Bir limitet şirket ortağı iseniz, şirketin kamu borcu olup olmadığını mutlaka soruşturun. İhsan Amca’nın komşusunun banka hesabına 720 bin TL ihtiyati e-haciz gelmiş. Bakın neden...
İhsan Amca aradı ve bir komşusunun meselesini anlattı. Komşusunun eniştesi bundan 10 yıl kadar önce bir limitet şirket kurup tekstil işine girmek istemiş. Eniştesi demiş ki, “Seni de şirkete yüzde 20 ortak edeyim, sermaye koymana bile gerek yok.”
İhsan Amca’nın komşusu da, “Bana ne zararı olacak, hem hiç sermaye koymayacağım, hem de kâğıt üstünde de olsa bir limitet şirketin yüzde 20 ortağı olacağım” diye düşünüp sevinmiş.
Şirket kurulduktan sonra ara sıra eniştesine soruyormuş, “İşler nasıl, şirket kâr ediyor mu” diye. Eniştesi de “İşler çok iyi, hem ihracaat yapıyoruz, hem ithalat yapıyoruz, biraz bekle sana da kâr payı vereceğim” dermiş. Eniştesi arabaların modelini yeniledikçe de umutla dağıtılacak kâr payını beklemiş. Yıllar yılları kovalamış, ne kâr dağıtılmış, ne de bir şey.
Sıfıra sıfır...
Geçen sene eniştesi, “Şirkete müşteri çıktı, satacağım, ama sen de yüzde 20 ortak göründüğün için noterde senin de yüzde 20 hisseni satman gerek” demiş. Hep beraber notere gitmişler. Enişte yüzde 20 payının satış sözleşmesini imzalamış. Ama satış karşılığı bir para vermemişler, o da istememiş. “Sıfıra sıfır, elde var sıfır” misali “Zaten yüzde 20 sermaye koymadım ki, karşılık alayım” diye düşünmüş.
Geçen hafta bankadan para çekmek istediğinde şok olmuş. Vergi dairesi banka hesabına ihtiyati e-haciz uygulamış, hesap blokeli, beş kuruş para çekemiyor... İhsan Amca’nın komşusunun bilgilerini alıp, vergi dairesi ile görüştüm. Tabii ki kötü bir sürpriz. Sebebi, bir şirkete ortak olurken, bir şirket kurarken hukuken ne sonuçları olacağının iyice araştırılmaması.
Normalde her şirket kendi vergi borcundan kendisi sorumludur. Şirketlerin vergi borçlarından ortakları sorumlu olmaz.
Siz siz olun...
Hem niye olsunlar ki? Bir şirkette yüzde 20 paya sahiptir, şirket yönetiminde hiçbir söz hakkı yoktur. Şirketi yöneten, istediğini yapan çoğunluğa sahip ortaklardır. Olsa olsa, şirketin vergi borçlarından da şirketi yöneten ortakları sorumlu olur, diye düşünür vatandaşlarımız.
Ama maalesef limitet şirkette ortak iseniz, ister çoğunluğa sahip olun isterseniz olmayın, sizler de şirketin ödeyemediği, müdürlerden de tahsil edilemeyen vergi borcundan sorumlu olursunuz.
Açıkçası, bir limitet şirkette, hangi oranda ortaklık payınız varsa, şirketin vergi borcundan da o oranda sorumlu olursunuz. Mesela şirketin yüzde 20’sine mi sahipsiniz, şirketin vergi borcunun da yüzde 20’sinden sorumlu olursunuz. Hisse oranınız yüzde 40 mı, toplam kurumlar vergisi borcunun da yüzde 40’ını sizden ister vergi dairesi.
Şirketin yönetiminde olup olmamanız, şirketin genel kurul toplantılarına katılıp katılmamanız da önemli değil.
İhsan Amca’nın komşusunun başına gelen de bu. Eniştesi ile birlikte kurdukları şirketin yüzde 20’sine sahip olduğundan, vergi dairesi şirketin 5 yıllık ödenmeyen toplam kurumlar vergisi borcu ve gecikme faizlerinin toplamının yüzde 20’sini hesaplayıp, 720 bin TL’lik ihtiyati e-haciz koymuş. Meğer enişte işler iyi derken, 5 yıldır hiç kurumlar vergisi, çalışanların SGK primlerini ödemediği gibi, bir de 80 bin TL gümrük vergi borcu birikmiş.
Okuyucularıma tavsiyem, limitet şirket ortağı iseniz, şirketiniz kamu borcu olup olmadığını mutlaka soruşturun.
“Sıfıra sıfır, elde sıfır” hesabı yerine “sıfıra sıfır, elde var bir ton vergi borcu” olmasın. Şirketteki payınız satmak da sizi kurtarmaz...
Yalova Hukuk Kulübü
Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin kurmuş olduğu Yalova Hukuk Kulübü tarafından yapılan davet üzerine, 12 Aralık 2019 günü konferans vermek üzere Yalova’ya gittim.
O zamana kadar konuşmacı olarak katıldığım bütün seminer, konferans veya sempozyum gibi bilimsel etkinliklerde her zaman avukatlara, hakimlere, akademisyenlere hitap etmiştim. Dinleyicilerimin hepsinin hukuk bilgisi olan meslektaşlarım olurdu. O sebeple konuya doğrudan girer, bilimsel bir zeminde sunumumu yapardım.
Ama bu sefer ilk defa, fakültedeki derslerim dışında bir öğrenci gurubuna bir hukuki konuyu bilimsel zeminde anlatacaktım. Üstelik öğrencilerin kimisi daha birinci sınıfta, kimisi ise son sınıftaydı.
Biz akademisyenlerin en önemli görevlerinden birisi de, bilgimizi gelecek müstakbel meslektaşlarımıza aktarmak. Seve seve ve her zaman...
Umutlandım
İtiraf etmeliyim ki, Yalova Hukuk Fakültesi binası, havanın soğuk olmasına rağmen ısınmamış. “Buz gibi” soğuk. Ama binayı öğrencilerin ilgisi, bilinç düzeyleri ve sorumluluk duyguları ısıtıyor. Biyolojik olarak üşüsem de, öğrencilerin sıcaklığı ile içim ısındı. Yalova Hukuk Fakültesi öğrencilerinde gördüğüm çalışma disiplini ve kendini geliştirme güdüsü beni gelecek adına umutlandırdı.
Okuyucularım müsterih olsun, ne istediğini bilen ve sorumluluk sahibi, adalet ve hakkaniyet duyguları gelişmiş hukukçu meslektaşlarım birer birer mezun olacaklar. Mağdur olanlara hukuki yardıma koşacaklar.
Konferans sonrası Yalova Hukuk Kulübü’nün adıma, Çorum Kızılcakışla Hatıra Ormanı’na bağışladığı üç fidanla ilgili verdikleri sertifika da beni hem duygulandırdı, hem de mutlu etti. İlk fırsatta bu fidanlara su vermek için Çorum’a da gideceğim.
Fidanlarımız ağaca, ağaçlarımız ormana dönüşsün, ülkemiz ve dünyamız doğanın korunduğu, nehirlerin coştuğu, ağaçların yeşerdiği, adalet arayanların adalet bulduğu daha yaşanabilir bir dünyaya dönüşsün.