IŞİD’in sadece Irak ve Suriye odaklı bölge için değil, bütün dünya için çok ciddi bir tehdit oluşturduğu konusunda uluslararası bir konsensüs var artık. BM Genel Kurulu’nda son yapılan konuşmalar, Güvenlik Konseyi’nde oybirliğiyle alınan karar, bunun açık göstergesi...
IŞİD’in saf dışı edilmesi gerektiği konusunda herkes mutabık da bunun nasıl sağlanacağı noktasında bir ortak pozisyon yok.
ABD’nin önderliğinde 40 ülkenin bir araya geldiği bir koalisyon var. Stratejik hedef, IŞİD’in “zayıflatılması ve ortadan kaldırılması”dır. Bunun bir yolu da askeri güç kullanmaktır.
ABD, Fransa’nın desteğiyle Irak’taki, 5 Arap ülkesinin desteğiyle de Suriye’deki IŞİD hedeflerini havadan vuruyor. Önümüzdeki günlerde bu hava bombardımanlarına Belçika, Hollanda ve İngiltere’nin katılması bekleniyor.
IŞİD’i sırf hava operasyonlarıyla saf dışı etmenin mümkün olmadığını bütün askeri uzmanlar söylüyor. Hava bombardımanlarıyla düşman yenilmez, ancak zayıflatılır. Bu aşamada yapılan da budur.
***
IŞİD’in askeri alanda çökertilmesi için kara harekâtına ihtiyaç var. Bunu herkes biliyor, ama açıkçası kimse askerini bu cepheye sürmek istemiyor. Dolayısıyla bu aşamada bu iş Irak’ta peşmergelere ve Irak ordusuna, Suriye’de de dağınık muhalif güçlere ve ülkenin kuzeyindeki Kürt direnişçilerine kalıyor.
Yerel güçlerin IŞİD ile başa çıkması için daha çok modern silaha ve eğitime ihtiyaç var. Bunun sağlanması ise zaman ister.
Bu arada IŞİD’e karşı mücadelede askeri alanın yanı sıra, güvenlik alanında yapılacak işler var. Örneğin militanların çeşitli ülkelerden geçişlerinin, bazı ülkelerin onlara mali kaynak sağlamalarının önlenmesi gibi. BM Güvenlik Konseyi’nin bu konuda “bağlayıcı” bir karar almış olması önemli bir gelişmedir.
***
Şöyle bir görüş de var: Havadan bombardımanla, güvenlik tedbirleriyle, hatta kara harekâtıyla bu mesele halledilemez. Bunun için IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin ortaya çıkmasını sağlayan siyasal ve sosyal nedenleri teşhis etmek, bunları ortadan kaldıracak köklü düzen değişikliğini gerçekleştirmek gerek.
Örnek olarak deniyor ki Suriye’de Esad rejimi sonlandırılıp muhalefeti de içine alan yeni bir düzen kurulmadıkça, Irak’ta da mezhep çatışmaları durduracak kapsayıcı bir yönetim işbaşına gelmedikçe, IŞİD ve benzeri terör tehdidi ortadan kalkmaz.
IŞİD’in ortaya çıkmasında Irak ve Suriye’deki siyasal ve soysal çarpıklıkların ve bunun yarattığı öfkenin büyük payı var muhakkak. Ancak bu sebepleri ortadan kaldırmak için gerekli köklü reformları gerçekleştirmek, uzun zaman isteyen bir iştir. Oysa basit bir terör örgütünün ötesinde farklı bir yapıya ve ideolojiye sahip IŞİD, çok hızlı bir şekilde iki ülkeyi de hâkimiyeti altına almak ve hatta onu daha da yaymak peşinde.
Yani şu anda onu askeri yoldan durdurmak ve çökertmek, öncelik ve ivedilik kesbediyor. Tabii ki bu arada “bataklığı” kurutmak için adımlar da atmak gerekir... Ne var ki eğer bu önceliğe dikkat edilmezse, IŞİD bu iki ülkede çoktan hâkimiyetini kurmuş olacaktır. Bu durumda oldubittiden sonra düzen değişikliğini yapmak da hayal olur!