1973’te 92 yaşında ölen İspanyol ressam Pablo Picasso’nun Vauvenargue Şatosu’nun sahanlığındaki mezarı geçen ay sınırlı sayıda ziyaretçiye açıldı
Güney Fransa’nın tipik bir dağ köyü, 1000 kadar nüfusun yaşadığı Vauvenargue’a doğru tırmanan minibüste yolculuk ederken bir yandan da hayal kuruyorum: Karşımda 15 yıl önce cenazesini İstanbul’a yolcu ettiğimiz Abidin Dino, uzattığım fotoğrafa gözünün ucuyla bakıyor, o her zamanki muzip ifadesiyle, “Şimdi beni kıskandırdın doğrusu. O şatonun içini ve Picasso’nun yattığı mezarı ben bile görmemiştim” diyordu hayalimde. Teyidi iyice abes kaçacağından Abidin Bey’in gerçekten de Picasso’nun mezarını görüp görmediğini Güzin Dino’ya sormadım tabii ki. Ama 1973’te 92 yaşında ölen İspanyol resim dehasının o tarihlerde çok yakın çevresinde bulunan birkaç kişi dışında, şu son günlere kadar bir devlet sırrı gibi korunan Vauvenargue Şatosu’nun sahanlığındaki mezarı gören olmadığı gayet iyi biliniyor. İlk gören
Paris’e ilk ayak basışım 1972 yılının mayıs ayının ilk günlerine rastlar. Aslında tam da Türkiye’de, celladın Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının boynuna ilmeği geçirdiği günlerdeydik. Ya bir gün önce ya da bir gün sonrası olmalı.
Doğrusu o ki, ben o tarihlerde kafamı devekuşu gibi kuma gömecek yer aradığımdan 6 Mayıs infazlarını, kelimesi kelimesine “Çocukları astılar” diye memleketten kötü haberi aktaran genç garsondan birkaç gün gecikmeyle öğrendim.
Kötü haber Paris’i gezmeme engel olmadı. Kendi çocukluk yıllarımda kurduğum hayallere uyacak olsam Paris’te ilk gideceğim yer Louvre Müzesi olurdu. Ama Paris’i Latin Mahallesi'nden başlayarak gezmeye koyuldum.
Sanki eğleniyorlardı
Buraları gezerek bir çeşit “devrimci hacı” olmayı özlemiş değildim. “Fransa başkentinin en hareketli yerleri oralarıdır” tavsiyesine uyup kendimi Saint Michel metro istasyonundan dışarı atmıştım. O yıllarda bizde Batı ülkelerindeki gençlik olayları pek önemsenmezdi. Önce Almanya’daki
Fransa’da adalet bakanlarının resmi adı “Adalet Bakanı ve Künyeler Muhafızı (Garde des Sceaux)” olarak geçer. Tüm resmi mühürler bu bakanlıkta muhafaza edilir.
Bir metnin altına vurulduğu zaman tüm devleti bağlayan Fransa Cumhuriyeti’nin künye ve mühürleri 10 aydır 12 çocuklu, Mağripli, göçmen, Müslüman, varoşlardan çıkma bir ailenin kızı, 43 yaşındaki Rachida Dati’ye teslim edilmiş durumda. Üstelik söz konusu 12 çocuktan ikisi uyuşturucu kaçakçılığından sabıkalı ve davaları da devam ediyor.
Adalet Bakanlığı binasının girişi Cartier, Chaumet, Alexander Reza, Van Cleef gibi ünlü mücevhercilerinin bulunduğu Vendome Meydanı’na bakıyor. Bakanlık, Muhammed El Fayed’in (Galler Prensesi Diana’nın son sevgilisi Dodi’nin babası) sahibi olduğu Ritz Oteli’nin de kapı komşusu. Öyle ki bakan Dati her gün giriş çıkışlarında milyoner yolcularını bekleyen limuzinler ya da Rolls-Royce’larla karşı karşıya artık.
Adalet Bakanlığı yürütme-yargı ilişkisinin karmaşıklığı