Bundan 10 yıl önce “akil adamlar” diye adlandırılan Avrupa’nın saygın devlet adamları, Türkiye-AB ilişkileri üzerinde “tarafsız ve rasyonel” çalışmalarda bulunmak üzere bir “Bağımsız Türkiye Komisyonu” kurmuşlardı. Başlarında eski Finlandiya Cumhurbaşkanı -ve 2008 Nobel Barış Ödülü’nün sahibi- Martti Ahtisaari’nin bulunduğu bu komisyon, AB Komisyonu’ndan bağımsız olarak, Türkiye’nin AB serüvenini yakından izlemeye ve üyelik sürecine katkıda bulunmaya başladı. Komisyon ilk raporunu 2004’te, ikinci raporunu da 2009’da yayınladı.
Avrupa Birliği’nin yürütme organı olan AB Komisyonu, bilindiği gibi her yıl ekim ayında Türkiye’deki gelişmeleri kapsayan bir İlerleme Raporu yayınlar. Bu rapor AB yetkililerince dengeli ve objektif bir belge olarak sunulsa da, Türkiye’de çok tartışılır ve genelde resmi çevrelerde eleştirilere hedef olur.
Bağımsız Türkiye Komisyonu, adının da belirttiği gibi, bağımsız bir kuruluş. Buna mensup olanlar, Türkiye’nin AB üyeliğinin her iki taraf için yararlı olacağına inanan kimseler. Ahtisaari’nin yanı sıra, Michel Rocard, Emma Bonino, Hans van den Broek, David Miliband gibi...
Olayların fotoğrafı
Bağımsız Türkiye Komisyonu son 5 yılı kapsayan 2014 raporunu dün İstanbul’da, Açık Toplum Vakfı’nın desteğiyle düzenlenen bir toplantıda kamuoyuna açıkladı. Bu vesileyle İstanbul’a gelen komisyon başkanı ve bazı üyeleri de “Avrupa’da Türkiye: Değişimin Kaçınılmazlığı” başlıklı 60 sayfalık raporun içeriğini değerlendirdiler.
Belgede, son 5 yıl içinde Türkiye’de iç politikadan ekonomiye, enerjiden dış siyasete kadar çeşitli alanlardaki belli başlı gelişmeler kaydediliyor ve AB ile ilişkilerdeki durum da tespit ediliyor.
Türkiye’de 2009-13 döneminde AB açısından önem taşıyan bazı olumlu gelişmeler oldu: Asker-sivil ilişkilerindeki normalleşme, Kürt açılımı gibi. Rapor olumlu saydığı bu değişiklikler üzerinde duruyor.
Buna karşılık rapor özellikle son bir yıl zarfında Türkiye’nin sahne olduğu çalkantıları -Gezi Parkı olaylarından 17 Aralık yolsuzluk operasyonuna kadar- ele alıyor. Buna ilaveten ifade özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, yargı krizi gibi olumsuz olayları da inceliyor.
Böylece rapor bütünü ile son 5 yılın gelişmelerinin bir nevi fotoğrafını yansıtıyor.
Açık mesajlar
Dünkü toplantıda komisyon üyelerinin verdiği mesajlardan biri, katılım müzakereleri sürecinin mutlaka hızlandırılması gerektiğidir. Özellikle özgürlükler ve yargı ile ilgili iki fasıl (23. ve 24. başlıklar) mutlaka bir an önce açılmalı, gerek Türkiye gerekse AB bu yönde çaba harcamalıdır.
Komisyon son zamanlarda demokratik hak ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamalardan -bu arada twitter yasağından- kaygı duyuyor, hükümeti AB standartlarına uygun hareket etmeye ve beklenen reformları da gerçekleştirmeye çağırıyor.
Ancak Martti Ahtisaari ve Emma Bonino sorulara verdikleri yanıtta, günlük veya konjonktürel çalkantıların, katılım sürecini hızlandırmak konusundaki kararlılığı etkilememesi gerektiğini belirttiler.
Verilen mesaj, raporda şu cümle ile açıkça yansıtılıyor: “Bizler Türkiye ve AB’nin katılım sürecini yeniden harekete geçirmeleri gerektiğine kuvvetle inanıyoruz”.