Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dün Lefkoşa’da başlayan Kıbrıs görüşmelerinin gerçekleşmesi, “genel istek üzerine” mümkün oldu.
Uluslararası platformda, sorunla direkt ilgili tarafların yanı sıra, aktif olarak devreye girip ABD, AB, BM, yeni bir müzakere sürecine “start” verilmesini sağladılar.
Yıllanmış Kıbrıs sorununun nihayet çözümlenmesi için herkesin adeta seferber olmasının çeşitli nedenleri var. Yeni görüşmelere bir şans verilmemesi halinde, tarafların bir daha bir araya gelemeyecekleri, bunun da adada ve bölgede sürtüşmelere ve istikrarsızlığa yol açacağı endişesi, bu nedenlerin başında geliyor.
Diğer bir neden de, şimdiki konjonktürün, bölgedeki siyasi ve ekonomik şartların, aslında tarafların el ele vermeleri ve sonuçta birleşik bir Kıbrıs’ın kurulması için en müsait noktada bulunduğunun farkına varılmasıdır.

Anlaşma olursa...
Çözüme giden yolun yeni bir yaklaşımla denenmesi için Türk tarafının gösterdiği istek ve çabanın çeşitli nedenleri şöyle özetlenebilir:
- Kıbrıs Türk toplumu uluslararası camianın tanıdığı bir devletin eşit ortağı olacak, AB üyeliğini paylaşacak, ambargodan kurtulacak, daha rahat ve müreffeh yaşayabilecek.
- Türkiye AB ile üyelik müzakerelerinde karşılaştığı Rum blokajından kurtulacak, Kıbrıs Türklerinin Birleşik Kıbrıs çerçevesinde AB’de yer almalarından yararlanabilecek.
- Kıbrıs meselesi yüzünden yıllardır uluslararası ilişkiler alanında sıkıntı çeken Türkiye, dış politikasında daha rahat hareket edebilecek.
- En önemli noktalardan biri de, Güney Kıbrıs açıklarında keşfedilen zengin doğalgaz ve petrol kaynaklarından ortaklaşa yararlanmak fırsatıdır. Çözüm olmazsa, bu konu Türkiye ile Kıbrıs Rumları arasında ciddi bir gerginlik yaratacak iken, anlaşma olduğu takdirde, aksine bu (Türkiye’ye bağlanacak bir boru hattı projesi dahil) kârlı bir işbirliği alanı oluşturacaktır.

Çözüm olmazsa...
Bütün bu faktörler Türk tarafı için de çözümün ne kadar önemli ve avantajlı olduğunu gösteriyor.
Tabii aynı şey Kıbrıs Rumları için de söylenebilir.
Çözümsüzlük sonuçta resmen taksime, yani KKTC bağımsızlığını ilan etmesine yol açacak ki, bu Rumların istemediği bir şeydir. Aynı şekilde çözümsüzlük, Kıbrıs Türkleriyle olduğu kadar Türkiye ile de sürtüşmelere ve gerginliklere neden olacaktır.
Oysa çözüm sayesinde Kıbrıslı Rumlar da rahat edecekler, petrol ve doğalgaz projelerini birlikte yürütebilecekler, bozulan ekonomilerini düzeltebilecekler.
Güney Kıbrıs açıklarında zengin enerji kaynaklarının keşfi, ayrıca Suriye’deki istikrarsızlık da ABD’yi ve AB’yi Kıbrıs’ta çözüm için devreye girmeye sevk eden stratejik ve ekonomik faktörlerdir.
Kısacası, sebepleri ne olursa olsun, Kıbrıs’ta nihayet çözüm yönünde bir “genel isteğin” bulunması, önemli bir gelişmedir. Şimdi bütün taraflara düşen şey, bu son şansı iyi değerlendirmektir.