Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir sabah kalktığımızda ABD uçaklarının Suriye’deki IŞİD hedeflerini bombaladığı haberini duyarsak şaşmayalım.
Obama yönetiminin henüz bu konuda aldığı bir karar yok. Ama bu olasılık Washington’da çok konuşuluyor. Pentagon başta olmak üzere yönetim kadrolarında bu konuda planların hazırlanmakta olduğu bildiriliyor. Kongre kulislerinde de bu olasılık tartışılıyor...
ABD’nin Irak’ta IŞİD hedeflerini vurmasından sonra, şimdi bu tür hava akınlarını Suriye’yi kapsayacak şekilde yaymayı düşünmesi, yeni adıyla İD’in esas gücünün bu ülkede bulunmasından kaynaklanıyor. Gerçekten İD militanları Suriye’nin kuzey bölgesinde bir hâkimiyet kurmuş durumdalar. Önceki gün stratejik bir hava üssünü ele geçirmeleri, Suriye ordusuna meydan okumalarının yeni bir örneğidir.
ABD Irak’taki IŞİD hedeflerini vurmaya karar verdiği günden itibaren, büyük bir tehdit olarak gördüğü bu örgüte karşı -sınırlı biçimde de olsa- bir savaşı göze almıştır. Şimdiki stratejinin amacı, İD’in yayılma gücünü kırmak ve zaman içinde onu büsbütün saf dışı etmektir.

Düşmanımın düşmanı...
ABD’nin bu stratejinin bir parçası olarak şimdi İD’in Suriye’deki varlığına karşı yönelmesi, aslında Irak’taki eylemi kadar kolay olmayabilir. Irak’taki operasyonlar Bağdat yönetiminin isteği ve izniyle gerçekleşti. Suriye’de Esad yönetiminden benzer bir istek veya izin gelir mi?
ABD daha düne kadar Esad’ın devrilmesini veya çekip gitmesini istiyordu. Şimdi Suriye’de Esad’ı değil, IŞİD’i esas tehlike olarak görüyor.
Esad da ülkesinde en büyük tehdidin ve baskının ABD ve uluslararası camiadan, hatta Batı’nın desteklediği muhalefetten ve Özgür Suriye Ordusu’ndan değil, IŞİD’den geldiğini fark ediyor.
Garip görünebilir, ama bugün İD karşısında ABD (ve Batı) ile Esad yönetimi aynı çizgideler. Bu sonuçta Washington ile Şam arasında sessiz, açıkça deklare edilmeyen bir beraberliğe yol açabilir.
İki taraf da İD tehdidi karşısında “Düşmanımın düşmanı dostumdur” düşüncesiyle politikalarında bir ayar yapabilirler...
Eğer bu olursa, şimdiye kadar bütün dış baskılara rağmen ayakta kalabilen Beşar Esad, kendisini devirmeye çalışanların karşısında pozisyonunu pekiştirecektir. Bu olmasa dahi, Esad Suriye’deki olayların “teröristlerin ve aşırı güçlerin” işine yarayacağına dair ısrarlı uyarılarını haklı göstermeye çalışacaktır.

Yeni dostlar
IŞİD’in Irak’taki eylemleri Kürt unsurları öne çıkarmıştır. Öyle ki zayıf Bağdat yönetimi ve Irak ordusu, İD’i durdurmak için bölgesel Kürdistan yönetimine ve peşmergelere dört elle sarılmıştır.
ABD de bu durumda umutlarını Kürtlere bağlamış, onlara yardımı esirgememiştir. Diğer bir deyiErbil Washington’un bölgedeki en güvenilir “müttefiki” durumuna gelmiştir.
IŞİD tehdidi Suriye’deki Kürt PYD örgütünün (ve onunla beraber PKK’nın da) Erbil’in ve peşmergelerin safında yer almasını sağlamıştır.
Bütün bunlar birkaç hafta öncesine kadar öngörülmeyen önemli denge değişiklikleri. Bakalım bu yönde daha neler göreceğiz?