Yeni yılda çözüm beklenen en önemli ve sonuçları ile hedefleri arasında en büyük uçurum olan iki sorun, süresiz nafaka ve karşılıksız çek’e hapis cezası... Hazır 7’nci Yargı Paketi Meclis yolundayken, bu iki soruna da kökten çözüm fırsatı bulma olanağı doğdu.
Yoksulluk nafakasında toplumsal barışı tehdit eden ve sosyal sorunlara neden olan en büyük iki husustan birincisi, nafakanın süresiz olması; ikincisi de miktarına hükmedilirken, nafaka alacaklısı eşin özel ailevi ilişkilerinin dikkate alınmaması.
Yoksulluğa düşecek olan ve en fazla eşit kusurlu olan eş isterse, nafaka süresiz olarak bağlanıyor, sona ermesi de kolay olmuyor...
Şiddetli ve husumete varan anlaşmazlıklar, kişisel ve ailevi hasmane tutumlara neden olan boşanmalarda, yoksulluk nafakasının süresiz olmasının hem toplumsal barışı bozucu sonuçları, hem de adalet ve hakkaniyet duygusunu zedelemesi söz konusu oluyor. Süresiz nafaka, geçmişin hoş olmayan anılarını unutturmuyor. Sürekli ödenen nafaka ile eski eşin nasıl bir hayat yaşadığı takip ediliyor, yeni evlilik varsa yeni eş ve çocuklar mutsuz oluyor.
Öz evlada ödenen iştirak nafakası bile çocuğun 18 yaşı ile biterken, boşanan eşe ölünceye kadar nafaka ödemesi hakkaniyet duygumla zıt.
Hukukun genel prensiplerinden birisi de, her türlü borç ve cezanın, suçun zamanaşımı sürelerine tabi olmasıdır. Buna karşılık yoksulluk nafakasının neden süresiz olduğunu anlamak zor.
Anayasa’ya aykırı
Ceza hukuku sistemimizde, vergi borcu gibi kamu borçlarını ödemeyene hapis cezası yok. Aile hukukunda nafaka borcu ödenmese de hapis cezası yok, ödemeye zorlamak için tazyik hapsi var. Anayasa madde 38/8; “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz” demekte.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 4 No’lu Protokol madde 1; “Hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemiş olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz” demekte.
Bir mal veya hizmet satın alanın borcunu ödememesi durumunda da hapis cezası verilemez. Borcunu ödeyemeyince hapis cezası alan tek kişi, ileride param olacak, vadeyi ona göre yazayım da çekimi öderim diyen, ama işleri iyi gitmediği için çekini ödeyemeyen, çeki karşılıksız çıkan kişidir. Üstelik karşılıksız çıkacağını bilerek ve kasten mi, dolandırıcılık amacıyla mı, yoksa iyiniyetle mi çek verilmiş hiç sorgulanmaz. Çek’in ödenmemesi yeterlidir. Senet veren, poliçe düzenleyen kişi de hapis cezası almaz hiçbir zaman.
Ödemeler sistemini Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı bir hapis cezası üzerine kurulu sistemi, “çeke güven” diye ifade etmek yanıltıcıdır. Güvenilen husus aslında, insan haklarına aykırı hapis cezası tehdidir, çek’in kendisi değil.