Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Anonim ve limited şirketlerde ortaklar şirketin borçlarından sorumlu olmuyor. Ancak bunun istisnaları da var. Gelin şirket hissedarlarının haklarına göz atalım...

Ticaret yapmak isteyenler ya bir şahıs işletmesi kurarak ticarete atılırlar, ya da bir ticaret şirketi...

Şirket demek, ortaklık demek. Elbette kişinin tek başına ve fakat bir şirket formatında da ticaret yapması mümkün. Türk Ticaret Kanunu 2012 yılından beri kişilerin tek başlarına, yanlarına hiçbir ortak almadan limited veya anonim şirket kurmalarına izin veriyor.

Haberin Devamı

Dahası eğer bir ortak anlaşabilirse diğer ortakların hisselerini de satın alarak tek başına şirkete sahip olabiliyor.

Şahıs işletmesi ya da firması ile şirket arasındaki en büyük fark, şahıs firması sahibinin ticari borçları, gereğinde onun şahsi borçları gibi kabul ediliyor ve şahsi malvarlığından, mesela yazlığından, özel yatından da tahsil edilebiliyor.

Ama şirket söz konusu ise, özellikle anonim ve limited şirketlerde ortaklar şirketin borçlarından sorumlu olmuyorlar.

Bunun iki istisnası var: Eğer şirketin hakim ortağı bu durumu, yani şirketin borçlarından sadece şirketin sorumlu olmasını, ortakların sorumlu olmaması durumunu kötüye kullanırsa, tüzel kişilik perdesinin aralanması dediğimiz bir hukuki kurum devreye giriyor ve şirketten alacağını alamayan alacaklılar, şirketin ortağına karşı takibe geçebiliyorlar.

Borçlardan sorumluluk

Bir başka istisnası ise, kamu borçları; anonim şirketlerde değil ama limited şirketlerde, ister yönetimde olsunlar isterse olmasınlar, limited şirketin bütün ortakları şirketin vergi, harç, SGK prim borçları gibi kamu borçlarından sorumlu oluyorlar. Bunun için de alacaklı olan kamunun önce limited şirkete ve yöneticilerine başvurması ve deyim yerindeyse eli boş dönmesi veya hiçbir şey alamayacağının belli olması gerekiyor.

Hoş, kamu alacaklısı olan kurum bununla hiç uğraşmadan doğrudan ortaklara gidiyor ya, o da başka bir mesele.

Ama kamu borçlarından sorumluluk da sınırsız değil, her bir limited şirket ortağı şirkette hangi oranda paya sahipse, şirketin kamu borcundan da o oranda sorumlu.

Haberin Devamı

Örneğin bir ortak limited şirkete yüzde 25 paya sahipse, devlete karşı kamu borcunun da yüzde 25’inden sorumlu.

Ama bir husus da belirtmeden geçmeyeyim, bir ortak aynı zamanda limited şirketin yöneticisi, müdür ise, o ortak yönetici olarak zaten kamu borcunun tamamından sorumludur. Ortak sıfatıyla payı oranında sorumluluğa sıra gelmeyecektir.

Anonim şirket hissedarlarında ise hissedarların şirketin ne özel borçlarından ne de kamu borçlarından doğrudan sorumlulukları bulunmuyor. Yukarıda bahsettiğim tüzel kişilik perdesinin aralanması ve perdenin arkasındaki kötü niyetli hissedarın sorumlu tutulması durumu hariç elbette.

Rüçhan hakkı nedir?

Buna aslında ön alım hakkı da deniliyor. Pay sahiplerinin her biri, şirketin yeni çıkarılacak payları, şirketteki mevcut hisseleri oranında öncelikle satın alma hakkına sahiplerdir.

Örneğin bir şirkette yüzde 10 paya sahipsek, yeni çıkarılacak payların da yüzde 10’unu herkesten önce bizim satın alma hakkımız var. Bu kuralın amacı hemen anlaşılıyor olmalı; şirketteki sermaye payı ve oy oranınız yeni pay çıkarıldıktan sonra da aynı aklamalı, azalmamalı. Tabii ki siz istiyorsanız.

Haberin Devamı

Şirket hissedarının ‘hangi hakları’ var

Oy hakkı nasıl işler?

Anonim şirketlerde pay sahiplerinin, hissedarların en önemli haklarından birisi oy hakkıdır. Çünkü anonim şirket pay sahipleri, genel kurulda oy kullanarak şirketin iradesinin oluşmasına, genel kurul kararının alınmasına etki ederler.

Oy kullanarak yönetim kurulu üyelerini seçerler, gereğinde görevden alırlar. İsterlerse ibra ederler, istemezlerse etmezler.

Şirket kar elde etmişse, bunun dağıtılıp dağıtılmayacağına da oy kullanarak karar verirler.

Oy kullanarak şirketin faaliyet konusunu dahi değiştirebilirler, ana sözleşmede yasaya uygun değişiklikleri yapabilirler.

Anonim şirketlerde her bir pay, en az bir oy hakkı verir. Yani en az bir anonim şirket hissesine sahipseniz, en az bir oy hakkınız var demektir (TTK md 434).

Ama uygulaması pek görülmese de, ana sözleşmeye, birden fazla paya sahip olan hissedarların en fazla kaç oy hakkı olacağı yazılabilir. Bu halde pay sahibi sahip olduğu hisse sayısı kadar oya sahip olmaz, daha azına sahip olur.

Peki bu neye yarar; gücün bir veya birkaç hissedarın eline geçmesine engel olmaya yarar. Bu tip sınırlamalar genellikle kooperatif mantığı ile kurulmuş ve faaliyet gösteren anonim şirketlerde olur.

Eğer hisselerinizin çoğunluğunu satmanıza rağmen şirketteki hakimiyetinizi ve oy çoğunluğunuzu korumak istiyorsanız, bunun için TTK md 479 size her bir payınız için en fazla 15 oya kadar oy hakkı imtiyazı sağlamanıza izin veriyor.

Eğer ana sözleşmeye kendinize ait her bir pay için 15 oy hakkı imtiyazı vermişseniz, şirketin yüzde 90 paynı başkasına satsanız bile, genel kurulda çoğunluk oylar size ait olacağından, yüzde 90’ın dediği değil, sizin istediğiniz kararlar alınacaktır. Tabi ki her imtiyazda olduğu gibi, oy hakkında böyle bir imtiyazda da bası sınırlamalar mevcuttur.

Şunu da belirtmeden geçmeyeyim, hiçbir şirket hissedarı verdiği oydan dolayı sorumlu tutulamaz. Örneğin haksız yere bir yönetim kurulu üyesinin ibra edilmemesi yönünde oy kullanan pay sahibi, bundan dolayı o yönetim kurulu üyesine karşı bir sorumluluk taşımaz.

Denetçi atanması nasıl olur?

Bazı anonim şirketler bağımsız denetime tabidir. Bağımsız denetçinin kim olacağına genel kurul karar verir.

Genel kurul faaliyet döneminin dördüncü ayına kadar denetçi seçmemişse, isteyen her bir hissedar, mahkemeye başvurarak, şirkete bağımsız denetçi atamasını dava edebilir.

Ben avukatlık meslek hayatımda bu maddenin tam olarak uygulandığına rastlamadım. Çünkü böyle bir dava açıldığında, genel kurul hemen olağanüstü toplanıp denetçiyi mahkemeden önce kendisi atama yolu seçmekte. Ama sonuçta maksat hasıl oluyor ya, genel kurulun bağımsız denetçi ataması sağlanıyor ya!

Önceden özel denetim yapılmasını sadece azınlık pay sahipleri isteyebiliyordu.

Ama artık, her bir hissedar, daha önceden genel kurulda bilgi edinme ve inceleme hakkını kullanmış olması koşuluyla, ve hangi olayların açıklığa kavuşturulmasını istiyorsa onları da belirterek, bu olayları incelemek üzere özel denetçi atanmasını genel kuruldan isteyebilir (TTK md 438). Genel kurul bu isteği onaylarsa, ne ala, dileyen her bir paysahibi mahkemeden özel denetçi atanmasını dava edebilir. Özel denetçinin açığa çıkaracağı ve şirketi zarara uğratıcı işlemlerin tespiti halinde, kusurlu yöneticilere karşı sorumluluk davası açma olanağı doğar. (Devam edeceğiz)