Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ve nihayet Esad rejimine bağlı Suriye ordusu, muhalif güçlerin kontrolündeki Halep’in doğu kesimini ele geçirdi... Ardından binlerce ölü ve yaralı ve de insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden birini bırakarak...
Bundan sonra ne olacak?
Beşar Esad bu “askeri zafer’inin verdiği cesaretle daha önce muhaliflerine kaptırdığı yerleri yeniden kazanmaya mı çalışacak? Yoksa müzakere masasında şimdiki “güçlü pozisyonu”nu bir fırsat olarak kullanmayı mı tercih edecek?
Dün bu soruyu Birleşik Krallık’ın Suriye Özel Temsilcisi Gareth Bayley’e, İstanbul’da bir grup gazeteciyle yaptığı bir toplantıda sorduk. Deneyimli İngiliz diplomat, Esad’ın Doğu Halep’e hâkim olmasından sonra savaşa son vereceğine pek ihtimal vermiyor. Yani bundan sonra Suriye ordusunun İdlib ya da Rakka gibi hedeflere yönelmesi söz konusu... Bunun aksine, Esad’ın “askeri opsiyon”dan vazgeçmesi ve bir siyasi geçiş dönemine razı olması, bir şartla mümkün: O da Rusya’nın -ve de İran’ın- bunu arzu etmesi ve Esad’ı
bu yönde ikna etmesiyle...
Putin zorlar mı?
Bayley’e göre, Rusya’nın bu konuda inisiyatifini kullanmasının tam zamanıdır. Halep’te halen bir insanlık dramı yaşanıyor. Yüz binlerce kişi hayatta kalabilmek için acil yardıma muhtaç. Bu bağlamda Birleşmiş Milletler’e bağlı kurumlar bu yardımı ulaştırmaya hazır. Ancak Rusya güdümündeki Suriye güçlerinin yolları açması gerek. İnsani yardım şu anda Halep bölgesi için öncelikli konudur.
Diğer konu, Esad’ın savaşı bırakıp siyasi çözüm arayışına yardımcı olmasıdır. Bunda Rusya kilit bir rol oynayacak konumdadır. Bayley’e
göre bu Rusya’nın Suriye’de güttüğü amaçlara ulaşıp ulaşmadığı konusunda varacağı karara bağlı.
Esad dinler mi?
Diyelim ki Moskova Esad’a -Halep’teki “zafer”inden sonra- “Yeter artık, savaşı bırakıp masaya oturmak zamanı” demek istesin. Esad Putin’i dinler onun istediği yerine getirir mi?
İngiliz diplomatının kanısınca, Rusya’nın böyle bir “kudreti” var. Diğer bir deyişle, Esad’ın tamamen bağımlı olduğu Rusya’ya karşı çıkması beklenemez.
Zaten şimdiye kadar rejim cephede ne yaptıysa, Rusya’nın (ve İran’ın) aktif desteğiyle yaptı. Rus uçaklarının yoğun ve acımasız hava bombardımanları olmasaydı, Suriye ordusu Doğu Halep’i ele geçirebilir miydi?
Bu bağlamda Gareth Bayley’in değindiği diğer önemli bir nokta da, Halep’teki harekâtta işlenen insanlık suçlarıdır: Hastane, okul, sivil hedeflerin bombalanması gibi... “Rusya dahil, bu suçları işleyenlerin bundan sorumlu tutulması gerek” diyor Bayley. Ancak bunu kim ele alacak? BM’den Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne kadar mevcut kurumlar bu güce sahip değil.
Halep trajedisine ne tarafından bakılırsa, karşımıza kapkara
bir tablo çıkıyor...