YGS bir yarışma sınavı, bu sınavda zamanı verimli kullanmak çok önemli. Hız-zaman dengesini kuran bir aday, bu sınavda kesinlikle başarılı olur, ÖSYM adaylardan bu dengeyi kurmalarını istiyor.
Her bir teste ne kadar zaman ayıracağınızı baştan belirleyin, zamanı gelişigüzel kullanmayın. Böylelikle zamanı kontrol altına almış olursunuz. YGS-1 ve YGS-2 ağırlıklı puanlar için; 160 dakikanın 90 dakikasını Temel Matematik ile Fen Bilimleri testlerine, kalan 70 dakikalık süreyi de Türkçe ile Sosyal Bilimler testlerine ayırabilirsiniz. 70 dakikalık sürenin 40 dakikasını Türkçe testine ayırmak mantıklı olur. YGS-3 ile YGS-4 puanları için; 100 dakikayı Türkçe ve Sosyal Bilimler testlerine, geri kalan 60 dakikayı da Temel Matematik ile Fen Bilimleri testlerine ayırabilirsiniz. Kalan süreyi, bu iki testten kolaylıkla yapabileceğinize inandığınız sorular için kullanın. YGS-5 ve YGS-6 puanları için; 100 dakikayı Temel Matematik ile Türkçe testlerine, 35 dakikayı Fen Bilimleri testine, 25 dakikayı da Sosyal Bilimler testine ayırabilirsiniz.
Önemli olan, 160
Yaklaşık 2,5 milyon adayın yarışacağı YGS’ye sayılı günler kaldı. Yükseköğretime geçişin ilk basamağı olan YGS, müfredat kapsamı bakımından, 12’inci sınıf öğrencisi düzeyinde olmayan bir sınav. Adayların öncelikle bunu çok iyi kavramaları gerekiyor…
YGS’nin kapsamı, 9’uncu sınıf müfredatına kadar uzanıyor; dolayısıyla sınava giren adayların, biraz kendilerine güvenmeleri gerekiyor çünkü kendi düzeylerinin çok altındaki konulardan sorumlu olacaklar.
YGS’yi sadece bir baraj sınavı olarak görmek, yapılacak en büyük hatadır. Evet, sınavı kazanmak için 150, LYS’ye katılmak için 180 barajı var, ama hedef sadece bu olmamalı ya da sadece bu kadar olmamalı.
160 sorudan ve 4 ana testten oluşan YGS, alan ve tercih ayrımı olmaksızın tüm adayların gireceği bir sınav. YGS testlerinin en önemli özelliğinin, yerleştirme puanlarının hesaplanmasında farklı ka tsayılara sahip olması. Örneğin kendi alanındaki bir test 3 puan kazandırırken, çapraz alandaki bir test sadece 1 puan kazandırabiliyor; ancak
Eğitim alanında istenen düzeye gelememiş olmamız, müfredat olarak benimsenen eğitim anlayışı seçiminden değil, uygulamadan ya da ürünün yanlış değerlendirilmesinden kaynaklanıyor.
Bir ülkenin kültürünü ve tarihini şekillendiren en önemli unsur, eğitim sistemidir. Eğitim sistemi, topluma ve kurulu düzene saygıyı, kolektif amaçların yüceltilmesini bireysel çıkarlara üstün tutmalıdır. Şu anda bireyselliğin ve bireysel çıkarların planda tutulduğu bir anlayışla karşı karşıyayız; eğitimde bireysel puanlar, sosyal yaşamda da bireysel kazançlar her şeyden üstün tutuluyor, bireysellik almış başını gidiyor…
Okul müfredatında, toplumunun ve kültürünün, etik değerlerinin, temel değerlerinin öğretilmesi en baş unsur olmalıdır. Bu temel unsurlar çökerse, bu temel değerler yok olursa, matematiksel verilerin pek bir anlamı kalmaz…
Her eğitim yılı başında müfredat yenilenir, daha önce de yenilendi; çünkü ihtiyaçlar değişiyor, dünya değişiyor, yeniliklere ayak uydurmak gerekiyor.
Malumunuz, eğitimde gündem ‘açık uçlu’ sorular…
ÖSYM, açık uçlu soru örneklerini yayımlandı. Örnekler, konunun detaylarını merak eden öğrenci, veli ve öğretmenlerin erişimine açıldı. LYS ’de kısa cevaplı açık uçlu soru örnekleri, yanıtların nasıl kodlanacağı konusunda bazı açıklamalar yapıldı. Konuyla ilgili açıklama yapan ÖSYM Başkanı Demir, matematik sorularına en fazla üç basamaklı cevaplar verilebileceğini ifade etti…
Niyet iyi, ama uygulama bana biraz tuhaf geldi; yani yazdığın şeyi ayrıca kodlamak, tuhaf! Bu nasıl bir ‘açık uçlu’ soru anlayışıdır, inanın pek anlayamadım!
Neyse, konumuz bu değil…
Oturdum, ben de ‘açık uçlu’ örnek bir soru hazırladım, bakarsınız sınavda çıkar!
Bu sorunun yanıtını ayrıca kodlamanıza gerek yok, sadece elle yazmanız yeterli…
Efendim, soru şu: Türkiye’de devlete ait kaç adet ‘Üstün Zekalılar/Yetenekliler’ okulu var?
Yanıtınız kısa ve net olsun, cümle kurmanıza veya p
2017-ÖSYS Kılavuzu’nu yayınladı. ÖSYM, açık uçlu soru dönemini resmen başlattı. Genelde bu değişiklik, ‘LYS’de devrim gibi değişiklik’ olarak yorumlandı.
Değil, devrim gibi bir değişiklik, ancak sınav sisteminin tamamen kaldırılmasıyla olur. Bu, öyle abartılacak türden bir değişiklik değil; olması gereken oldu, beklene ve arzulanan oldu. Bu değişiklik ansızın da olmadı, epeydir gündemdeydi, sadece resmileşti.
Adaylar, ÖSYM’nin sitesine girip, 3 Kasım 2013 tarihinde ÖSYM’nin uyguladığı açık uçlu soru deneme kitapçığını incelesinler. Orada örnek soru tipleri var, en azından fikir sahibi olurlar.
Kaldı ki, bu yıl sorulacak soruların, sitedeki sorular kadar ayrıntılı ve detaylı olacağını sanmıyorum; adaylar oradaki sorulara bakıp da, karamsarlığa veya umutsuzluğa kapılmasınlar.
Rahat olun, paniklemeyin, açık uçlu soru sayısı fazla olmayacak. Her testte 3 soru, açık uçlu soru tipinde olacak. Sizin için güzel bir güvence daha verildi, açık uçlu sorularda yanlışlar doğruları götürmeyecek.
Değer
YÖK, bildiğiniz gibi sınav sisteminde bazı değişikliklere gitti. İlk etapta akla şöyle bir soru gelebilir; bu uygulamalar bizim lehimize mi oldu, yoksa aleyhimize mi?
Olayı kar zarar hesabına dönüştürmeden incelemekte yarar var. Yapılanların tümü, aslında yükseköğretimin kalitesini yükseltmekten başka bir kaygı taşımıyor.
Bu değişiklikler, birden bire de olmadı; süreç içerisinde hep dillendirildi; sınavsız geçişten gelen meslek lisesi öğrencilerinin başarı düzeyinin çok düşük olduğu, üniversitelerin ve öğretim üyelerinin bu sorundan dertli olduğu, yıllardır dile getiriliyor. OBP ile sınavsız geçiş yapan öğrencilerin çok zorlandığı, akademik başarıyı aşağı çektiği hep söylendi, bu değişiklik için geç bile kalındı. Bence yerinde ve doğru bir uygulama…
Sınavsız geçişle ilgili çok ciddi bir sorun daha vardı: Sınavsız geçişte yerleştirme önceliği, yeni mezunlardaydı, yani sınavın uygulandığı yıl mezun olanlar, daha önce mezun olanlardan daha avantajlıydı, yerleştirme
Fen Bilimleri: Sorular orta zorlukta. Bilimsel bir hata yok, Nitelikli sorularla karşılaştık. Kazanımlar orantılı dağıtılmış. Deneye dayalı soruların sayısı oldukça fazlaydı. Laboratuvar çalışması yapan ve neden-sonuç ilişkisini kurabilen öğrenciler, bu testte başarılı olur. Grafik okuma becerisi yüksek olan adayların daha iyi sonuç alacağı bir sınavdı. Sorular kazanımlara uygun ve temel bilgileri sorguluyor.
T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük: Müfredata ve kazanımlara uygun sorularla karşılaştık. Hatalı soru gözümüze çarpmadı, genellikle orta zorlukta sorulara yer verilmiş.
Yabancı Dil: İngilizce soruları öğrencilerin anlayabileceği düzeyde açık ve net, hedeflenen konu ve kazanımları kapsıyor. Soruların tamamına yakını okuduğunu anlamaya yönelik, birkaç soruda kelime ve dil bilgisi sorularının, diyalogların ve cevap seçeneklerinin içine yerleştirilerek ölçülmeye çalışıldığı görüldü.
TEOG birinci dönem birinci gün sınavlarında Türkçe soruları beklenenden kolay geldi, ancak matematik sorularında öğrencilerin çelişkide kaldığı bazı sorular vardı; öğrenciler din sorularını oldukça kolay bulduklarını belirtti.
- Türkçe: Türkçe sınavında tüm soruların kazanımlara uygun olarak hazırlandığı görülüyor. Türkçe sorularının dil ve anlam bilgisi ağırlıklı olduğunu söyleyebiliriz. Sorular kolay, ancak metinler uzundu. Belki bu yüzden adaylar bir miktar zorlanmış, zaman sıkıntısı yaşamış olabilir. Anlam soruları, okuduğunu doğru yorumlayabilen öğrencilerin rahatlıkla çözebileceği nitelikteydi. Dil bilgisi soruları birkaç kazanımı bir arada birleştirmeyi gerektiriyor, ancak bu sorular da ve gerekli bilgiye sahip öğrencilerin rahatlıkla çözebileceği nitelikte sorulardı. Genel olarak kazanımlara uygun ve hiçbir hata içermeyen bir sınavla karşılaştık.
- Matematik: Geçtiğimiz yıllardaki sorulardan kolaydı. Ayırt edici sorular vardı, ancak düzenli çalışan ve kazanımları özümseyen adayların