Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dünkü yazımızda Irak’ta güç dengelerinde meydana gelen son değişiklikler karşısında kimin kimden yana veya kime karşı bir tutum aldığını incelemiş ve bu yeni saflaşmanın bir arapsaçına dönüştüğünü belirtmiştik.
Bu önemli değişiklikte Türkiye nerede duruyor?
İlk bakışta hükümet Irak politikasındaki temel ilkeleri ve parametreleri uygulamayı sürdürüyor. Geçen hafta Ankara’da yapılan resmi açıklamalarda bunlar tekrarlandı: Ankara Irak’ın “toprak bütünlüğünün ve siyasi birliğinin” devam etmesini, mezhepsel veya etnik ayrışmalara ve çatışmalara son verilmesini ve toplumun çeşitli kesimlerini temsil eden geniş tabanlı bir hükümetin kurulmasını istiyor.
Türkiye IŞİD’in Musul dahil birçok stratejik bölgeyi ele geçirmesinden sonra, bu örgüte karşı net bir tavır aldı. Örneğin geçmişteki tereddütlerinden vazgeçip bu örgütü terörist listesine aldı.
Türkiye bu tutumuyla uluslararası camianın geniş bir kesiminin safında yer almış oldu. Dün de belirttiğimiz gibi, aralarında ABD, Rusya, İran, Suudi Arabistan gibi belli başlı aktörler IŞİD’i ciddi bir tehdit olarak görüyorlar. Ancak IŞİD’in durdurulması, veya yok edilmesi için şu anda üzerinde anlaşılmış bir ortak strateji yok.
***
Türkiye benimsediği “ilkesel tutum”u ile, yukarıda saydığımız ülkelerin safında yer almakla beraber, onun durumunu diğerlerinden farklı kılan ve de zorlaştıran üç önemli faktör var.
1) IŞİD Musul’daki Türk Başkonsolosluğunu basıp diplomatları, personeli ve ailelerini, aynı şekilde yakaladığı Türk şoförlerini rehin almakla, Türkiye’ye karşı başka hiçbir ülkeye göstermediği ölçüde bir düşmanlık sergiledi. Türkiye basına yayın yasağı getirmek pahasına, bu hassas sorunu “sessiz diplomasi” ile halletmek çabasında. Türk yetkililer rehinelerin hayatını tehlikeye düşürmemek için söylem ve davranışlarında azami dikkat gösteriyorlar.
2) IŞİD’in giriştiği eylem, Irak’ı fiilen böldü, ele geçirdiği bölgeyi Bağdat’tan kopardı. Bugün gelinen noktada artık Irak’ta “toprak bütünlüğü ve siyasi birlik”, sadece bir prensip olarak kâğıt üstünde kalıyor.
Kuzey Irak’taki Kürdistan Özerk Yönetimi de şimdi bağımsızlığını ilan etmeyi planlıyor. Türkiye son dönemde Irak Kürdistanı ile sıkı ilişkiler kurdu. Ancak Ankara Kürdistan’ın bağımsızlığı konusuna sıcak bakmıyor. Bu da azami dikkat ve de esneklik gerektiren yeni zor bir durum.
3) Irak’taki Türkmenler IŞİD’in son saldırılarından direkt olarak etkilendiler. Bir kısmı kaçmak, Kürt bölgesine sığınmak zorunda kaldı. Bir kısmı IŞİD’e karşı direniyor. Türkiye Türkmenlerin güvenliğini garantileyen bir ülke olarak, bu konuda daha duyarlı davranmak zorunda...
***
Kısacası Irak’taki yeni gerçekler, Türkiye’nin “ilkesel tutum”unun ötesinde, yeni şartlara ayak uydurmasını gerektiriyor.
Komşu ülkede oluşan yeni tehditler karşısında artık güvenlik stratejisinde, ayrıca ileriye dönük siyasi planlamada değişikliklere ihtiyaç vardır.