Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD’de Bayer’in 2016 yılında satın aldığı Monsanto’ya karşı açılan davalarda, Roundup tarım ilacının etken maddeleri arasındaki glisofatın lenf kanserine neden olduğu iddia edilmekte.

Öyle ki, açılan 13.400 dava dikkate alındığında, nerdeyse bütün lenf kanseri hastaları, hastalıklarının tek sebebinin Roundup tarım ilacı olduğuna inanıyorlar. Dayanakları da Dünya Sağlık Örgütü Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı’nın 2015 yılında, ayrık otu tarım ilacını insanlar için “muhtemelen kanserojen” olarak sınıflandırması. Bayer bundan tam bir yıl sonra Monsanto’yu 66 milyar dolara satın aldı.

Haberin Devamı

Monsanto’ya itham edilen suçlardan birisi de, ‘glisofat’ın kanserojen olduğunu bilmesine rağmen, ürünün üzerine uyarıcı bir açıklama yazmamış olması. 3 tane pilot tazminat davası, 10 tane hakim olmayan üyeden oluşan jürilerin verdiği kararlarla, Monsanto aleyhine sonuçlandı. Şimdi istinafta meslekten hakimler davayı inceleyecek.

Tehlike sorumlusu

Türkiye’de de Bayer’e karşı bir tazminat davası açılması mümkündür. Bizde tarım ilaç şirketlerinin sorumluluğunu doğrudan düzenleyen bir yasa yok. Tarım ilaçları ile ilgili temel düzenleme, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan 27.12.1958 tarihli Zirai Mücadele İlaç ve Aletleri Hakkında Nizamname. Onda da sorumlulukla ilgili bir kurala rastlanmıyor.

Tarım ilacı üreticisi, ürettiği ilaçlardaki etken maddelerin, bilhassa insan ve bitki sağlığı açısından tehlike taşımamasından sorumludur. Bu sebeple akla öncelikle Bayer’in TBK md 71’ye göre tehlike sorumluluğu gelmektedir. Çünkü tarım ilacı üretimi, sık olmasa da zaman zaman ağır olumsuz sonuçlar doğurabilen bir faaliyet olarak, önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmedir.

Ayıplı ürün sayılır

Dolayısıyla önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletme olarak Bayer’in piyasaya sunduğu Roundup ilacıyla teması olduğu için lenf kanseri olanlar, zarar gören sıfatı ile uğradıkları zararlarının uygun bir bedelle denkleştirilmesi amacıyla tazminat davası açabilirler.

İçinde kanserojen bir etken madde olan tarım ilacı aslında ayıplı bir ürün de olacağından, Roundup ilacındaki glisofat sebebiyle lenf kanseri olanlar, ayıba karşı sorumluluk hükümlerine de başvurabilirler. Ancak bunun için doğrudan Roundup ilacını tüketici sıfatı ile kullanmış olması gerekir. Kimdir bunlar? Glisofatlı tarım ilacını alıp tarlalarında kullanan çiftçilerdir.

Haberin Devamı

Mısır gevreğine glisofat geçti mi?

 

Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiile ilişkin hükümlerine de dayanmak mümkündür.

Çünkü bir tüketici olarak, Roundup ilacının kullanıldığı bir tarlada yetişen, örneğin mısır gevreğini tüketen tüketici ile Monsanto firması arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından, mısır gevreğine geçen glisofat nedeniyle kanser olan kişi, Monsanto’nun haksız fiiline maruz kalmış demektir.

Bir tarım ilacı üreticisine karşı tazminat davasının başarılı olabilmesi için, iddia edildiği gibi Roundup adlı tarım ilacının lenf bezi kanserine sebep olduğunun ispatlanması gerekir. Yani lenf bezi kanseri ile Roundup adlı ilaç arasında bir nedensellik ilişkisi bulunmalı ve kanıtlanmalı.

Haberin Devamı

Maksimum limitler

Bu da oldukça zordur, çünkü kanser hastası olan kişinin öncelikle Ruondup tarım ilacı kullanılan yerlerde yetiştirilmiş sebze meyve yediğini kanıtlaması gerekecektir. Amerika’da bazı davalar, kahvaltıda sürekli mısır gevreği tüketmiş olan lenf kanser hastaları tarafından açıldı. Onların tükettiği mısır gevreğinde glifosata rastlandı.

Tam da burada Türk Gıda Kodeksi Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Yönetmeliği’ne de değinmekte yarar var. Gerçi bu yönetmelik bitkisel ve hayvansal orijinli gıdalarda pestisit kalıntılarının maksimum limitlerini düzenliyor. Doğrudan bir tarım ilacındaki pestisit limitini düzenlemiyor.

Ancak kanaatimce pestisitin bir türü olan glisofatlı ot ilacı Roundup’ın kullanıldığı yerlerdeki üretilen bitkilerde bulunan glisofat kalıntısı, yönetmelikteki limitlerin altındaysa, olası bir tazminat davasının hukuki pek bir şansı olmaz. TBK md 71/3’teki “önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin bu tür faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile verdiği zarardan sorumludur”, hükmü dahi uygulanmaz.

Bahsettiğimiz bu tazminat davalarını elbette lenf kanserinden ölenlerin mirasçılarının da açma hakları olduğunu vurgulamak gerekir. Hatta onlar, destekten yoksun kalma tazminatı dahi isteyebilirler.