“Askerlik nedir?” sorusu, “Vatan borcudur” şeklinde yanıtlanır. İçeriğine bakıldığında, bu cevap haksız değildir. Çünkü askerlik, koşulları uygun olanlar için bir “borçtur”. Bu tür benzetmeler, borcun iyi koşullarda ödenmesini sağlamaya yönelik motivasyondur.
Askerlik, aslında bir vergidir. Günümüzde vergi denildiğinde “parasal” yollarla yapılan ödemeler akla geliyor. Oysa para ekonomisinin yeterince yaygınlaşmadığı dönemlerde vergiler “mal olarak” da ödenebiliyordu. Geçmişte vergilerin “bedeni olarak” da ödendiği biliniyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarında uygulanan “yol vergisi” bunun en tipik örneği. İşte, askerlik de belirli yaşa gelmiş ve herhangi bir engeli olmayan erkeklerin hizmet ifası şeklinde ödedikleri bir vergi.
Ne olmalı?
Bu kadar laftan sonra sıra, bedelli askerlik konusunda ne düşündüğümüzü söylemeye geldi. İşte tam burada, konuya ilişkin yaklaşımlarda dikkate alınması gereken bazı noktalara değinilmesi gerekiyor.
Hizmet olarak ödenen bir yükümlülüğün parasal olarak da ödenmesi mümkündür. Ancak, bu konunun belirli dönemlerde geçici olarak gündeme getirilmesi doğru değil.
İkinci olarak, bedelli askerliğin toplumdaki algısı değiştirilmeden bu yola gidilmesi sakıncalı. Böylesi bir aceleci yaklaşım; zengin-fakir şeklindeki ayrışmayı körükler.
Üçüncü olarak, bedelli askerlik uygulaması devlet açısından iyi bir “gelir” potansiyeline sahip. Ayrıca, politik olarak oy potansiyeli olduğu da rivayet ediliyor. Oy konusunu bilemeyiz ama böyle bir konunun salt gelir potansiyeli yönüyle gündeme gelmesini doğru bulmuyoruz.
Dördüncü olarak, bu konunun kalıcı olarak çözümlenmesini sağlamak ve her seferinde temcit pilavı muamelesi görmesini engellemek için profesyonel ordu konusunda çalışma yapılması gerektiği açık.
Ancak, bu konu tek başına siyasetçilerin günlük kaygılarına dayalı olarak değerlendirilmeyecek kadar önemli. Böylesi nazik bir konu; ordunun ihtiyaçları, öncelikleri ve görüşleri mutlaka dikkate alınarak ve aceleye getirmeden, iktidarı ve muhalefetiyle ortak paydada buluşulduğunda kalıcı olarak çözüme bağlanabilir.
Parası olmayanlar
Profesyonel ordu konusunda somut adımlar atıldığında, bedelli askerlik uygulamasından yararlananların yapmış oldukları ödemeler, ordunun finansmanında kullanılabilir. Bu noktada akla parası olmayanların ne olacağı sorusu gelebilir.
Ödeme gücü olmayanlardan dileyenler askerlik yapabilecekleri gibi askerlik yapmak istemeyenler için belli süre kamu hizmetlerinde çalıştırılma modeli düşünülebilir. Örneğin, atama bekleyen öğretmenler temel eğitimin ardından askerliklerini, öğretmenlik mesleğini ifa ederek yapabilirler. Bu modelde herkes uzmanlık alanıyla ilgili ihtiyaç duyulan alanlarda çalıştırılarak bir taşla iki kuş vurulabilir. Bedelli askerlik, belli aralıklarla gündeme getirilen tekrarlanan geçici bir uygulama olmamalı. Bunun yerine parası olmayanların da bir biçimde kapsama alınabileceği etkin ve akılcı bir model benimsenmelidir.
Uzlaşmada düzenleme ihtiyacı
Vergi incelemesine tabi tutulan ve/veya cezaya muhatap olan mükelleflerin başvurabileceği yollardan biri de uzlaşma. Uzlaşmanın amacı, mükellef ile idare arasındaki uyuşmazlığın bir an önce giderilmesi ve böylece uzlaşılan paranın kısa süre içinde devlete aktarılmasıdır. Uzlaşma, aynı zamanda devleti ve mükellefleri uzun yargılama sürecinden kurtarır.
Uzlaşmada taraflar serbestçe görüşür, pazarlık ederler. Sonuçta vergi ve/veya cezada bir indirim önerilir. İndirim için herhangi bir yasal sınırlama yoktur. Yapılan işlemin hukuka uygunluğu da dikkate alınarak, yapılabilecek indirim değişken olabilmektedir.
Son zamanlarda uzlaşmada “adı konulmamış” bir şablon uygulandığına tanık oluyoruz. Şablona göre, vergide hiç indirim yapılmamakta, cezanın ise yüzde 80’i silinmekte.
İdare böyle bir şablona karar verdiyse bunu yasal bir temele oturtmak gerekiyor. Böylece, hem komisyon üyeleri, hem de mükellef zaman kaybı yaşamaz.
GÜNÜN SÖZÜ
“Yalancının cezası, kimsenin kendisine inanmayışı değil; kendisinin kimseye inanmayışıdır.” (B. Shaw)