Şirketin vergi borçlarından şahsen sorumlu olmak bakımından limited şirket müdürleri ile anonim şirket yönetim kurulu üyeleri arasında hiçbir fark yok. Hepsi şirketten alınmayan kamu borçlarının tamamından şahsen sorumludurlar
Adi şirket, şirketlerin en yalın ve basit türü olduğundan, adları “adi”, yani “vasıfsız”, yani hiçbir özelliği olmayan, yazılı veya sözlü bir sözleşme ile kurulan şirkettir. Mesela, ”iki güneş gözlüğü alana üçüncüsü bedava” kampanyasına katılmak isteyen üç arkadaş bir araya gelip, aralarında iki güneş gözlüğü parası toplayıp, kampanyadan üç güneş gözlüğü alıp, aralarında birer tane paylaşsalar, bir adi şirket kurup, gözlükleri de paylaşmakla adi şirketi tasfiye etmiş olurlar.
Ama limited ve anonim şirket kurmak, adi şirket kurmaya benzemez. Kurduktan sonra da bir çok özellik ve ayrıntı karşımıza çıkar.
Okuyucularım yazıma neden böyle bir giriş yaptığımı sorabilirler. Hemen söyleyeyim; Pınar Hanım, eşi ölünce üç çocuğu ile yalnız kalmış. Vefat eden eşinden de kendisine ve çocuklarına bir limited şirketin bütün hisseleri miras olarak kalmış. Pınar Hanım da kimseye güvenemediği için mecburen eşinin yerine limited şirkete müdür olmuş. Miras paylaşımına göre de Pınar Hanım, şirkette ¼ oranında, çocukları da yine aynı ¼ oranında hisse sahibi olmuşlar.
İşin özelliği, Pınar Hanım eşinin şirketinde muhasebe müdürü olarak çalışıyormuş.
Genel kurul kararı
Pınar Hanım çocukların yasal temsilcisi olduğundan, limited şirket genel kurulunda hem kendi adına hem de çocukları adına oy kullanıp, kendisini yüzde 100 oy oranıyla, yani oybirliğiyle müdür seçmiş. Limited şirket müdürleri, şirketin kuruluşunda ana sözleşme ile atanırlar. Görev süreleri bitince veya ölüm, istifa, iflas etme gibi herhangi bir sebeple daha erken müdürlük görevi biterse genel kurul oy çokluğuyla müdür seçer. Uygulamada limited şirket müdürleri genellikle 10 yıllık süreler için seçilirler. Elbette genel kurul müdürleri her zaman görevden alabilir.
Vergi borcu gelince...
Pınar Hanım kendisini müdür olarak seçmiş ama sonra pişman olmuş, çünkü iki sene sonra kendisine vergi dairesinden bir ödeme emri gelmiş; şirketin biriken vergi borçlarının tamamını Pınar Hanım’ın ödemesi ihtar ediliyormuş!
Haliyle çok şaşırmış. “Ben bu şirketin sadece yüzde 25’ine sahibim, neden vergi borcunun tamamını benim ödemem isteniyor, çocuklarımın da babalarından miras kalan mal varlığı var, onlar neden şirketin vergi borçlarından sorumlu tutulmuyorlar? Ergin olmadıkları, küçük oldukları için mi?”
Burada Pınar Hanım’a şöyle cevap vermek gerekiyor: “Pınar Hanım, siz limited şirket müdürü olarak şirketin vergi borçlarının tamamından sorumlusunuz. Siz ve şirketin ortağı olan çocuklarınız da kendi payları oranında sorumlu. Kısaca çocuklarınızın her biri, şirketin vergi borçlarının % 25’inden sorumlular. Ama eğer vergi dairesine siz müdür olarak şirketin vergi borcunun tamamını öderseniz, ödediğiniz şirket vergi borcunun yüzde 75’ini de çocuklarınızın malvarlığından tahsil amacıyla onlara rücu edebilirsiniz!”
Anonim ve limited şirket ortağı olmak birbirinden farklı
Şirketin vergi borçlarından şahsen sorumlu olmak bakımından limited şirket müdürleri ile anonim şirket yönetim kurulu üyeleri arasında hiçbir fark yok; hepsi şirketten alınmayan kamu borçlarının tamamından şahsen sorumludurlar.
Ama ortaklar açısından şöyle bir fark var; anonim şirket hissedarları şirketin vergi borçlarından hiçbir şekilde sorumlu değillerken, limited şirket ortakları ortaklık payları oranında vergi borçlarından sorumludurlar.
Limited şirketin ortakları, “ama biz şirketten daha hiçbir kâr payı bile almadık, ortaklıktan hiçbir gelir elde etmedik, gelirinden pay almadığımız bir şirketin neden vergi borçlarından sorumlu olalım?” diye düşünürlerse, buna da cevabımız, kanunun koyucunun burada kusursuz sorumluluğu esas aldığı, limited şirket ortaklarının hiçbir kusurları olmasa bile payları oranından şirketin vergi borcundan sorumluluğu esas adlığı, şeklinde olacaktır.
İşçi değil işveren
Her iki şirketin müdür ve yönetim kurulu üyeleri de sosyal sigortalar bakımından, Bağ-Kur’lu, ya da başka bir deyimle “4b”li olacaklarından, SGK primlerini de kendileri öder.
Pınar Hanım da muhasebe müdür olarak işçi sıfatında çalıştığı şirkette, işçi sıfatını kaybedip, işveren sıfatını kazanmış. Böylece de işçilere tanınan hiçbir yasal haklatan yararlanamaz hale gelmiş, işveren olduğundan yıllık izin hakkını da yitirmiş. Sendikalar Kanununa göre işveren konumuna gelmiş. Çünkü şirketin ister ortağı olarak şirkete müdür olsunlar, isterse ortak olmadan müdür olsunlar, durum değişmez, işveren konumunda kabul edilirler.
Şirket geçmiş dönem vergi borçlarını yapılandırmış, onlardan da ortaklar ve müdürler sorumlu olacak? Yeniden yapılandırılmış vergi borçlarının taksitleri kimin müdürlük dönemine denk geliyorsa, taksitlerin ödenmemesinden de o müdür sorumlu olur.
O sebeple de limited şirkette müdür olan herkese, müdür seçilirken şirketin ödenmemiş vergi borcu olup olmadığını mutlaka araştırmalarını öneririm.