Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ukrayna’da Rus müda- halesinin başladığı ve Kırım’ın Kiev’den kopartılıp Moskova’ya bağlandığı günlerde, herkes bu ülkede olup bitenleri, daha önce Gürcistan’ın başına gelenlere benzetmişti.
Rusya 2008’de Gürcistan’a ait olan Güney Osetya ve Abhazya özerk bölgelerinde, alelacele Rus vatandaşlığı verdiği insanların güvenliğini öne sürerek askeri müdahalede bulunmuş, Gürcistan’la “8 gün savaşı”ndan sonra bu iki bölgeyi Tiflis’in yönetiminden çıkarıp kendi himayesi altına almıştı. O günden beri Gürcistan fiilen o iki bölgeyi kaybetmiş durumda.
Moskova Ukrayna’da da “Gürcistan modeli”ni uyguladı ve Kırım’ı fiilen kendi topraklarına kattı. Şimdi de benzer taktiklerle Ukrayna’nın Doğu bölgesini Kiev’in yönetiminden ayırmaya çalışıyor.
Bu kez Rusya’nın Ukrayna’da yaptıkları, Gürcistan’ı korkutuyor.
Geçen hafta Gürcistan’a yaptığımız bir gezi sırasında rehberimiz bu kaygıyı şöyle ifade etti: “Evet, Rusya’nın bize kötü sürprizler yapmasından korkuyoruz. Putin her an bir bahane bulabilir. Biz Rusya’ya göre zayıf bir ülkeyiz. Bu nedenle Ukrayna’da olanları da göz önünde tutarak çok dikkatli ve dengeli davranmak zorundayız”...

Kim destekleyecek?
Şu sırada bütün dikkatlerini Ukrayna’ya veren Rusya’nın durup dururken Gürcistan’a saldıracağını Tiflis yöneticileri de herhalde düşünmüyor. Ancak Hükümet “Rusya’nın ne yapacağı belli olmaz” kaygısıyla kendini nasıl koruyabileceği üzerinde kafa yoruyor.
Tiflis’te İngilizce yayınlanan “The Messenger” gazetesinde Savunma Bakanı Iraklı Alasania’nın bir demecini okuduk. Bakan ABD’ye de çağrıda bulunarak NATO’nun Gürcistan’da bir “savunma sistemi kurmasını” istedi.
Oysa geçen ay NATO Genel Sekreteri’nin Tiflis’e gönderdiği özel temsilcisi, NATO’nun üye olmayan ülkelerde böyle sistemler kurmasının mümkün olmadığını, ancak onların kendi savunma yeteneklerine destek olabileceğini belirtti...

Hakkı var, ama...
Açıkçası Tiflis’in öteden beri arzusu hem NATO’ya, hem AB’ye dahil olmaktır. Eski Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili bu konuda “fazla ileri gittiği” içindir ki, Rusya ona gözdağı vermek amacıyla işi askeri bir müdahaleye kadar götürdü. Moskova “arka bahçesi” olarak saydığı Gürcistan’ı, rakip blok olarak gördüğü Batı’ya kaptırmaya o zaman da razı olamazdı, şimdi de olamaz.
Bu nedenle Moskova, Tiflis’in NATO ile ve de AB ile temaslarını büyük dikkatle izliyor. Yeni Cumhurbaşkanı Georgi Marevelaşvili, bu yıl içinde AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamayı planladığını açıkladı. Geçenlerde Tiflis’e gelen AB’nin genişlemeden sorumlu yöneticisi Stefan Fülle, Brüksel’in Gürcistan’ı bu konuda desteklediğini söyledi.
Moskova daha önce Gürcistan’da, şimdi de Ukrayna’da uyguladığı politika ile, kendi “yakın çevresi”ndeki ülkeleri “karşı blok”a kaptırmamaya kararlı olduğunu açıkça gösterdi. Bu nedenle Gürcistan’ın dış ilişkilerinde “seçenekleri tercih hakkı” veya “manevra olanağı” ne yazık ki oldukça sınırlıdır ve bunda en ufak hesap hatası Rus müdahalesi tehlikesini yaratmaktadır.