1990 civarında Amerika Birleşik Devletleri’nde doğan insanların kalın bağırsak kanserine yakalanma riskinin, yine ABD’de ve 1950 civarında doğan insanlara göre dört kat fazla olduğu tahmin edilmektedir. Diğer gelişmiş ülkelerde de benzer oranlar görülmektedir. Bu ülkelerde, kalın bağırsak kanserinin erken yaşlarda görülmesinin, obeziteye neden olan beslenme alışkanlıklarıyla ilgili olduğu düşünülmektedir.
50–75 yaş aralığındaki ortalama risk grubu için kalın bağırsak taraması çok önemlidir. Mevcut test sonuçlarına göre test olan kişilerin %60’ında kolon kanseri görülmüştür (50–64 yaş aralığında %57,9 oranında; 50–75 yaş aralığında ise %62,4 oranında). 45–49 yaş aralığındaki kişilerin test yaptırmasıyla bu oranın düşebileceği düşünülmektedir.
Kişinin durumuna göre, testlere 75 yaşından sonra da devam edilebilir. Ailesinde kalın bağırsak kanseri görülen kişiler, birinci veya ikinci dereceden akrabaları ve kalın bağırsak kanseri veya kolorektal polip görülen kişilerin 40 yaşından itibaren test
Dışkılama kontrolü, gaz tutma çoğumuzun erken çocukluk yıllarında ustalaştığımız bir durumdur. Kontrol sağlandıktan sonra bu süreçler hakkında çok az düşünüyoruz. Ta ki bir şeyler ters gidene kadar. Hastalık, travma veya yaşa bağlı değişiklikler, bu önemli vücut işlevini yönetme becerimizi bozabilir.
Gaz-dışkı kaçırma (fekal inkontinans), kontrolümüz dışında gelişen bir durum. Sıklıkla yaygın bir sorun olmasına rağmen, utanılan bir konu olduğu için, çoğunlukla doktora başvurmak yerine arkadaş gruplarında ya da pandemi günlerinde daha da popüler olan internetten araştırılarak birtakım önlemler ile sorunu çözmek tercih ediliyor. Tedavi edilmediği durumlarda ise bu sorun, sosyal izolasyon ile yaşam kalitesinde düşüşe, öz saygının azalmasına neden olmakta.
Peki gaz-gaita kaçırmaya neler neden olabiliyor?
Bilinen pek çok nedeni olmak ile birlikte bunları makat kaslarındaki hasarlanmalar (makat hastalıkları cerrahisi, doğumsal yaralanmalar), pelvik tabanın çökmesi sonucu özellikle de ileri yaşta ortaya çıkan makat
Birçok insan gün içerisinde yeterince sıvı almamaktadır. Bu da kabızlıktan kas ve eklem ağrılarına, hatta demansa kadar birçok hastalığa sebep olabilmektedir.
Bol su içmek, sağlığımız için önemlidir; ancak dikkat edilmesi gereken başka faktörler de vardır. İşlenmiş gıda tüketmek, ilerleyen yaş, alınan ilaçlar ve yeterince hareket etmemek; sıvı kaybına neden olabilir. Çözüm ise litrelerce su içmekten ibaret değildir.
Su Kaybının Neden Olduğu Hastalıklar
Birçoğumuz hafif su kaybı ile yaşamaktayız. Gündüz yorgunluğunda, zihin bulanıklığında, dudak çatlamasında, göz kuruluğunda, nefes kokusunda, baş ağrısında ve idrar yolu enfeksiyonlarında veya kabızlıkta su kaybının izlerini görmek mümkündür.
Sıvı kaybı; bağışıklık sistemi zayıflığı, eklem ve kas ağrısı, reflü, kalp rahatsızlıkları, insüline bağlı olmayan (tip 2) diyabet ve Alzheimer gibi daha önemli sorunlara da neden olabilmektedir.
Neden Su İçmeliyiz?
Su, vücudumuz için hayatî bir önem taşımaktadır. Vücudumuz için gerekli olan kimyasalları, besin
Kabızlık, İrritabl bağırsak sendromu gibi önceden var olan sindirim sistemi sorunlarından bağımsız olarak, günlük hayatında herkesin başına gelebilecek bir durum. Ama konu kabızlık ve bağırsak hareketleriniz olduğunda, neyin normal olduğunu nasıl anlarsınız? Kabızlık hakkında doğru bilinen yanlışları öğrenmek için okumaya devam edin.
“Her gün bağırsak hareketiniz olmuyorsa kabızlık probleminiz vardır.”
Normal sayıda bağırsak hareketini neyin oluşturduğuna dair kesin bir tanım yoktur. Konu bağırsak hareketleri olduğunda herkesin kendine özgü bir rutini vardır. Bazı insanlar günde iki kez tuvalete giderken diğerleri yalnızca haftada üç kez gidebilir. Ancak normal bağırsak alışkanlıklarınızda bariz bir değişiklik fark ederseniz kabızlık yaşıyor olabilirsiniz.
“Tam dışkılama yapamasanız da dışkılıyor olmanız gerçekten kabız olmadığınız anlamına gelir.”
Kabız olduğunuzda da bağırsak hareketiniz olabilir. Ancak, Ulusal Sağlık Enstitüleri'ne (NIH) göre dışkınız aynı görünmeyecektir. Dışkınız daha sert olacak ve çakıl taşlarına benzeyecektir. Dışkılamanız çok acı verici
Kalın bağırsağı etkileyen tüm bağırsak bölgesinde, bağırsağın sol tarafında ya da son kısmında meydana gelen hastalığa ülseratif kolit adı verilmektedir.
Ülseratif kolit (UC) hastaları yorgunluğu fiziksel, zihinsel veya ikisinin bir kombinasyonu olarak hissedebilir. Bahsettiğimiz yorgunluk durumu; sürekli hissedilen yorgunluk, enerji eksikliği, dinlendikten veya uykudan uyandıktan sonra geçmeyen kendini aşırı yorgunluk hissi olarak tanımlanabilir. Hastalığınızın ilerlemesiyle daha fazla hissedilen ve hastalığınız iyiye gittikçe gerileyen bu semptomun günlük hayatınızdaki etkileriyle başa çıkmak zor olabilir.
Yorgunluğa Ne Sebep Olur?
Crohn’s ve Colitis UK, ülseratif kolit hastalığında hissedilen yorgunluğu iltihaplanma, ağrı, beslenme yetersizlikleri, duygusal stres, ilaç tedavisi, uyku bozukluğu ve diğer nedenlere bağlar. Yorgunluk hissediyorsanız, inflamasyon belirteçlerinizin ve beslenme yetersizliklerinizin kontrolü için gerekli kan testlerini yaptırmalısınız.
Yorgunluk Sizi Nasıl Etkileyebilir?
Ülseratif kolitiniz yorgunluğa sebep oluyorsa; aynı zamanda fiziksel aktiviteleri
Tuvalete gittiğinizde; klozetinizde, dışkınızda veya tuvalet kağıdında az miktarda rengi fark etmeksizin kan görüyorsanız rektal kanama yaşıyorsunuz demektir. Rektal kanamanın birçok nedeni olabilir; Cleveland Clinic’e göre en yaygın nedeni hemoroiddir.
Çok kan kaybediyorsanız, sebebi küçük rahatsızlıklar bile olsa doktora başvurmanız tavsiye edilir.
Rektal Kanamanız Olduğunu Nasıl Anlarsınız?
Rektal kanamanın en belirgin semptomu tuvalet kağıdında veya klozet içinde gözlemlediğiniz kırmızı renkli dışkıdır. Kırmızının tonları farklı rahatsızlıkları işaret eder:
•Parlak kırmızı: Kolon veya rektum gibi alt gastrointestinal kanalda kanamayı;
•Koyu kırmızı: ince bağırsakta veya kolonun baş kısımlarındaki kanamayı;
•Siyah: midedeki veya ince bağırsağın üst kısmındaki kanamayı işaret eder.
Hasta, rektal kanamanın yanında bilinç bulanıklığı, baş dönmesi, rektal ağrı, karın ağrısı veya kramp gibi ek semptomlar gösterebilir.
Anal fissürler, anüsün etrafındaki deride oluşabilen küçük yırtıklardır. Genelde kaşıntıya, kanamaya ve çoğu hemoroid türünden daha fazla ağrıya sebep olurlar. Bu belirtileri gösterdiğinizde doktorunuza başvurup doğru teşhisi koydurarak içinizi rahatlatabilirsiniz.
Risk Faktörleri ve Riski Azaltmak İçin Yapabilecekleriniz
Anal fissürler herkesin başına gelebilir ancak oluşma riskini artıran faktörler vardır. Bu faktörlerden en önemlisi kabızlıktır. Sert dışkılamak vücudunuzu zorlayarak anüsünüzde çatlaklar oluşmasına sebep olabilir.
Kabızlığın zıttı olarak düşünülmesine rağmen ishal de anal fissürler için bir risk faktörüdür; çünkü bağırsak alışkanlıklarınızda sisteminiz üzerinde strese sebep olan bir değişiklik olması anal fissür riskinizi artırır. Aynı şekilde hastaların seyahat sonrası anal fissür şikayetiyle doktora başvurması da beslenme alışkanlıklarında meydana gelen bir değişimin vücut sisteminizi strese sokmasından kaynaklıdır.
Ancak endişelenmeyin! Anal fissür olma riskinizi
Günümüzde kolon kanseri ABD’de kansere bağlı ölümlerin başında geliyor ve bu durum genç Amerikalıları giderek daha fazla etkiliyor. Araştırmacılara göre gelişmiş tarama ve tedavi önlemleri sayesinde kolon ve rektum kanseri kaynaklı ölüm oranları bir süredir azalma gösterirken gençler arasında ölüm oranları artıyor.
Johns Hopkins Medicine’de onkoloji doçenti Dr. Nilofer Azad, “30-40’lı yaşlarında kolorektal kansere yakalanan daha fazla insan görüyoruz; çünkü genellikle kanser olduğu düşünülmeyen belirtiler gösteriyorlar” dedi. Ayrıca, günümüzde teşhis edilen kolorektal kanserin yaklaşık %30’unun 55 yaşının altındaki kişilerde görüldüğünü belirtti. “Bağırsak hareketlerinde değişiklik, rektal kanama, dışkıda kan ve karın ağrısı; kolorektal kanserin başlıca belirtilerindendir.”
Marvel Evreninde dünya çapında bir etki yaratan Chadwick Boseman’a, 2016 yılında 3.evre kolon kanseri teşhisi konmuştu. Çoğumuzun Kara Panter olarak tanıdığı Boseman, 28