Dünkü yazımızda IŞİD’in Irak ve Suriye’deki son eylemlerinin yol açmakta olduğu bölgesel denge değişikliklerine değinmiş, bu yeni tehdit karşısında beklenmedik beraberliklerin oluşabileceğini belirtmiştik. Örneğin çelişkili de görünse, IŞİD militanlarına karşı mücadelede ABD ile Esad yönetimi giderek aynı safta yer alıyor.
Bu tespitimizi doğrulayan yeni gelişmeler var: Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in ABD’ye bu alanda işbirliği önermesi, Başkan Obama’nın da IŞİD hakkında daha fazla bilgi toplamak için Suriye üzerinde hava keşif operasyonları talimatını vermesi gibi...
Washington’da yetkililer İD’ye karşı bir ortak cephe -veya koalisyon- oluşturmayı planladıklarını belirtiyorlar. Yönetim bu savaşın başarılı olması için kendisinin sağladığı hava desteğinin dışında bölge ülkelerinin de aktif asker katkılarına ihtiyaç olduğunu düşünüyor. Pentagon kaynakları bölge ülkeleri arasında Türkiye’yi de sayıyorlar.
Neden suskun?
Öyle görünüyor ki önümüzdeki günlerde Türkiye IŞİD ile ilgili gelişmeler konusunda tutumunu netleştirmekte bir hayli zorlanacak.
Ankara şimdiye kadar IŞİD meselesinde sessiz kalmayı tercih etti. Gerçekten diğer birçok ülke cihatçıların eylemleri ve amaçları aleyhinde açık bir tavır alırken, Erdoğan hükümetinden pek bir ses çıkmadı. Bunda IŞİD’in 49 Türk vatandaşını hâlâ rehin tutmasının büyük payı var muhakkak.
Ne var ki şu sırada cereyan eden olaylar ve IŞİD’e karşı bir koalisyon oluşturma çabaları, Ankara’yı pozisyonunu daha açık ortaya koymaya zorlayacaktır.
Neye mal oluyor?
Ankara’nın şimdiye kadar bu meselede suskun davranması kuşkusuz olup bitenlerden endişe duymadığı ve Türkiye’nin bundan etkilenmediği anlamına gelmiyor.
Coğrafi konumu yüzünden bu olanlardan daha şimdiden etkilenen ülkelerin başında Türkiye geliyor.
1) Güvenlik açısından, Irak ve Suriye sınırları boyunca IŞİD’in hâkimiyet kurması, potansiyel bir tehlike oluşturuyor. Cihatçıların Türkiye’ye karşı tutumları, Reyhanlı saldırısından rehine krizine kadar çeşitli vesilelerle açıkça ortaya çıktı. Sınırlardan sızma olasılıkları, güvenlik kaygılarını artırıyor.
2) Siyasi açıdan, IŞİD karşısında oluşmakta olan yeni beraberlikler ve yeni dengeler, Türkiye’yi pozisyonunu belirleme baskısı altında tutuyor. Ortak cephenin dışında kalmak daha uzun vadede Türkiye’yi yalnızlığa itebilir.
3) Askeri bakımdan, ABD ve diğer Batılı ülkelerin IŞİD’e karşı Kürt peşmergelerine silah vermesi (hatta buna PKK’yı dahil etmesi), ayrı bir endişe kaynağıdır.
4) Ekonomik bakımdan, IŞİD’in Irak ve Suriye içinde kurduğu hâkimiyet, Türkiye’nin o bölgelerle ticaretine büyük sekte vurdu. Bu savaş yayıldıkça Türk ekonomisi bundan daha da zarar görecek.
5) Sosyal açıdan, IŞİD’in saldırıları Türkmen ve Ezidi halklarını göçe zorladı. Bunların bir kısmı Türkiye’ye sığındı. Ancak 1.5 milyon Suriyeli mülteci üzerine Türkiye Irak’la da “açık sınır” politikası izlemekten çekiniyor...
IŞİD’in ağır faturası şimdilik böyle...