Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

IŞİD’in Irak’ın bu kadar geniş bir bölgesine bu kadar kısa zamanda hâkim olacağını kim tahmin ederdi?
Musul’dan sonra ülkenin batısındaki ve kuzeyindeki birçok kenti, stratejik sınır kapılarını, petrol tesislerini ve diğer kilit noktaları ele geçiren IŞİD savaşçıları şimdi Bağdat’a doğru ilerliyor. Irak ordusu adeta ricat halinde ve psikolojik bir çöküntü içinde. Çaresiz kalan merkezi hükümet saldırıları durdurmak için dışarıdan yardım istiyor...
Irak’ı içine düştüğü bu kaostan ve parçalanmadan kim kurtaracak?
Merkezi otoritenin kalmadığı ve ülkenin önemli bir kesimi üzerindeki kontrolünü kaybettiği bir ortamda artık Maliki hükümetinden fazla bir şey beklenemez. Halkın çeşitli kesimlerini temsil eden, IŞİD’in saldırılarıyla baş edebilecek ve ona kaptırılan toprakları geri alabilecek güçte yeni bir hükümetin iş başına geçmesi de çok zor görünüyor.
İşin doğrusu, Irak krizinin herhangi bir dış müdahaleye gerek kalmadan bizzat Iraklılar tarafından halledilmesidir. Ama açıkçası bunun olabilirlik şansı artık çok zayıf.
Neden hep Amerika?
İç dinamiklerin kriz çözümünde ve özellikle iç savaşı durdurmada yetersiz kaldığı hallerde gözler dışarıya çevrilir, uluslararası camianın desteği aranır.
Yıllardan beri yaşanan tecrübeler, BM gibi uluslararası enstrümanların dahi -kendi içlerinde de bir itici güç olmadıkça- bir sonuç sağlamadığı görüldü. Çoğu zaman da bu itici güç Amerika oluyor. Bosna’da, Kosova’da bunun örnekleri görüldü... Suriye krizinde de bir ara gözler sınırlı bir askeri müdahale için ABD’ye çevrilmişti. Washington sonradan geri adım attı ve bu da Esad rejiminin işine yaradı.
İlginç olan husus, bu tür krizler ve iç çatışmalar olduğunda herkesin ilk refleks olarak “dışarıdan müdahale olmamalı” demesi, ancak daha sonra kriz kızıştığında “ABD’den çok şey beklemesi”dir.
Şimdi de Irak krizi için dış destekten söz edilirken, gene ABD akla geliyor. Bunun daha normali ve doğrusu, Arap Birliği veya İslam Konferansı Örgütü olmalıydı.
Ne var ki Arap Birliği ve İslam Konferansı Örgütü, Arap ve İslam ülkelerindeki çatışmaları durdurmak ve krizleri çözmek yeteneğini hiçbir zaman göstermedi. Kaldı ki bu örgütler içindeki ülkeler, kendi aralarında kavgalı durumdalar.
Daha çok sürecek
Aslında Irak’ta IŞİD’in ilerleyişini durdurmak için savaşmayı göze alan ülke pek yok. Belki İran durum vahimleşirse, bir şekilde askeri bir müdahalede bulunabilir.
ABD’ye gelince, Obama yönetimi doğrudan askeri operasyonlara girişmeye niyetli değil. Ama sınırlı bazı askeri katkılarda bulunmaya da hazır. Örneğin Irak ordusunu yetiştirecek ve yönlendirecek 300 askeri danışmanın gönderilmesi söz konusu. Aynı şekilde askeri istihbarat, insansız uçak operasyonu, silah yardımı gibi alanlarda bir destekten söz ediliyor.
Ancak ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin dün Irak ziyaretinde de belirttiği gibi, Washington bu krizi de askeri değil, siyasi yoldan halletmek istiyor. Bunun ilk şartı da Maliki’nin hükümeti yerine geniş tabanlı bir koalisyonun kurulması.
Bunun gerçekleşmesi de kolay değil. Üstelik zaman alacak. Zaman ise IŞİD’in lehine çalışıyor... Irak krizi daha çok süreceğe benziyor.