askeri stratejisine katılmıyor. Ancak açıkçası bu meselede daha uzun vadeli bir Türk stratejisinin var olup olmadığı, varsa bu stratejinin ne olduğu belli değil. Örneğin rehineler serbest bırakılırsa, Türkiye şimdiki tutumunu değiştirecek mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, mücadelenin başarılı olması için kara harekâtının şart olduğunu söyledi. Türkiye böyle bir angajmana girmeyi düşünüyor mu, yoksa bu eylemin başkaları tarafından yürütülmesini mi istiyor?
Bunlar yanıt bekleyen sorular...