Toplumlarda eğitimden ekonomiye, sağlıktan gelir dağılımlarına kadar çok farklı alanlarda yaşanan eşitsizliklerin nasıl oluştuğu, altında yatan dinamiklerin neler olduğu sürekli tartışma konusu olmuştur. Bu bağlamda, toplumsal eşitsizliklerin nasıl gerçekleştiğini anlamaya önemli katkı sağlayan yaklaşımların başında ünlü sosyolog Robert Merton (1968) tarafından Matta İncilindeki ‘Kimde varsa, ona daha çok verilecek ve o bolluk içinde olacaktır. Ancak kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacaktır’ ayetinden yola çıkarak geliştirilmiş olan Matta etkisi gelmektedir.
Matta etkisi, başlangıç noktasındaki çok küçük farkların önlem alınmadığında zamanla nasıl büyüdüğünü, avantajın nasıl avantaja yol açtığını, biriktiğini ve nihayetinde eşitsizlikleri artırdığını açıklamaktadır. Yaşamın farklı alanlarında, başlangıçta var olan avantajlar zamanla daha fazla avantaja yol açmakta, dolayısıyla başlangıçta daha fazla ve daha aza sahip olanlar arasındaki farklar zamanla büyümektedir. Bu durum eşitsizliklerin derinleşmesine ve önlem alınmadığında giderek kronik hale gelmesine yol açmaktadır.
Matta etkisi çok farklı alanlarda bu bağlamda dinamikleri anlamada yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Örneğin, Daniel Rigney (2010) “The Matthew Effect: How Advantage Begets Further Advantage” başlıklı kitabında Matta etkisinin dinamiklerini eğitim, bilim, ekonomi ve politika gibi farklı alanlardaki yansımalarına dayalı olarak ele almaktadır. Rigney, Matta etkisini açıklarken herkesin başarma fırsatına sahip olması ile başarmak için eşit fırsata sahip olmasının çok farklı şeyler olduğunun altını çizmektedir (Sh.7). Aslında bu ayrım oldukça önemlidir. Çünkü erişmek yani oyunda olmak başarma fırsatına sahip olmak demektir, ancak oyunda olan herkesin eşit kazanma şansına sahip oldukları anlamına gelmemektedir.
Rigney’in Matta etkisinde vurguladığı bir diğer önemli nokta ise Matta etkisinin yol açtığı eğilimin tersine olan akışın son derece küçük ölçekli olmasıdır. Yani, yoksulun daha varlıklı olması veya zenginin yoksul olması mümkündür, ancak bu dönüşümün gerçekleşme olasılığı zenginin daha zengin ve yoksulun daha yoksul olma olasılığına kıyasla son derece düşüktür (Sh.8).
Matta etkisinin en önemli mekanizması, pozitif geri besleme çevrimleri aracılığıyla birikimsel avantaja yol açmasıdır. Bir başka deyişle ‘kendi kendini güçlendiren çevrimler’ ile avantaj daha fazla avantaja yol açmakta; elinde fazla olan ile daha az olan arasındaki fark da sürekli artmaktadır (Sh.22- 23). Bu nedenle Rigney, dile yerleşmiş deyişlerin aslında Matta etkisine referans verdiğini göstermek üzere çok sayıda özdeyişe atıfta bulunmaktadır: Para parayı çeker (‘It takes Money to make money’), büyük balık küçük balığı yer (‘The big fish eat the little fish’), başarı başarıyı getirir (‘Success breeds success’), önce büyük köpekler yer (‘Big dogs eat first’) ve kazanılması en zor olan birinci milyondur (‘The first million is the hardest’). Bu özdeyişlerin hepsi, pozitif geri besleme çevriminin başlangıçtaki avantajı güçlendirdiğine işaret etmektedir.
Örneğin, Zuckerman’ın 1970’li yıllarda yaptığı çalışmasında gösterdiği gibi Nobel ödülü kazanan bilim insanlarının yarısından fazlası, daha önce Nobel ödülü almış bilim insanları ile çalışmışlardır. Diğer taraftan tanınmış bilim insanlarının aynı nitelikte yayınlar yapan daha az tanınmış bilim insanlarına göre daha çok atıf aldıkları bilinmektedir. Yeni bir çalışmada tanınmış bilim insanları ile daha önce ortak yayın yapmış bilim insanlarının sadece ortak yayınlarının değil, diğer yayınlarının da atıf sayılarında anlamlı bir artış olduğu gösterilmiştir.
Mutlak ve Bağıl Etki
Matta etkisi, gerçekleştiği alana göre bağıl veya mutlak özelliğe sahip olabilir. Mutlak Matta etkisi, Rigney’in ifade ettiği gibi sıfır toplamlı oyuna benzemekte, oyundaki bir oyuncunun kazancı, diğerinin zararına karşılık gelmektedir. Dolayısıyla, bu etkinin gerçekleştiği alanda birisinin avantajını artırması, diğerlerinin dezavantajlarının artması anlamına gelmektedir. Örneğin, Rigney, ekonomi alanında Matta etkisinin giderek çok daha kritik bir düzeye ulaştığını ve kazananın her şeyi aldığı bir yapıya yol açtığına vurguda bulunmaktadır. Böylece, performanstaki çok küçük farklılıklar ödülde orantısız büyük farklara yol açabilmektedir (Sh.42).
Bağıl Matta etkisinde ise, açık bir sistem söz konusu olup kaynaklar büyümekte, dolayısıyla pozitif toplamlı bir oyun oynanmakta, kazançlarda farklılıklar olsa da herkes kazanabilmektedir. Dolayısıyla bağıl etkide bir oyuncunun kazancı her zaman diğer(ler)inin kaybı ile ilişkili olmak zorunda değildir. Ancak burada da bazı oyuncuların kazancı tekelleştirmeye teşebbüs etme riski söz konusudur (Sh.12). İster mutlak ister bağıl olsun, Matta etkisini üreten sosyal mekanizmalar çoğu kez örtüktür ve herhangi bir sosyal olaydaki katılımcıların çoğu tarafından bilinmemektedir.
Matta Etkisine Müdahale İmkânı
Matta etkisinin kendini güçlendiren çevrimi hem avantaj hem de dezavantaj bağlamında her alanı etkilemektedir. Toplumda hiçbir alan birbirinden bağımsız, yalıtılmış değildir. Her bir alan diğer alanı da etkilemektedir. Bir başka deyişle bir alandaki avantaj o alanda daha fazla avantaja yol açarken diğer alanlarda da avantaj sağlayabilmektedir. Örneğin, okul öncesi eğitime erişen bireylerin yaşamlarında eğitimde ve istihdamda kalma süreleri bu imkândan yoksun bireylere göre daha uzun olmakta, suç ve madde bağımlılıklarına bulaşma olasılıkları da daha düşük gerçekleşmekte ve daha sağlıklı yaşam sürmektedir. Sonuç olarak Matta etkisi sadece bir alandaki kendi kendini güçlendiren çevrimleri devreye sokmamakta, ayrıca diğer alanlarda eşitsizlikleri destekleyen çevrimlerin çalışmasını da tetiklemektedir. Böylece, bir alandaki avantaj veya dezavantaj domino etkisi gibi diğer alanları da etkilemektedir.
Bu nedenle toplumun bir bütün olarak kalkınmasında, yani toplumun bir kesiminin diğerine rağmen kalkınmamasında Matta etkisinin sosyal politikalarla hafifletilmesi kritik öneme sahiptir. Matta etkisinin yaygınlığı aslında toplumsal süreçlerde normal akışın eşitsizlikleri artıracak şekilde gerçekleştiğini ima ederken eşitsizlikleri azaltmak için bu akışa müdahale edecek kamu politikalarının da oldukça kritik olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi alanlardaki kamu politikaları aracılığıyla Matta etkisini hafifletmeye çalışmak bu etkinin tüm alanlara sirayet eden zincirleme ve yıkıcı etkisini azaltmada yardımcı olacaktır.