Geçen ekim ayında ABD Ulusal Güvenlik Kurumu’nun (NSA) Almanya’yı “dinlediği” açığa vurulduğunda, Şansölye Angela Merkel tepkisini “dostlar arasında casusluk olmaz” ifadesiyle göstermişti.
Gelin görün ki şimdi Alman Dış İstihbarat Örgütü’nün (BND) 2009’dan itibaren Türkiye’yi dinlemekte olduğu ortaya çıkmış bulunuyor.
Almanya yıllardan beri Türkiye’de “dost ve müttefik” bir ülke olarak tanımlanır. Diğer birçok NATO partneri gibi...
Ne var ki, “Türkiye’yi dinleme skandalı”nın ortaya çıkması üzerine “Franfurter Allgemeine” gazetesinin görüştüğü bir hükümet yetkilisi, Türkiye’nin sadece bir “müttefik” olduğunu, ama bir “dost” kategorisine girmediğini söyledi. Dolayısıyla bu “mantığa” göre Almanya’nın Türkiye’yi dinlemesi normal!
Umarız bu “hükümet kaynağı”nın gazeteye söyledikleri, Alman devletinin resmi politikasını yansıtmıyor ve Merkel yönetimi Türkiye’yi hâlâ “dost” sayıyor.
Eğer öyle ise, kendisine ABD’ye karşı söylediği “dostlar birbirlerini dinlemez” tarzındaki sözlerini hatırlatmamız lazım.
Şansölye buna ne cevap verir bilmiyoruz. Ama Berlin’de bir yetkilinin yaptıklarını haklı göstermek için Türkiye’nin “dost ülke” sayılmadığını söylemesi, çok daha vahim bir gaf olmuştur. Bu sorumsuz ifadenin ilişkilere etkisi skandalın Türk kamuoyunda yarattığı şoku ve öfkeyi daha da arttıracaktır.
* * *
Alman basınında yayınlanan yazılara göre, Alman istihbarat teşkilatının Hükümet’in talimatıyla Türkiye’yi elektronik cihazlar ve diğer enstrümanlarla yakın takibe almasının çeşitli nedenleri var. Türkiye, Almanya için çok önemli bir ülke. Güvenlik açısından Almanya’daki (PKK’den radikal sola kadar) Türk örgüt ve derneklerinin faaliyetlerini yakından izlemek ihtiyacı her zaman duyulmuştur. Diğer hassas bir konu da Türkiye’nin Suriye ve Irak sınırlarındaki hareketler, cihatçı grupların faaliyeti, kaçakçılık, göç ve terör gibi eylemlerdir. Ankara’nın bu kritik bölgedeki politikaları, Alman istihbaratçılarının yakından izlemek lüzumu duydukları konular arasındadır.
Aslında Berlin ile Ankara arasında ekonomiden savunmaya kadar mevcut gelişmiş ilişkiler çerçevesinde, bu konular üzerinde de yakın bir işbirliği vardır. İlgili devlet kurumları yıllardan beri karşılıklı güven içinde bilgi alışverişini sürdürmektedir.
Hal böyle iken, Alman hükümetinin daha fazla bilgi edinmek için, kurumlar arası ikili işbirliğini arttırmak yerine, “telekulak” ve benzeri yöntemlere başvurması, hiç de “dostane” olmamıştır.
* * *
Buna belki de fazla şaşmamak lazım.
Öyle bir devirde yaşıyoruz ki, herkes dostlar dahil birbirlerini “dinliyorlar”...
Merkel’i kızdıran ABD’nin Almanya’yı dinlemesi olayı bir istisna değil. Amerikalılar şimdiye kadar kimleri dinlememişler ki... Keza diğer Batılı ülkelerin de birbirlerini dinledikleri artık bilinen bir gerçek... Demokrasilerde, basın özgürlüğü bu tür casusluk olaylarının belgeleriyle birlikte ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor.
Sonra ne oluyor? İlgili hükümetler soruşturma açıyor, siyaset çalkalanıyor, diplomasi geriliyor... Ardından belki bir özür veya “hasarı onarmaya yönelik” bir iyi niyet jesti geliyor...
Dostlar arası ilişkiler “gerçeği” böyle işte...