Selamlar Sevgili Okuyucularım,
Bu hafta sizlere, birçok kişinin yaşadığı "horlama" peobleminden bahsetmek istiyorum.
Hepimiz Bazı Geceler Horlayabiliriz
Hepimiz bazı geceler horlayabiliriz ancak haftanın 7 gecesinin 5'inde horluyorsak ve bu durum sürekli bir hal aldıysa horlama bizim için bir problem olmuş demektir. Bazı kişiler devamlı olarak horlarken, kimilerinde ise bu durum hiç yaşanmayabilir. Gençlik dönemlerinde bu problemle hiç karşılaşmayan kişiler de, ileri yaşlarda horlamaya başlayabilirler.
Horlamanın Nedenleri Nelerdir?
1-) Genetik Yapı: Horlamanın en büyük etkenlerinden biri genetik yapıdır. Genetik olarak bize geçen; çene, geniz, boğaz, boyun ve dil kökü yapılarımızın şekli önemlidir. Bazı kişilerde bu bölgeler doğuştan dar olduğundan, horlamaya yatkınlık zaten mevcuttur.
2-) Kilo Alımı: Horlamayı artıran bir diğer önemli sebep “kilo alımıdır”. Kişiler kilo aldıklarında boyun ve boğaz geçişindeki yapılarda, dilde ve dil kökünde hacim artışı olur. Ayrıca bu bölgelerdeki kasların, gerici etkilerinin kuvveti de azalır. Bu yapılar nefes alma sırasında içeriye doğru kolaylıkla çökerler ve horlamaya neden olurlar.
Merhabalar Sevgili Okuyucularım,
Sonbahar mevsimi, güzelliklerin yanında bazı problemleri de beraberinde getirebilmektedir. Bu dönemde hava sıcaklıklarında yaz mevsimine oranla düşüş yaşanması, salgın yapan virüs enfeksiyonları nedeniyle solunum sistemi alerjilerinin yaşanmasına sebep olabilmektedir.
Peki bu mevsimde yaşanma riski olan alerjilerin belirtileri ve korunmanın yolları nelerdir? Alerjilerin tedavisi mümkün müdür?
İşte bu soruların yanıtlarını sizler için bu köşe yazımda ele almak istedim.
Alerjinin Mevsimi Sonbahar
İçinde bulunduğumuz mevsim olan sonbahar, alerjik sorunların en sık yaşandığı mevsimlerin başında gelmektedir. Bu süreçte hızla yayılan virüsler, grip veya solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olurken, sonbaharda nemli havanın da etkisiyle alerjik sorunlar daha fazla yaşanabiliyor. Küf mantarı, polen ve ev tozu akarı gibi alerjenlere maruz kalma da riski artırıyor.
Soğuk Algınlığı ile Karıştırmayın!
Alerjik duyarlılığı olan kişilerde kendini, hapşırık, burun akıntısı, burun kaşıntısı, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı öksürük, göğüste hırıltı, nefes darlığı, boğaz, kulak ve damakta kaşıntı hissi, gözlerde kızarıklık ve sulanma, kronik yorgunlu
Sıcak bir yaz gününden hepinize selamlar,
Yaz aylarında yükselen sıcaklıklarla birlikte su ile temasımız da artıyor. Serinlemek için ise denizler ve havuzlar sıklıkla tercih edilen alanlar oluyor.
Yaz aylarında girilen deniz ve havuzlardaki suların burun, kulak ve boğazımıza kaçması, sağlık yönünden bir zararlı mıdır? sorusunu da beraberinde getiriyor.
Genellikle su, kulak bölgesi için bir sağlık sorunu oluşturmaz. Ancak kulağa kaçan su, kulak bölgesinin iç kısmına temas ederse kulak yapısındaki özellikleri değiştirebilir, iç kısımlarda bulunan mikropların yapısını değiştirerek dış kulak iltihabına yol açabilir.
Kulak Zarında Delik Olanlar Buraya Dikkat!
Daha önceden kulak zarında delik olduğu tespit edilen bireyler daha dikkatli olmalıdır.
Kulak zarı delik olan bireylerin, denize ya da havuza girdiklerinde kulaklarına su kaçırmamaları gerekir çünkü kulağa su kaçması enfeksiyon meydana getirir ve kulak akıntılarına neden olabilir.
Eğer denize ya da havuza girmeyi düşünüyorsanız ve kulak bölgenizde herhangi bir ağrı oluştuysa çok daha dikkatli olmalı ve kulağınıza su kaçırmamalısınız. Havuza ya da denize girmeden önce kulak bölgenizde bir ağrı hissediyorsanız, KBB
Çocuk sahibi olmuş her kadının bildiği gibi, “lohusalık dönemi” mutluluk veren fakat aynı zamanda da anneyi çok fazla yıpratan bir dönemdir. Lohusalık dönemindeki anneler zor bir dönemden geçtikleri için psikolojik ve bedensel olarak yıpranabiliyorlar. “Lohusalık döneminde, estetik ameliyat ve uygulama yapılır mı?” sorusu anneler tarafından sıkça merak edilen konuların başında gelmektedir.
Kadınlarda hamilelik döneminde meydana gelen, hormonal ve bedensel değişimler, lohusalık döneminde gerilemektedir. Emzirme dönemindeki annelerde, bu işlevin sürdürülebilmesi için yeni hormonal değişimler meydana gelir. Hem hormonel değişimler hem de hayatlarına yeni bir bireyin katılması, annelerde pek çok psikolojik değişiklikleri de beraberinde getirir.
Duygusal ve Bedensel Değişimlerin Yatışması Beklenmeli
Yeni bir bebeğe sahip olmanın mutluluğu yanında onun getirdiği sorumluluk, gösterilmesi gereken yoğun ilginin yarattığı yorgunluk, bedensel ve psikolojik olarak anneleri zorlar. Bu dönemde anneler, iyi hissetmek için bazı estetik müdahalelere ihtiyaç duyulabilir. Ancak estetik müdahale için duygusal ve bedensel değişimlerin yatışmasının beklenmesi daha uygun olacaktır.
Lohusalık
Hepinize Merhabalar Sevgili Okurlar,
Sizlerin de bildiği gibi günümüzde kişiler, çeşitli yaş grupları ve cinsiyet fark etmeksizin yaygınlaşan estetik cerrahiye başvurmaktadır. Estetik cerrahinin bu kadar fazla tercih edilmesinin en önemli nedeni ise; güzellik algısının daha fazla arzulanır hale gelmesidir.
Tabii ki profesyonel ellerde yapılan estetik cerrahi, bireylerin yaşamlarına pozitif dokunuşlar yapabilmektedir.
Estetik cerrahinin tarihine bakacak olursak;
Başlangıcının 19. yüzyıla kadar uzandığını söyleyebiliriz.
Estetik cerrahi, ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde ‘kozmetik cerrahi’ adıyla anılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nin diğer ülkelere kıyasla modern refah anlayışına biraz daha hızlı geçmesi, halkının estetik cerrahi ile daha erken tanışmasını sağlamıştır. Estetik cerrahinin Türkiye’deki gelişimine baktığımız zaman ise, 1960’lı yılları işaret edebiliriz. Dünyadaki gelişmeler ışığında tıbbi teknolojilerin de ilerlemesiyle birlikte acısız ve enfeksiyonsuz müdahalelerin mümkün olması, cerrahinin tercih edilmesini yaygınlaştırmıştır.
Estetik Cerrahiye İlgi Artıyor
Bakımlı ve genç görünme isteği tüm dünyada artarak devam etmektedir. Teknoloji
Türkiye; sağlık alanında uzman doktorları, yüksek standartlara sahip hastaneleri, güvenli tedavi alternatifleri sayesinde sağlık sıralamasında dünyada ilk 10’da yer alıyor. Bununla beraber, başarılı estetik ameliyatlar ile adını dünyaya duyuran Türkiye’ye, yurt dışından hasta akışı da her geçen gün artıyor.
Başarılı Örnekler Turistleri Türkiye’ye Çekiyor
Türkiye, son 15 yılda estetik cerrahi alanında çok büyük gelişmeler kaydetti ve kaydetmeye de devam ediyor. Estetik turizmi alanında da bu gelişmelere bağlı olarak talep artışı yaşanıyor. Türkiye’de uygulama yaptırıp ülkesine dönen kişiler, diğer insanlar için başarılı örnekler teşkil ediyor. Bu durum, Türkiye’ye estetik için gelen hasta sayısının katlanarak artmasına olanak sağlıyor.
Hastalar Memnun Ayrılıyorlar
Çok uzun süredir yüzlerce hastaya çene, dudak, kulak ve en önemlisi burun gibi çeşitli estetik ameliyatları yapan bir cerrah olarak şunu söyleyebilirim ki; Türk meslektaşlarım dünyada adından başarıları ile söz ettiriyor ve estetik konusunda oldukça yetkinler. Özellikle burun estetiği ameliyatlarında yurt dışından gelen hastalar, ülkemizden çok memnun ayrılıyorlar. Bu alanda hekimlerin başarısının ve hastanelerin
Herkese Merhabalar,
Sizlere bugün "Yaz Mevsiminde Gerçekleştirilen Burun Ameliyatları"ndan bahsetmek istiyorum.
Korkuların Nedeni Eskiye Dayanıyor
Toplumda burun estetiği ameliyatlarının yaz mevsiminde yapılmasının sakıncalı olduğuyla ilgili genel bir algı hakim. Bunun nedeni, geçmişte yapılan ameliyatlarda kullanılan malzemeler. Evet geçmiş dönemlerde kullanılan eski, klasik model bandajlar ve burun üzerindeki alçı, yaz mevsimlerinde terlemeyle birlikte hastaya rahatsızlık hissi veriyordu.
Bunun yanında eskiden klima kullanımı bu kadar yaygın da değildi. İşte bu nedenler insanların ameliyat olma zamanlarını, yaz mevsiminden yana kullanmamalarına neden oluyordu.
Fakat artık şartlar çok değişti. Şu anda kullanılan bandajlar rahat nefes alabilen ve mevsim koşullarından etkilenmeyen modern malzemelerdir. Bunun yanında artık hemen her yerde, insanların vakit geçirdikleri alanlarda klimalar bulunmaktadır. Bu nedenle yaz mevsiminde burun ameliyatı olmak sakıncalı değildir.
Merhabalar Sevgili Okurlarım,
Sizlere bugün ‘burun konkaları’ndan bahsetmek istiyorum.
Burun, vücudumuzun hava trafiğini sağlayan organıdır. Havayı filtre eder, tozlardan korur, solunan havayı nemlendirir. Burun içinde konka adı verilen, solunan havayı akciğere yönlendiren ve içleri damar ağıyla kaplı olan etler bulunmaktadır. Halk arasında burun eti olarak bilinen konkalar, kaliteli nefes alabilmemizi sağlar.
Konkaların Birçok Görevi Var
Burun etlerinin büyümesinin, akciğere giden temiz havanın kalitesinin düşmesine neden olabilir. Çok fazla görevi bulunan burun etleri, aynı zamanda nefes döngüsünü de sağlayarak akciğerlere temiz havanın gitmesine yardımcı olur. Halk arasında burun eti olarak bilinen konkaların içleri, kan damarı ağı ile kaplıdır. Bulunan ortamın sıcaklığına göre etler şişerler ya da küçülürler. Soğuk havalarda kan damarlarının içi kanla dolar ve solunan soğuk havayı ısıtır. Burun etlerinin şişmesi, kaliteli nefes döngüsünü olumsuz etkiler ve tedavi edilmesi gerekir.
Burun Etleri Neden Şişer?
Burun etleri, burnun sağ ve sol olmak üzere her iki tarafında genel olarak 3’er adet bulunmaktadır. Burun içerisindeki konumlarına göre üst konka, orta konka ve alt konka olarak